GEMİLERİ İZLEMEK
08 Mart 2018, Perşembe 16:21GEMİLERİ İZLEMEK
Gazetelerde köşe yazarları genelde ekonomi ve siyasi konularda yazarlarken son günlerde gemilerle alâkalı yazmaya başladılar. 25 ocak 2018 tarihinde genç köşe yazarının yazmış olduğu '' Şu Kopan Fırtına '' başlıklı köşe yazısının içinde '' bir zamanlar araba vapuruyla çıkarma yapan '' cümlesinin son derece yanlış olduğunu kendisine aşağıdaki satırlarla belirttim.
Sayın Candan Tolga IŞIK,
Araba vapurundan kastınız Kıbrıs Barış Harekâtı esnasında Magosa önlerine gönderilen Truva feribotu ve diğer gemiler tamamen oradan çıkarma yapılacağı izlenimini vermek içindir. Kaldı ki feribottan da LCVP tipindeki küçük çıkarma gemilerine piyade yüklenerek çıkarma yapılabilir. Bunun haricinde Y-1161'den başlayan Y-1168 bordo numarasına kadar olan araba vapurları hiçbir zaman çıkarma için kullanılmamıştır. Genelde İstanbul Boğazı, Erdek ve Çanakkale Boğazı'nda askeri teçhizat yüklü araçların karşı tarafa geçişinde kullanılmıştır. 1963 yılında başlayan MİLLET YAPAR KAMPANYASI'na ben yetiştim. O yıllarda çıkarma gemimiz çok azdı. Öyle bir zaman geldi ki 1974 yılında Akdeniz'in en büyük çıkarma filosuna Türkiye Cumhuriyeti sahipti. Üstelik 60'lı yıllarda Denizcilik Bankası T.A.O ( bugünkü adıyla Şehir Hatları İşletmesi) ait stimli (kömürlü) vapurlara kömür taşıyan bugünkü Ç.101 tipindeki çıkarma gemileri Denizcilik Bankası T.A.O'ya devredilmişti. Gerekseydi kömür taşıyan LT numaralı çıkarma gemileri işletmeden alınır, ordunun emrine verilirdi.
Fakat bugüne kadar kendisinden bana bir cevap gelmedi.
Emin Çölaşan, 7 mart 2018 tarihli '' Denizlerimizi Bile Sattılar '' başlıklı yazısıyla birçok olumsuzluğu anlatırken TSK'ye devredilen İskenderun feribotunun akıbetini bir bilen varsa açıklasın da yazalım cümlesinin esas muhatabı Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'dır. Fakat bugün Deniz Kuvvetleri envanterinde TCG İSKENDERUN A 1600 bordo numarasıyla görev yapan gemimizle beraber ANKARA ve SAMSUN feribotlarının da özelleştirme nedeniyle sivillere satılacağına Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'na devredilseydi daha iyi olurdu.
Sayın Candan Tolga IŞIK,
Araba vapurundan kastınız Kıbrıs Barış Harekâtı esnasında Magosa önlerine gönderilen Truva feribotu ve diğer gemiler tamamen oradan çıkarma yapılacağı izlenimini vermek içindir. Kaldı ki feribottan da LCVP tipindeki küçük çıkarma gemilerine piyade yüklenerek çıkarma yapılabilir. Bunun haricinde Y-1161'den başlayan Y-1168 bordo numarasına kadar olan araba vapurları hiçbir zaman çıkarma için kullanılmamıştır. Genelde İstanbul Boğazı, Erdek ve Çanakkale Boğazı'nda askeri teçhizat yüklü araçların karşı tarafa geçişinde kullanılmıştır. 1963 yılında başlayan MİLLET YAPAR KAMPANYASI'na ben yetiştim. O yıllarda çıkarma gemimiz çok azdı. Öyle bir zaman geldi ki 1974 yılında Akdeniz'in en büyük çıkarma filosuna Türkiye Cumhuriyeti sahipti. Üstelik 60'lı yıllarda Denizcilik Bankası T.A.O ( bugünkü adıyla Şehir Hatları İşletmesi) ait stimli (kömürlü) vapurlara kömür taşıyan bugünkü Ç.101 tipindeki çıkarma gemileri Denizcilik Bankası T.A.O'ya devredilmişti. Gerekseydi kömür taşıyan LT numaralı çıkarma gemileri işletmeden alınır, ordunun emrine verilirdi.
Fakat bugüne kadar kendisinden bana bir cevap gelmedi.
Emin Çölaşan, 7 mart 2018 tarihli '' Denizlerimizi Bile Sattılar '' başlıklı yazısıyla birçok olumsuzluğu anlatırken TSK'ye devredilen İskenderun feribotunun akıbetini bir bilen varsa açıklasın da yazalım cümlesinin esas muhatabı Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'dır. Fakat bugün Deniz Kuvvetleri envanterinde TCG İSKENDERUN A 1600 bordo numarasıyla görev yapan gemimizle beraber ANKARA ve SAMSUN feribotlarının da özelleştirme nedeniyle sivillere satılacağına Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'na devredilseydi daha iyi olurdu.
Birçok kişi bilmez. TÜRKİYE'NİN ADRİYATİK'TE ARNAVUTLUK'UN ''VLORE'' KENTİNDE DENİZ ÜSSÜ VARDIR. Buralara bir müdahalede bulunulacağı vakit askeri birliklerimiz Yunanistan, Bulgaristan üzerinden mi gidecek? Tabi ki deniz yoluyla gidecek. Onun için TCG İSKENDERUN A 1600 tipindeki daha çok gemiye ihtiyaç vardır. ''BAYRAKTAR'' ve ''SANCAKTAR'' yetmeyebilir. Çünkü Türkiye'nin 2. üssü Katar'da kuruldu. Diyeceksiniz ki acil durumda sivillerin Roro gemilerini kiralarız. Fakat, işte öyle değil! Gemilerde uzman askeri personel olması gerekiyor. TCG İSKENDERUN A 1600 bildiğim kadarıyla halen görevdedir.
Aynı köşe yazarının bugünkü (8 mart 2018) yazısında GOBEN olarak TCG B 70 YAVUZ kruvazöründen bahsetmektedir. Yazısında ''Hurdacılara satıldı, jilet oldu. Müze olsaydı'' demiş. YAVUZ hurdacılara satılmadı, jilet de olmadı. YAVUZ kruvazörü MKE Seymen Tesisleri'nde 6 ağustos 1973 tarihinde sökümüne başlandı. 5.479.310 kg zırh çeliği ve 11.913.940 kg demir elde edildi. Ayrıyeten 1.187.086 kg çöp çıkartıldı. Sökümü 20 şubat 1976'da bitti. YAVUZ kruvazörünü sökmek yerinde bir karardır. Çünkü o günlerde olduğu gibi bugünde Türkiye'nin çok büyük demir-çelik hammadde açığı vardır. YAVUZ kruvazörünün çeliği dünyaca ünlü Alman KRUPP çeliğidir. Bu çelikle de MKE'de G3 A3 ve G3 A4 piyade tüfekleriyle MG3 hafif makineli tüfekleri imal edildi. Bugün YAVUZ'un birçok parçası müzelerde bulunmaktadır.
Müze konusuna gelince HAMİDİYE KRUVAZÖRÜ'nü sökmek yerine müze yapılsaydı çok iyi olurdu. Çünkü HAMİDİYE'nin Türk deniz tarihindeki yeri YAVUZ'dan çok daha önemlidir.
Gemileri izlemek; ben 51 yıldır gemileri izliyorum. Bununla da yetinmeyip 1790'lı yıllara ulaşan 51 yılda oluşturduğum arşivim var. 32 yıldır da gemilerle alakalı yazılar yazıyorum. Zaman zaman yetersiz kaldığımı fark ediyorum. Benim gibi birçok arkadaşım var gemileri izleyen. Zaman zaman da onlardan destek alıyorum. Yine de yetersiz kaldığımız oluyor. Biz bu kadar izlerken genelde siyaset ve ekonomi yazanların gemileri anlatacakları vakit çok daha geniş araştırma yapmaları gerekiyor.
Yazı: B. Hulusi GÜRBÜZ