A.S.P.
parcababa-erce
İstanbul
18 Mayıs, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.21
  • EURO
    34.75
  • ALTIN
    2411.2
  • BIST
    10247.23
  • BTC
    61450.15$

II.Abdülhamid devrinin en büyük armatörü

19 Aralık 2023, Salı 16:05
II.Abdülhamid devrinin en büyük armatörü
reklam yerim makale içi

Ege’deki on Yunan Adası’na 364 gün vizesiz seyahat umutları yayılırken, şimdilik kapıda vize ile 7 gün Yunan adalarında tatil yapmak sevdası ve heyecanı hakkındaki yayınları okudukça aklıma çok önceki yıllarda çalıştığım

Sultan II. Abdülhamid devrinin en güçlü Osmanlı armatörü Ioannis Zarifi’nin yaşam öyküsü geldi.

Kendisine padişah tarafından Osmanlı tebaası olması teklif edilmesine rağmen kabul etmemişti. Fakat en güçlü ticaret filosu kendisine aitti. Tonaj bakımından en fazla ticaret gemisi Midilli Adası’ndan İstanbul’a göç etmiş Panos Michael Courtgis’e aitti ve Osmanlı vatandaşı idi. George I. Zarifi, Panos Michael Courtgis ile ortak olduğu Midilli Bankası’nın da Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev üstlendi.

George (Ioannis) Zarifi bunca yazılarda kim olduğu ve ne iş yaptığı; “Tüccar, banker, Zafiropolou & Zarifi firmasının kurucusu ve hayırsever” diye tanımlanmıştır. Armatör olduğuna dair bir kayda önem verilmemiştir. Aslında hiç düşünmediği halde gemi sayısı bakımından II.Abdülhamid saltanatı devrindeki en büyük armatördü.

Zarifi armatörlük şirketine ait vapurların baca forsu ve şirket flaması; Kaynak; Lloyd’s Book of House Flags & Funnels, 1912.Zarifi armatörlük şirketine ait vapurların baca forsu ve şirket flaması; Kaynak; Lloyd’s Book of House Flags & Funnels, 1912.

Zarifi ailesi Paşalimanı’nın Vori köyündendir. Üzüm bağları vardı ve şarap üretimiyle tanınırlardı. Şarap fıçılarının yelkenlilerle getirildiği Galata’da Şarap İskelesi sokağıyla gelişen deneyimlerle ticarette başarılar sağladılar. Bu başarılar sonucunda Yannis Zarifi ailesiyle İstanbul’a yerleşti. Çok kabalık olan Zarifi ailesinde de, aile gelenekleri doğrultusunda aile büyüklerinin adları genellikle çocuklara verildiğinden, armatör Zarifi’yi tanıtmak adına, okurda “Hangi Zarifi?” kuşkusunu ortadan kaldırmak amacıyla, Zarifi’leri soyağacı bilgileriyle özetledim;

George (Ioannis) Zarifi, Eylül 1807 tarihinde Megalo Rheuma-Arnavutköy’de dünyaya geldi. Bazı kaynaklarda doğum tarihi 1810 olarak verilmektedir. Babası Çelebi Iaoannis “Yanko” Zarifi (Zarifis) 1770-1850) ve annesi Kokoka Tarsi ‘Tarsitsa’ (Iordanaki) Kaplanoğlu idi. 1821 Yunan ayaklanması sırasında korkarak Odesa’ya yerleşmişlerdir. Çar I. Alexander’ın yakın alâkası sayesinde Odesa’da Lyceum Richelowski’de okudu. Odesa’daki Yunan ahalisi çoğunlukla Sakız Adası’ndan gelmeydiler. Ortalığın düzelmesinden sonra yeniden 1831’de Odesa’dan İstanbul’a göç ederek Fenari (Haliç Fener)’e yerleştiler.

Osmanlı Devleti’nde Stephanos ile Zafiropoulo Z&Z olarak en önemli bankacılık hizmetini ve ticari şirket ağını gerçekleştirdi.

1839 tarihinde İstanbul’da büyük zahire tüccarı Dimitrios Zafiripolou’nun kızı Eleni (Dimitrios) Zafiropoulo ile Haliç Cibali’de evlendi. Kayınpederi Dimitrios Zafiripoulo ve kayınbiraderi Stephanos ile Zafiripoulo & Zarifi (Z&Z) firmasını kurdular. Bu firmanın Londra, Marsilya, Tuna ve Odesa’da şubeleri açıldı.

İstanbul’daki genel merkeze bağlı olarak Stepanos Zafiropoulos ile birlikte Marsilya’da faaliyete geçen Z&Z’den başka, Zarifi’nin kardeşleri de Marsilya’da çok etkin banker ve tahıl, zahire tüccarı olarak faaliyet gösterdiler. Yaşamı boyunca Yunan halkının menfaati için çalışmış ve parasal destekler sağlamıştır.

Sultan II. Abdülhamit’in bankacılık bilgisine çok değer verdiği bir şahıs olarak tanındı. Evi, Pera- Beyoğlu’ndaki muhteşem konak ve Tarabya’daki muhteşem bir yalı konaktı. 27 Mart 1884’de İstanbul’da vefat etti ve Şişli Rum Ortodoks Mezarlığı’na defnedildi. Sultan II. Abdülhamit iradesi olarak kendisine önerilen Osmanlı reayalığını reddetmiş ve Yunanlı kimliğine asıl saymıştır.

George (Ioannis) Zarifi’nin eşi Eleni (Dimitrios) Zafiropoulo 7 Temmuz 1817’de İstanbul Fener’de dünyaya geldi. Babası Dimitrios Zarifipoulo (1770-1864), annesi Ralou ‘Rallouka’ (Constantine) Fenerlis (1790- 1880) idi.

George Zarifi ile evlenmesi Osmanlı İstanbul’unda Zarifi ve Zafiropoulo beraberliğinden oluşan erişilmez bankerlik markasını yaratmıştır.

Çocukları ; Leonidas (George) Zarifi, Pericles (George) Zarifi, Sophia (George) Zarifi, Theresa ‘Tarsi’ (George) Zarifi, Stephane George ‘Etienne’ (George) Zarifi’dir. Hepsi İstanbul’da dünyaya gelmiştir. 18 Mayıs 1910’da İstanbul’da vefat etti ve Şişli Rum Ortodoks Mezarlığı’na defnedildi.

İstanbul, Şişli Ortodoks Mezarlığı’ndaki Zarifi ailesine ait anıtsal mezar.

Leonidas (George) Zarifi, 16 Aralık 1840 tarihinde İstanbul’da dünyaya geldi. 20 Eylül 1879’da Heybeliada’da Euphrosyne 'Phrosso' (George) Nicolopoulo ile evlendi. Çocukları; Georges (Leonidas) (1880-1943), Hélène (Leonidas) (1882-1976), (1886-1971), Constantine (Leonidas) (1891-1979)’dır. 1 Mart 1923 tarihinde Atina Kiphissia’da vefat etmiştir. 1 Aileden Pericles Zarifi 27 Mart 1844’de İstanbul’da doğmuştu. 05 Temmuz 1927’de Marsilya’da vefat etti. Marsilya’da bankerlik ve özellikle Rusya’da buğday ithalatıyla tanınan Nicholas Zarifi, 1898’de Leonidas Georges Zarifi, Pandely Simiriotti, Stephen Zafiropulo, Michael Zarifi, John Michael Zarifi ve Theodore Michael Zarifi ile merkezi İstanbul’da olan Zafiropulo & Zarifi - Zarifi & Sons (Sociéte Zarifi & Fils) şirketinde ortak olarak yer aldı. Şirketin Londra adresi 21 Great Winchester Street idi. Genel merkezi ise Zarifi kardeşler yönetiminde olan İstanbul’daki Sociéte Zarifi & Fils idi.

George (Ioannis) Zarifi Galata Bankeri olarak vefatına kadar İstanbul’da yaşadı. Yunan yardım derneklerine çok yüksek meblağlarda bağışlarıyla tanındı. 1840’da İstanbul’daki 11 Rum asıllı bankerin en üst sırasındaki isim olmuştu. Odesa’da, Marsilya’da ticaret yaparak büyük varlıklar tesis etmiş olan tüm Zarifiler gibi İstanbul’da Zarifi ağının kilit ismi olmayı da başardı.

George I. Zarifi’nin Panos Michael Courtgis ile ortak olduğu Midilli Bankası Yönetim Kurulu Başkanı olduğunu gösteren 25 Ekim 1901 tarihli “Ordre Du Jour” duyuru.

Osmanlı’da Armatör olarak Georges Zarifi

Armatörlük yaşamı için ayrı değerlendirmeler mevcuttur. Armatörlük amacıyla kurduğu şirkete “Zarifi Brothers &Co.” adını vermiş ve deneyimli bir armatör olan Embiricos ailesiyle yakın ilişki kurmuştur. Sahip olduğu gemilerden ayrı olarak Rum kaptanlarının gemi sahibi olmaları adına parasal destek sağlamış, onlarla ortak olmuştur.

Lloyd’s Register verilerine göre Osmanlı tebaası Rum asıllı İstanbul ve İzmir’li 10 armatör arasında P.M.Courtgis, 6,554 Nrt. toplamında 6 gemi sahibi olan Leonidas Zarifi’ye nazaran 11 gemi ile birinci sırada, fakat 5,947 nrt. ile ikinci sıradadır. Bir süre İstanbullu armatör G. Stathopulo 3 gemi 2,918 Nrt. ile birinci sırada, 2 gemi ve 2,406 Nrt. ile Micalinas & Co. üçüncü sırada olmasına karşın, İzmirli Hacı Davud Farkouh 3,865 Nrt. toplamında 10 gemilik bir filoya sahip olmuştur. İstanbul’lu Levanten Foscolo & Mango 6,071 Nrt. toplamında 4 gemiye sahip olmasına karşın bu gemiler “Mango & Doresa” olarak Londra kayıtlıydılar. İstanbul’lu Sinissioglu S. 2,283 Nrt toplamında 2 gemi sahibi idi. . Listedeki diğer armatörler; Dandria Kardeşler, Saliaris A.K., Pantaleon P., Langoressis N., Evangalatos E., Andrea Spiteri, Stamiades MJ.’dir.

Georges Zarifi kendisine Osmanlı reayası olmasını bizzat Sultan II. Abdülhamit irade buyurmasına karşın, bu iradeyi geri çevirmiş ve Yunanlı kalmaya devam etmiştir. Tüm servetini borçlu olduğu Osmanlı İmparatorluğu’ndaki yasal boşluklardan ve beceriksizliklerden alabildiğine istifade etmiş, devletin finans kaynaklarına hükmedecek kadar güçlendiği gibi, kurduğu armatörlük firmasına ait 10 geminin tamamı Osmanlı limanları, iskeleleri, Karadeniz ve Ege ağırlıklı olarak çalışmışlardır. Devrinde gemi sayısı bakımından Osmanlı Devleti’nin en büyük armatörü olmasına karşın, armatörlüğe borsada oynadığı “Değerli kağıt” gibi baktı. Gerçek anlamda armatör olmadı ve gemi işletmeciliğini bankerlik yaptığı şirketten yönetmeye yöneldiğinde de zaten armatörlük hayatı sıkıntılarla sona erdi.

Stephanos (Eustathios) Eugenidi ile Hélène (Leonidas) Zarifi’nin evlenme töreni 1905 İstanbul. Kaynak: Zarifi arşivi.

George Y. Zarifi ve Zafeiropoulos & Zarifi şirketi 

Zarifi ailesi için sosyal ve ekonomik açıdan vazgeçilmez fırsatlar sunan şehir Osmanlı başşehri İstanbul idi. Diğer bölgelerde ülkelerde hep şubelerle etkinliklerini genişlettiler. Yaşamları içinde değişmez saydıkları şehir İstanbul, Arnavutköy, Tarabya oldu. Aileden Alexandros Zarifis Odessa’ya yerleşmiş ve Zarifi’leri temsil eden çok güçlü banker ve tahıl tüccarı idi.Ticarette, bankacılık ve sarraflık alanında son derece etkindiler. Aileden Michael Zarifi (1819-1891) Londra’ya yerleşmişti ve finans sektöründe Londra’daki Yunanlıların da para işlerinde önde gelen bir isim sayılmaktaydı. Zarifi ailesinin İstanbul merkez olmak üzere Güney Rusya’da da şube görünümünde firmaları vardı. 1812 doğumlu Alexander I.Zarifi Odesa’ya yerleşmişti. Bankerlik ve özellikle buğday ticareti yapmaktaydı. Zarifi’ler ticarette, bankacılıkta benzersiz başarılar ve karlar elde ettiler ve armatörlük faaliyetlerini asla ihmal etmediler. 2

XX.yüzyılın başlarında İstanbul’da, Odesa’da, Tuna’da ve Marsilya’da çok etkin tüccar olarak yeralan Georgios I. Zarifi, Sideris S., Arvanitides, Destouni Kardeşler, Cosmas Arvaintides Rusya’dan petrol ithalatında ve taşımacılığında XX.Yüzyılın ilk onbeş yıllık döneminde hemen tüm taşımaları yapmışlardır.

Tarabya’da Villi Zarifi önündeki yaşam ..

Zarifi’nin,Sociéte Zarifi Fils - Zarifi ve Oğulları

armatörlük şirketi ve armatörlük anlayışı

Oğlu hatıratında şöyle anlatır; 3 “Babam banker olmak için doğmuştu. Tüm meslek hayatı boyunca bu alanda hiçbir zaman tehlikeli spekülasyonlara girişmeden başarı sağladı. Onun döneminde Poli’de Su Şirketi (Dersaadet Anonim Su Şirketi), Rıhtım Şirketi, Manastır- Selanik Demiryolu şirketi, Keratio Vapur Şirketi (Haliç Vapur Şirketi), Heraklea Şirketi (Ereğli Şirketi), vs. gibi önemli şirketler kuruldu. Babam bu şirketlerin kurucuları arasında gösteriliyordu.

.. Bir öğle vakti, babam Galata’nın en iyi lokantalarından biri olan Vizantion’a yemek yemeye gider. Denizcilik konularında uzmanlaşmış Zaharis Fitilis isminde bir avukat da oraya sık sık gitmektedir. Yemek sırasında, özellikle anemonlar olmak üzere, dağ çiçeklerinden bahsederler. Babam bu çiçeklerin bizim buralarda çok nadir ve zor bulunan çiçekler olduğunu söyler.

Avukat Fitilis; “Bu çiçekler sadece nerede arayacağını bilmeyenler için nadirdir.” der.

Bu sözler üzerine babam söylediklerine kulak kesilir.

Peki,nerede saklanıyorlar?” diye sorar.

Avukatın yüzü gizemli bir ifadeye bürünür.

Buradan, oturduğunuz yerden size anlatmam zor. Bulundukları yere benim sizi götürmem gerekiyor.”

Babam “O yerde anemonlar bulacağımıza emin misiniz?” diye sorar ısrarla.

Hiç kuşku yok.”

Bu cevaptan sonra babam dayanamaz ve Fitilis’e sorar:

Yarın sabah müsait misin?”

Evet”

Saat sekizde beraber yola çıkmamızı ve beni oraya götürmeni kabul eder misin?”

Avukat kabul eder ve ertesi sabah bizim evde buluşmak üzere sözleşirler.

Ayni akşam babam anneme şunlar söyler:

Frosocuğum, yarın sabah saat sekiz için arabayı çağırasın. Önemli bir işim var. Beni yedide uyandırsınlar.”

Babam çok tezcanlıdır. Ertesi sabah oda hizmetçisi odaya girmeden uyanmıştır bile. Büyük bir sabırsızlık içinde durmadan saatine bakmaktadır.

Annem sorar:

Hayrola, acelen ne?”

Çok acil bir mesele Frosocuğum. Daha fazla sorma. Sana akşam herşeyi anlayacağım.”

Yabancı saatinde gelir, arabaya biner ve babamın yanında yerini alır.

Nereye gideceğiz beyefendi?” diye sorar arabacı.

Dosdoğru gitsin” diye cevap verir avukat ve iki atlı kupa bilinmeyen bir yöne doğru yola çıkar.

Yabancının babamı nereye götürmeyi planladığını ve onu nereye götürdüğünü tam olarak bilmiyorum. Bilinen tek şey, bütün bir sabah boyunca küçük bir anemon bile bulamadan dolanıp durduklarıdır. Babam başlangıçta “Ben bu tür işlerden hiç anlamam. Ben sadece bankerim ve bankacılık dışında hiçbir şeyi ciddiye almıyorum.” diye cevap verir. Ancak babam bu geziden döndüğü zaman, Fitilis onu armatör olma konusunda ikna etmiştir.

Avukat Zaharis Fitilis; “Banker kalacaksınız, sadece banker. Fakat paranızı değerli kağıtlara yatırım yapacağınıza, kaptanlara borç vereceksiniz. Sadece buharlı bir gemi alacak kadar parayı tamamlayacaksınız. Satın alınan buharlı gemi sizin adınıza kaydedilecek ve teminat olarak kullanılacaktır. Kaptan size borcunu ve faizleri ödediği zaman, gemi onun üzerine devredilecektir. Kaptan satım alım bedelinin dörtte birini ödediğinde, manfaati size bağlı olacak ve borcunu temizlemek için her türlü çabayı gösterecektir. Değerli kağıtlar yüzde 4’ten fazla kâr bırakmıyor. Kaptanlar size yüzde 6 ödeyecekler.” der.

Babam bir deneme yapmak için avukatın önerisini kabul eder. Avukat onu ortak satın alınacak buharlı geminin toplam değerinin beşte birini ödemek isteyen Kaptan Rethimnos ile tanıştırır. Babam kalan beşte dörtlük borcu öder ve satın aldıkları gemiye “Leonida” adını verir. Kaptan Rethimnos ortak oldukları bu gemiyi işletmekte büyük başarı gösterir. Çok kısa zamanda borcunu öder ve “Leonida” kendi gemisi olur.

Leonida’nın satın alınması, navlunların genel bir yükseliş keydettiği zamana rastlamıştır. Armatörlük şirketlerinin ne derece kârlı oldukları ortaya çıkar çıkmaz, bukez Avukat Fitilis, Gikan Kuluras isimli kaptanı babama tanıştırır. Bu kaptanın da küçük bir birikimi vardır. Babam geriye kalan bölümünü tamamlamayı kabul eder ve böylece satın aldıkları gemiye “Froso” adını verirler.

Kaptan Kuluras da Kaptan Rethimnos gibi borcunu ödemek için büyük gayret göstermiş ve yüksek navlunlardan da istifade ederek borcunu ödemiştir. Bu durum babamın çok hoşuna gitti ve birbiri ardından buharlı gemiler satın almaya başladı. Kostanti Vasilakis ile “Yeorgios”, Andonio Palios Kaptan’la “Eleni”, Kaptan Niolakis ile “Leon” ismini verdikleri gemiler satın alındı. Bu arada İngiltere’nin Boerlerle savaşı başladığından durmadan buharlı gemi talepleri oluyordu. Savaş ve gemi azlığı nedeniyle navlunlar durmadan yükseliyordu. Bu gelişmelerden heyecanlanan babamı bitmez tükenmez bir iyimselik kaplamıştı. Genç ve iyi inşa gemiler çok az olması nedeniyle, dört yaşlı gemi almaya karar verir. Bu gemilere “Stefano”, “Kosta”, “Yeorgios” ve “Leon” adı verilmiştir.

Bu gemilerin borçlarının bitmek üzere olduğu bir dönemde, “Zarifi” adını verdiği 5,000 grt.’lik yeni inşa bir gemiyi sipariş etmişti. Gemi alımına da devam etmiş ve Kaptan Vasilakis’le birlikte “Vasilakis” adını verdikleri buharlı bir gemi daha satın almıştır.

.

Armatörlük mesleğini, tüm meslekler arasında en çok kâr getiren bir meslek olarak değil, en millî meslek olarak da görüyordu. Yunanistan’ın fakir ve insanlarını beslemekten uzak olması nedeniyle, babam her sermaye sahibinin Yunan denizciliğini desteklemek zorunda olduğuna inanıyordu. Hatta kendi verdiği kredilerle yetinmiyor, kendisini örnek almaları için akrabalarını ve arkadaşlarını da ikna etmeye çalışıyordu. Coşkusu o derece büyüktü ki, düzenlediği vasiyetinde servetinin beşte birini kendi uyguladığı gemi alım uygulamasını devam ettirerek, buharlı gemi satın alımları için gerekli olan meblağın tamamlanması adına Yunan kaptanlarına borç para verecek bir kuruma bıraktı. Fakat, navlunların akıl almaz rakamlara yükseldiği ve her gemi sahibinin, gemisi ne kadar yaşlı ve çürük olursa olsun, istediği kadar para kazandığı bir sırada İngilizler Boerlerle barış sağladı ve taşımaları durdurdu. Bir anda gemi talepleri durdu ve navlunlar aniden düşüş kaydetmeye başladı. Hele faiz ve borç taksitleri ödemek zorundaysan, artık elde edilen gelirler masrafları karşılamıyordu. Kısa bir süre sonra, gemilerin değerleri kaptanlarını borçlarını bile karşılamaz hale geldi. Kaptanlar, sadece işlettikleri gemilerin asla sahibi olamayacaklarını değil, vermiş oldukları avansı da kaybettiklerini hissettiklerinde, bu açmazdan kurtulmak için başka yollar bulmaya çalıştılar. Ancak seçtikleri yolları kurnaz ve beceriksiz yollardı. Hileli de olsa acil olarak bir kazanç elde etmek için kaptanlar kredi verene karşı kendilerini küçük düşürüyorlar ve Yunan ismini rezil ediyorlardı. Pek çok kişi bu felaketin geçici olduğunu zannetti. Babam da krizin çabuk geçeceğini düşünerek, aynı hatayı yaptı. Üstelik, daha fazla güven yaratmak için, gemilerini Galata’dan kendi yönetmeye karar verdi.Maalesef gelecek, sadece krizin geçici olmadığını değil, kendi bu işte daha pişmemişken, bankacı bürosundan kaptanların hesaplarını öngörmenin ve bunları denetlemenin imkansız olduğunu da gösterdi.Artık elimizde hiçbir gemi kalmamışken bile bu sıkıntılar yıllarca devam etti.”

Yunan deniz ticaret tarihi kayıtlarında İstanbul ve Çanakkale’li Arvanitidis, Zarifis, Kavounidis, Sideridis, Foscolo Mango, İzmir ve Ege’li Eusthathiou, Papayiannis, Onassis gibi Zarifi de Osmanlı tebaası Rum armatörler olarak değil, Yunanlı armatörler listesinde yer almaktadır. 

Aktardığım bu bilgilerle de bir isim karışıklığına açıklık getirmiş oluyorum; Zarifi ailesinde arfmatörlüğe ilk başlayan kişi George (Ioannis) Zarifi idi. Oğlu Leonidas Zarifi de armatör olarak ayni geleneği sürdürmüştür.

SS Zarifis, William Pickersgill &Sons Ltd., Southwick tersanesinde.

Leonidas Zarifi- Z.Fitilis & Co. adınaWilliam Pickersgill & Sons Ltd., Southwick tersanesine sipariş edilen “Zarifis” isimli genel yük gemisinin 22 Aralık 1900’de 130 Kızak Numarası ile inşaatına başlandı. Şubat 1901’de inşaatı tamamlanarak hizmete alındı. 2896 grt. / 1827 nrt. olanZarifis’in tam boy 324.0 ft., genişlik 47.1 ft., derinlik 21.7 ft. ve ana buhar makinesi George Clark Ltd. imalatıydı. 29 Kasım 1915’de Misurata’nın 200 mil batısında meyva yüklü olarak seyrederken U-33 Alman denizaltısı tarafından durduruldu ve mürettebatının gemiden ayrılmasından sonra batırıldı. Geminin mürettebatı Malta’ya ulaşabildi. Zarifis’in batırılması I. Dünya Harbi’nde Osmanlı Devleti ile Almanya’nın yakın müttefik olmaları nedeniyle Almanya tarafından “Özür dilenecek bir yanlışlık olarak” açıklandı.

Yolcu / yük vapuru “Eleni”

Georgios (Leonidas) I.Zarifis’in gemi alması için teşvik ederek ortak olduğu kaptanlardan biri olan Kaptan Antonios G.Lemos Kaptan Antonios G.Lemos’un borçlanarak ortak olduğu genel yük gemisine “Eleni” adı verilmişti. Beş yıl boyunca Kaptan Antonios G.Lemos ve oğlu borçlarını ödemek suretiyle geminin armatörü oldular. “Nafsika” adı verilen gemi 21 Mart 1912’de Marsilya sahillerinde karaya düşerek hurda hale geldi.

KAYNAKLAR

1 Genealogy Pages- Family Group Sheet Zarifi.

2VassilisKardessis; “Diaspora Merchants in the Black SeaTheGreeks in SouthernRussia 1775-1861”, Alexandria Press,Atina,1998, LexingtonPress, Lanham, Maryland, 2001.

4 YorgoL.Zarifi ;“Hatıralarım-Kaybolan Bir Dünya İstanbul 1800- 1920. Çeviren: Karin Skotinyadis, Literatür Yayınları, 2009

5 Greece House Flags of Shipping Companies- NikosVatopoulos;The History of Greece- Written at Sea, Kathimerini, 2002;

6 Greek Shipping Miracle; Enesel S.A., Papalemos Sons,;Pantelis, Constantinos (Constantis) ve Antonios.

 

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.