A.S.P.
İstanbul
27 Temmuz, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.30
  • EURO
    35.15
  • ALTIN
    2406.9
  • BIST
    10401.67
  • BTC
    67490.92$

İstanbul Boğazında Deniz Kirliliğine Yol Açan Nedenler ve Çözüm Önerileri

26 Mayıs 2024, Pazar 14:28
İstanbul Boğazında Deniz Kirliliğine Yol Açan Nedenler ve Çözüm Önerileri
reklam yerim makale içi

Sevgili İstanbullu Hemşehrilerim ve Değerli Deniz çalışanı Meslektaşlarım 5 Haziran tarihine denk gelmesi amacıyla, çevrenin korunması konusunu farkındalık oluşması amacıyla gündeme getirip siz değerli İstanbullu Hemşehrilerime hatırlatmak istedim..
Gemilerin yük değiştirmesi esnasında, tanklardan alınıp gemiye alınan Deniz su miktarları.Balast suyu, gemilerin özellikle yüklü olmadıkları durumlarda; stabilite kontrolünün sağlanması amacıyla gemiye alınan deniz suyu ve Bu amaç için yapılmış balast tanklarına Gemiler yük alma ve tahliye etme zamanlarında balast operasyonları yapmaktadır. Uluslararası Denizcilik örgütünün Yeni çıkarmış olduğu ve uygulamada kontrolleri sağlanan kurallara göre Uluslararası sefer yapan tüm Gemi Sahipleri Gemilerine Deniz suyunu arıtıp gemiye alan işini gördükten sonra tekrar arıtarak denize basan Bu cihaz sayesinde Gemilerle denizlerin kirlenme olasılığı  şuanda Bu cihaz vasıtasıyla Gemiler sadece % 10 kirlilik vermektedir. Deniz suyunu Gemiye alırken cihazın üzerindeki filtre 30 mikron a kadar deniz suyunu temizler kirlilik algıladığı zaman sensör ve filtreler yardımıyla alarm çalarak kirliliği haber verir , Ayrıca balast operasyon manueli kurallarına uyulmakta ,balast kayıt defteri tutulmakta Gerek Bayrak Devleti yetkili sörveyleri gerekse geminin gideceği Liman yetkilileri sistemi baştan aşağıya inceleyip Balast suyu yönetiminin çevreyi korumak mürettebatın kendi çalışma ortamı da dahil olmak üzere çevre için en güvenli teknolojik cihaz kullanılıp ,kullanılmadığını sıklıkla kontrol edilmektedir.

                                     Denizden denize                                              Tanktan tanka

 


Balast suyunda Eğer aktif zararlı madde mevcutsa çıkış suyunda kalan dezenfektan yan ürünleri ve kalıntıları, üçüncü bir aşama ile nötralize edilmektedir. Bu sistemlerde birincil arıtımda genellikle filtreler ve hidrosiklonlar kullanılmaktadır. İkincil aşamada kullanılan fiziksel yöntemlerin en yaygını UV ile arıtma yöntemidir. Bununla birlikte oksijensizleştirme, kavitasyon ve ısı ile arıtma da kullanılan fiziksel yöntemler arasındadır. Kimyasal yöntemlerde çeşitli kimyasallar doğrudan kullanılabildiği gibi, deniz suyunun elektrolizi ile gemi üzerinde de dezenfektan üretilebilmektedir.Her bir yöntemin birbirine göre avantaj ve dezavantajları bulunmaktadır,
Balast suyu Sistemlerin maliyetleri düşünüldüğünde, ekonomik değerlendirmelerin gemi sahipleri açışından belirleyici olması oldukça doğal bir durumdur. Ancak unutulmamalıdır ki balast suyu arıtım sistemlerinin verimliliği birçok faktöre bağlı olarak değişmesine rağmen, sistem gemi üzerine takıldıktan sonra, sistemin balast suyu deşarj standartlarının sağlaması, gemi sahibinin sorumluluğundadır.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Deniz Ulaştırma Genel Müdürlüğü tarafından; gemi balast suları ve sedimanlarından kaynaklanacak deniz ortamına verilen zararların azaltılmasına yönelik tedbirlerin uygulanması, gemilerin ve kıyı tesislerinin sorumluluklarının belirlenmesi, gemilerde balast suyu yönetim planlarının oluşturularak uygulanması,denetimlerin ve idari yaptırımların belirlenmesine yönelik Ulusal ve Uluslararası mevzuat hükümlerine "Gemi Balast Suları ve Sedimanlarının Yönetimi ve Kontrolü Esaslarına Dair Ülkemizde Yönetmeliğe uyulmaktadır.
Gemi kaynaklı kirlenmenin kontrolü ve önlenmesi, azaltılması amaçları için bayrak devletlerine bazı yükümlülükler getirmektedir. ISM Manuel Risk analizi yapılırken tehlike derecesinin yüksek olduğu noktalar tam olarak belirlenerek daha isabetli önlemler alınabilir. Daha etkili önlemlerin alınabilmesi için kazalara sebep olan analizlerinin yapılması gerekmektedir.
Kara Kaynaklı Deniz kirliliği de  İstanbul’da gittikçe Artan nüfus yoğunluğu nedeniyle bir taraftan ulaşım taşımacılığın yanında ekstradan birde ekstradan deniz kirliliğine yol açan başka bir sorunda gündeme gelmiştir deniz müsilajı denizlerde görülen organik maddeler topluluğu başlangıçta zararlı olmayabilir ancak kirli denizlerde üreyen musilaj oluşturan veya oluşturmayan algler zamanla çürüyerek çözünmüş organik madde olarak suya geçmektedir.
Suda bulunan bu çözünmüş organik maddeyi parçalamak isteyen aerobik (oksijene bağımlı yaşayan) bakteriler parçalama esnasında sudaki oksijeni tüketerek anaerobik (oksijensiz) bir ortam oluşturmakta ve oksijensiz ortamda kalan balıklar ve gelişmiş canlıların tümü ölmektedir. Oksijen bakımından fakir ortam olduğu için, müsilaj içinde ölen canlıların virüs ve bakteri taşıması sonucu tehlikeli bir duruma gelebilir (BBC-News, 2021). Müsilaj, hemen hemen tüm bitkiler ve bazı mikroorganizmalar tarafından üretilen yoğun ve yapışabilir bir maddedir.Küresel ısınmanın müsilaj yoğunluğu ve yayılımı ile doğrudan etkisi sıcaklığının küresel iklim değişikliği kaynaklı olarakta artışıda bulunulduğu ihtimal dahilindedir. Deniz kirliliğine yol açan önemli sebeplerden birisi de karasal atıksuların denizlere akarken arıtılamamasıdır. Burada özellikle arıtma tesisinin türü önemlilik arz etmektedir.


salya içine giren deniz canlılarının solungaçlarının tıkanmasına neden olabilirler, bu nedenle oksijensiz kalan canlılar ölürler. Deniz salyası, suda bol miktarda besin bulunan bölgelerde uzun süren ılık sıcaklıklar ve sakin havanın bir sonucu olarak oluşur (Vikipedi-3, 2021). Müsilaj konusu, artık eskisi kadar konuşulmuyor. Marmara Denizi’nin müsilajdan temizlendiği söyleniyor ama uzmanlar yüzeyden temizlendiğini, denizin altında ise hala müsilajın var olduğunu ifade ediliyorlar.

Ani ve yoğun müsilaj oluşumu sonucu anoksik koşullar oluşur ve deniz tabanındaki bitki ve hayvanların ölümü kaçınılmaz hale gelir. Sonuçta ekosistemin esnekliği yani kendini yenileme kapasitesi azalır ve ciddi şekilde zarar görür (Karlson ve diğerleri, 2021). Marmara Denizi’nde meydana gelen deniz salyası ciddi ölçüde denizsel yaşamı tehdit etmiş ve ciddi ölçüde çevre kirliliğine neden olmuştur.Çevre Bakanlığı'nın, geçtiğimiz Mart ayında Marmara Denizi yüzeyinde ortaya çıkan deniz salyası sorunuyla mücadele çalışmaları kapsamında, Marmara Denizi'ni özel koruma altına alma niyetini daha önce doğruladığını belirtmekte fayda var. Denize kıyısı olan birçok yerde temizlik kampanyaları ve salyanın kaldırılması için bir dizi özel önlemler  gerektiren çalışmalar yapılmıştır.

Gemilerde yükleme işlemleri özel bir tekniğe uygun olarak yapılmaktadır. Yükleme yapılırken göz önünde bulundurulması gereken en önemli ölçütler, geminin meyli (eğim) ve trimidir dengeli. Yüklemenin dengeli bir şekilde yapılmadığı durumlarda geminin batmasına dahi yol açabilecek tehlikeler ortaya çıkabilmektedir. Gemilerde bu özel durumu kontrol etmek için balast sistemleri kurulmuştur.
Deniz Kirliliğini Önleyici Faaliyetler İçin Gemi Sistemi
Gemi, sahil makamlarının yetkileri dahilindeki sularda seyrederken, söz konusu makamlarca özel kurallar konmadıkça, aşağıda açıklanan deniz kirliliğini önleme ile ilgili faaliyetler, MARPOL Sözleşmesi gereklerine göre uyulması gerekmektedir.Bunlar  
⦁    Yağ kirliliğini önleme
⦁    Atık yağ ve slaçın atılması
⦁    Tuvalet pisliğinin atılması
⦁    Çöplerin atılması

Marmara Denizi, Karadeniz ile Ege Denizi'ni Türk Boğazları aracılığıyla birbirine bağlayan, balıkçılık, yolcu taşımacılığı ve uluslararası yük taşımacılığı faaliyetlerinin yoğun olarak yürütüldüğü bir iç denizdir. Bölgede sanayi ve tarım sektörleri gelişmiş olduğundan üretimin devamı ve taşınması için birçok liman ve sanayi tesisi de bu bölgede bulunmaktadır. Bu tesislerde üretim sonucu oluşan organik ve inorganik maddeler ile bölgede seyreden gemilerden kaynaklanan atıkların kurallar yürürlülüğe girmeden önce Marmara Denizi'ne karışması sonucu bölgedeki kirlilik yıllar içinde ciddi boyutlara ulaşmıştır. İklim değişikliği ve müsilaj oluşumu nedeniyle sıcaklıktaki değişiklikler (Danovaro ve diğerleri, 2009). Adriyatik Den-izi'nde çok uzun zamandır doğal nedenlerden dolayı gözlemlenen bu olayları Marmara Denizi'nde meydana gelmesini deniz sıcaklığının artmasıyla ilişkilendirmek yanlış olmayacaktır.
Deniz tükürüğünün oluşumunu azaltmanın ve önlemenin en etkili yöntemi insan kaynaklı kirliliğin önlenmesidir. Çevreyi de etkileyeceği için çözümlere küresel bir algı ile yaklaşmak gerekmektedir. Bu deniz yolunu kullanan çevre ülkeler veya uluslararası şirketler. Dünya ticaretinin büyük kısmının deniz yoluyla yapıldığı göz önüne alındığında, hem Adriyatik Denizi'nde hem de Marmara Denizi'nde yaşanan müsilaj gibi sorunların birçok tarafı ilgilendireceğini söylemek mümkündür. Örneğin Uluslararası Denizcilik Örgütü'nün (IMO) getirdiği önemli kurallardan biri olan Balast Suyu Yönetimi Sözleşmesine duyulan ihtiyaç da benzer bir nedenden dolayı ortaya çıktı. Gemiler stabilitelerini sağlamak için “balast” adı verilen deniz suyunu tanklarına alarak, tanklarındaki suyu tekrar denize ittikleri için doğal olarak çeşitli bölgelerin suları çok farklı bölgelere taşınmaktadır. Bu operasyona ilişkin kısıtlamaların henüz uygulanmadığı dönemlerde, özellikle Kızıldeniz ve Süveyş Kanalı'ndan geçen gemilerin balast sularını tahliye etmesi sonucu, birçok istilacı türün Türk karasularına taşınmasıyla birlikte,Marmara, yıllar geçtikçe faydalı türlerin yaşam alanlarını azaltarak ekosisteme ciddi zararlar vermiştir. (Artüz ve Kuban., 2015; Uysal ve Turan, 2020; Turan vd., 2018). Deniz tükürüğü ile mücadele için öncelikle en etkili, güncel ve sağlıklı tedavi yöntemlerinin kullanılması gerekmektedir. Haliç ve Gemlik Körfezi gibi bölgelerde uygulanan biyolojik arıtma sistemleriyle su kalitesinin artırıldığı, benzer şekilde Marmara Denizi'ne atık boşaltacak tüm noktaların biyolojik arıtma kullanmasının acilen tavsiye edilmesi, hatta zorunlu hale getirilmesi gerektiği görülmüştür. tedavi yöntemleri. Atıksu arıtma sistemlerinde oluşan atıklar uygun ise şehir içinde sulama ihtiyacı olan alanlarda denize adım atmadan kullanılmalıdır. Marmara Denizi'ndeki ekosistem sürekli izlenmeli, hassas alanlar kurtarılarak korunmalıdır. Son olarak uydu takip ve kamera sistemleri ile tüm bölge kirlilik tespiti açısından sürekli izlenmeli ve buna sebep olan kişiler hakkında yasal işlem başlatılmalıdır.Marmara Denizi’ne tatlı su veya oksijeni yüksek deniz sularının katılması, deniz ekosisteminin korunmasına katkı yapacaktır.
Deniz tükürüğünün oluşumunu azaltmanın ve önlemenin en etkili yöntemi insan kaynaklı kirliliğin önlenmesidir. Öte yandan gemilerden,endüstriyel tesislerde oluşan atıkların yönetimine yönelik ölçülebilir ve kontrol edilebilir mekanizmalar mevcut olmasına rağmen maalesef denizlerde tükürük yapılarının oluşmasını tetiklemekte ve kolaylaştırmaktadır. Yanlış uygulamalar. endüstriyel faaliyetler sonucu oluşan bu atıkların arıtılmaması ya da sadece mekanik olarak arıtılıp doğru noktalara deşarj edilmemesi sonucunda doğal deniz ortamı bozulabilmektedir (İT., 2021; Kroeze vd., 2014). , 2013; Genitsaris ve ark., 2019) suda fitoplanktonun aşırı çoğalmasına neden olabilir. Bu tür çevre felaketleri sadece bulundukları ülkeyi değil, aynı zamanda çevreyi de etkileyeceği için çözümlere küresel bir algı ile yaklaşmak gerekmektedir. Bu deniz yolunu kullanan çevre ülkeler veya uluslararası şirketler. Dünya ticaretinin büyük kısmının deniz yoluyla yapıldığı göz önüne alındığında,Uluslararası Denizcilik Örgütü'nün (IMO) getirdiği önemli kurallardan biri olan Balast Suyu Yönetimi Sözleşmesine duyulan ihtiyaç da benzer bir nedenden dolayı ortaya çıkmıştır .
Deniz tükürüğü ile mücadele için öncelikle en etkili, güncel ve sağlıklı tedavi yöntemlerinin kullanılması gerekmektedir. Haliç ve Gemlik Körfezi gibi bölgelerde uygulanan biyolojik arıtma sistemleriyle su kalitesinin artırıldığı, benzer şekilde Marmara Denizi'ne atık boşaltacak tüm noktaların Kabaotaj yada Liman seferi yapan tüm tenezzüh moyorları ,gezi tekneleri ,su ve yakıt barge’ları acenta motorları,Tır ve Araba taşıyan Yolcu ve Roro işletmecilerinin tümünün biyolojik arıtma kullanmasını acilen tavsiye ederim, hatta Milli meri mevzuatta revizyon yapılmalı zorunlu hale getirilmesi gerektiği görüşündeyim. tedavi yöntemleri. Atıksu arıtma sistemlerinde oluşan atıklar uygun ise şehir içinde sulama ihtiyacı olan alanlarda denize adım atmadan kullanılmalıdır. Marmara Denizi'ndeki ekosistem sürekli izlenmeli, hassas alanlar kurtarılarak korunmalıdır. Son olarak uydu takip ve kamera sistemleri ile tüm bölge kirlilik tespiti açısından sürekli izlenmeli ve kirliliğe sebep olan kişiler hakkında hemen yasal işlem başlatılmalıdır.
 

Müsilaj, deniz ekosisteminin insan kaynaklı doğrudan ve dolaylı etmenlere verdiği ne ilk problem nede son olacaktır. Marmara Denizi’nde çeşitli noktalarda müsilaj kolonileri görüldüğünden bu yana yüzeyden alınabilen kısmı büyük ölçüde temizlenmiştir.

Başta Çengelköy, Sarıyer ,Beykoz,Anadolu kavağı gibi toplam 126 adet Boğaza ve Marmara Denizi’ne Akan Lağım ,Atıklar dereler vasıtasıyla arıtılmamış atık su deşarjı olmayan dereler bulunmaktadır . Denize akan derellerin kaç adedi islah edildi ? Yakın zamanda bir arıtma tesisi kurulduğunu biliyorum  fakat bu derelerden akan kanalizasyon atıklarını önlemede yapılan tesisin yetersiz kalıcağı aşikardır . Sayın İBB Başkanım İmamoğlu  Çengelköy’ün tepesinde  Vahdettin Köşkünün resmini görmektesiniz .Sultan Vahdettin'in şehzâdelik döneminin geçtiği bu köşk, son pâdişâhın acı-tatlı tüm hâtırâlarını içinde sakladığı tarihi yerlerden biridir.


Bende yarım asırı aşkın süredir doğma büyüme çengelköylü’yüm, Allaha şükür Vahdettin Köşk’ünün hemen karşı tepesinde çok yakın bir location da oturuyoruz  .Önceden Vahdettin köşkü kendi haline terk edilmiş sahipsiz bir yer olduğundan alkoliklerin,tinercilerin,keşlerin barındığı gecenin geç bir saatinde sürekli Polis ekiplerinin köşk’e  baskın yapıp ayyaşları kovaladığı belli, belirsiz kişilerin uğrak yeri olmuş çevreyi rahatsız eden kişilerce mekan edilinen bir yerdi ,Hemen arkası Çengelköy Mezarlığı olduğu için mezarlık sahipleri ölü yakınlarına korka korka dua etmeye,ziyarete giderlerdi Şu anda Bu tip sorunlardan arındırıldı ,İnsanlar Mezarlıklarına 7/24 Güvenlikli olduğu için Manevi değerlerine saygıyla ,duasını yapmaya korkmadan gidebiliyorlar . Vahdettin Köşk’üne Güzel bir resterasyon ve Ağaçlandırma yapılıp vahdettin köşkü son hali ile Duruşu ile Taçlandırıldı . Aynı zamanda Devlet Konukevi olarak kullanılan boğaza karşı heybetli duruşu ile kendini sergileyen köşke gelen Yabancı Devlet Büyükleri ,Toplantılarını,Konaklamalarını Köşkte yapıyorlar .Fakat Üsküdar Çengelköy’ Bekar Deresi’nden İstanbul Boğazı’na uzanıp gelen kötü lağım kokuları  Vahdettin köşküne kadar sıcak havalarda koku köşe kadar geliyor ,Bu koku bu tarihi manzaraya hiç yakışmıyor. Neden çözüm bulamıyorlar, onu da anlamış değilim.

Semtimizin değerli esnafları ve kanaat önderleri ile gezdim ve görüşlerini not aldım  hemen sizlere iletiyorum ‘Kuleli Fil ambarlarından ,Delmare Restorant’ın karşı yolun’dan İspark Havuzbaşı parkı sonuna kadar olan mesafeye kadar arıtma kanalı yapılmamış Çengelköy’ün Arıtılmamış tüm atıkları ve lağım suların tamamı malasef  eski kanal sisteminden denize akıyor’ .
Başta İBB Başkanımız’İmamoğlu’dan Su ve Kanalizasyon İdaresi İSKİ Genel Müdürlüğü’nce işlemlerin yapılması kötü kokudan arındırılması ve Denize dökülen lağımın çalışmalarının yapılmasını rica ederim.

Gemi Makinaları İşletme Mühendisi / Birol Çetinkaya

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.