John Avramides Pasha Ve İdare-i Mahsusa Yazan: Osman Öndeş (Araştırma Makalesi)
28 Ekim 2025, Salı 00:50.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
Büyükada’daki Con Paşa Köşkü’nün ilk fotoğraflarından biri.
Sağda oğlu Thasivulos Yannaros, (Altta) Damadı Ömer Nizami Paşa ve eşi Alice.
Kaynak: Arkas Arşivi.
Makaleme başlarken, önce Con Paşa’nın soy ismini “Avramides” olarak belirtmeliyim.
Anlatırlar ki; Hazret Con Paşa şirketin yöneticisi olunca, kaptan köşkünde seyahat edip caka satarmış. Bu duruma içinden kızan adadan komşusu Dr.Şemsi Molla birgün vapura merkeple binmeye kalkar. O dönem İdare-i Mahsusa vapurlarına hayvan alınmıyor. Almazlar nitekim..
Molla hazırcevap.. Lafı yapıştırır "Con Paşa’nın bindiği vapura bizim merkep neden alınmıyor"
Kuleli'de hoca olan Şemsi Molla, okula vapurla gidip geliyordur. Günün uzun bir bölümünü vapurda geçiren Şemsi Molla'ya bir gün birisi; "Efendim, siz nerede ikamet buyuruyorsunuz?" diye sual edince, o da; “Ada vapurunda!” diye cevap vermiş.
John Avramides Paşa, ilk yıllarda İdare-i Mahsusa’nın Haliç Vapurlarına ait Haliç Vapurları Şirketi Genel Müdürü idi.
Haliç-i Dersaadet Şirket-i Hayriyesi, diğer bilinen isimleriyle Dersaadet Haliç Vapurları Osmanlı Anonim Şirketi, Haliç Dersaadet Vapurları Şirketi, Haliç Vapurları Şirketi, Haliç Şirketi, 1856'dan 1941'e kadar Haliç'te yolcu taşımacılığı yapan vapurculuk anonim şirketi idi. 1941'de kamulaştırılarak bütün hakları Şehir Hatları'na devredilmiştir.
Haliç vapur imtiyazı Haliç-i Dersaadet Şirket-i Hayriyesi adlı şirkete ilk olarak 1856 yılında yirmi yıllık süre için verilmiştir. İmtiyazı bahşeden 1856 tarihli padişah iradesinde, bu imtiyaz Hasköy İskelesi merkez kabul edilerek, Köprü (Eminönü) dışında yolcu taşımamak, yani Haliç içerisinde kalmak koşuluyla, Haliç'in her iki yakasındaki iskeleler arasında küçük vapurlarla yolcu taşımacılığı yapmayı içermekteydi.
.jpg)
1872 yılında yapılan imtiyaz sözleşmesiyle daha önce yirmi yıl için verilen imtiyaz yirmi yılın bitiminden itibaren on yıl daha uzatılıyordu. Yapılan bu ilk sözleşmeye göre şirket en az sekiz parça vapur bulunduracak, vapur sefer ve sayısını bölgede oturan halkın isteklerine göre şirket ayarlayacak, yazlık-kışlık tarife önceden ilan edilecekti. 1897 yılına gelindiğinde şirketin taşımış olduğu yıllık yolcu sayısı 8,8 milyon kişi, geliri ise 4,9 milyon kuruş olmuştur.
.jpg)
Rafael Cervati’nin “Annuaire Oriental du Commerce l'industrie de l'administration et de la Magistrature”1888-1890 yıllığındaki Haliç Vapurlar İdaresi ve Şirketi Hayriye tablosu.
Bu süre içinde Mahmud Celaleddin Paşa'ya ait olan imtiyaz hakkı mültezimler arasında birçok kez el değiştirir. Önce Panos Michael Courdji & Co. Şirketine, ardından Georges Zarifi'ye geçer. 1885-1908 yılları arasında da Genel Müdürü John Avramides Paşa tarafından idare edilir. Rafael Cervati’nin “Annuaire Oriental du Commerce l'industrie de l'administration et de la Magistrature” başlıklı 1888-1890 yıllığında “COMPAGNIES DE NAVIGATION A VAPEUR” olarak verilen “Haliç Dersaadet Vapurları Şirketi”ne ait sayfada şirketin merkezi Ayakapı olarak verilmekte. John Avramides Paşa Genel Müdür ve P.Valsamaky Yönetici olarak yeralırken, Türk Genel Sekreter Elias ve İsmail Efendi, Denetçi Veli ve Hacı Ali Efendi, Gemiler Müfettişi Şerif Bey ve Tahsin Bey, Baş teknisyendir.
Şirketin vapurları her 15 dakikada bir olmak üzere Yemiş, Kasım Paşa, Cibali, Aya Kapı, Fener, Balat, Hasköy, Ayvansaray, Halıcıoğlu, Defterdar, Eyüp iskelelerine uğramaktadır. İlkbahar, yaz ve sonbahar gibi güzel mevsimlerde Kağıthane’ye de uğrak yapılmaktadır.
1892 yılında imtiyaz süresi dolan işletme 1908 yılına kadar imtiyazsız şekilde faaliyetlerini sürdürmüştür. 1909 yılında ise imtiyaza ilişkin mukavelename imzalanmıştır. 1910 yılında imtiyazı kullanmak için Haliç Vapurları Şirketi adıyla bir şirket kurulmuştur. Galata Köprüsü'nden başlayarak Kâğıthane'ye kadar Haliç'in her iki tarafındaki iskelelerin kurulması ve bunlar arasında vapurla yolcu taşınması için 40 yıllık imtiyaz verilmiştir.
Rafael Cervati’nin “Annuaire Oriental du Commerce l'industrie de l'administration et de la Magistrature” 1908 yıllığında ise John Avramides Paşa İdare-i Mahsusa’nın Genel Müdür Yardımcısı olarak yeralmaktadır. İdare-i Mahsusa-Compagnie de Navigation Ottomane Mahsousse Başkanı Albay Hafız İbrahim Bey ve Şirketin Genel Merkezi Kılıç Ali Paşa Sokağı Mumhane/Galata’da idi.
Yönetim Kurulu Üyeleri;
Miralay Mustafa Galip ve Miralay Hüsnü Bey,
Genel Sekreter: Cevat Bey,
Genel Müdür ( Devlet adına) Yönetim Kurulu Başkanı Bahriye Nazırı Hasan Rami Paşa,
Genel Müdür Yardımcısı: John Avramides Paşa,
Baş Muhasebeci: İshak Tevfik Bey,
Veznedar: Hamdi Bey,
Acente Başkanı: Mehmet Zeki Bey,
Denetçi: Ali Bey,
Denetçi Yardımcısı: Ahmed Efendi,
Teknik Denetçi: Hakkı Bey,
Çevirmen: Michel Vassiliadis,
İstanbul Şubesi: Bahçekapı Caddesi. Acente- Hasan Efendi olarak yazılıdır.
.jpg)
Rafael Cervati’nin “Annuaire Oriental du Commerce l'industrie de l'administration et de la Magistrature”1908 yıllığındaki Haliç Vapurlar İdaresi ve Şirketi Hayriye tablosu.
Şirketi Hayriye’nin Başkanı: Yusuf Ziya Paşa’dır.
Şirketin Genel Merkezi: Eski Balık Pazarı, Galata’dadır.
Genel Müdür: Hafız Vehbi Efendi
Genel Sekreter: Ali Bey,
Henel Denetçi: İskender Efendi.
Baş Muhasebeci: Hovseb Yusufyan Efendi’dir.
Şirketi Hayriye Vapurları: Kabataş, Beşiktaş, Ortaköy, Kuruçeşme, Arnavutköy, Bebek, Rumelihisarı, Emirgan, Boyacıköy, Stenia, Yeniköy, Tarabya, Kireçburnu, Büyükdere, Mezarburnu, Rumeli Kavağı, Anadolu sahilinde: Harem, Salacak, Üsküdar, Kuzguncuk, Beylerbeyi, Çengelköy, Vaniköy, Kandilli, Anadoluhisarı, Kanlıca, Çubuklu, Paşabahçe, Beykoz, Anadolu Kavağı iskelelerine uğramaktadır. 1858'den beri vapurların işlediği Haliç hattında kurulu bulunan Haliç Vapurları Şirketi, 1941'de ve Boğaz hattında vapur işletmek üzere 1851'de kurulmuş olan Şirket-i Hayriye 1945'te kamulaştırılarak bütün haklarının Şehir Hatları'na devri ile İstanbul sularında vapur taşımacılığı tek çatı altına toplanmıştır.
(Kaynakça;1-Türkiye’de Kentsel Hizmetler Alanında İmtiyazlı Şirketler Ve Beledîleştirme (1850-1950),T.C. Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yüksek Lisans Tezi), Erişim 11 Mart 2013Şehir Hatları, Hakkında (Tarihçe). 2- Rafael Cervati’nin “Annuaire Oriental du Commerce l'industrie de l'administration et de la Magistrature” 1881-1908 yıllıkları).
Denizden ve işletmecilikten iyi anlayan John Paşa (Yannaros Avramides) İdare-i Mahsusa'nın Haliç Vapurları Şirketi’ne genel müdür yardımcısı ve genel müdür olarak atanmış ve müessese onun müdürlüğü sırasında kâra geçmişti. Halk kendisine “John“ adını takmış, daha sonra “Paşa”lık unvanı da verilince “Con Paşa” diye çağrılır olmuştur. Con Paşa Ada'da Nizam'daki köşkünde oturuyor, işine Ada'dan gidip geliyordu, damadı Osman Nizami Paşa’dır. 1922'de memleketi terk edince köşkü emval-i metrûke olarak hazineye geçmiş, satışa çıkarılınca da Emanuel (Manol) Karasu Efendi almıştır. Emanuel Karasu Efendi Masondu. Sultan V. Murat'ın tahta çıkışını desteklemiştir. Ayrıca Con Paşa köşkünün alt tarafındaki kırmızı tuğladan inşa edilmiş olan Sevastapol köşkünün de sahibiydi (Troçki'nin Ada'da kaldığı ikinci ev). Con Paşa köşkünü daha sonra Ahmet Borovalı satın almıştır. 2007’de Arkas Holding Başkanı Lucien Arkas tarafından satın alınmıştır.(Semiha Akpınar, Büyükada: Bir Ada Öyküsü).
.jpg)
Rafael Cervati’nin “Annuaire Oriental du Commerce l'industrie de
l'administration et de la Magistrature”1914 yıllığındaki Haliç
Vapurlar İdaresi ve Şirketi Hayriye tablosu.
Başka kaynaklardan alıntıladığım bu bilgilerde “Con Paşa ve ailesinin 1922’de Türkiye’den ayrıldığı yazılıdır. Bu ifadelerin belge kaynağı mevcut değildir. Buna karşın, İdarei-i Mahsusa (Compagnie De Navigation Ottomane Mahsoussé) ve Şirket-i Hayriye yönetim kadrolarında 1912 tarihinden itibaren artık John Avramides Pasha adı yoktur. Haliç Vapurları İdaresi Genel Müdürü Halil Paşa ve Şirketi Hayriye Genel Müdürü Hafız Vehbi Bey olmuştur.
Bazı karanlık kısımları aydınlatabilmek amacıyla araştırmalarıma devam ettim ve Con Paşa’nın Demiryolları’nda üst kademelerde sorumluluklar aldığını belgeleriyle saptadım. Bunlardan birincisi 1914 yılına ait bir belgedir ve bu belgede Con (John) Paşa’nın “Société Ottomane de Chrmin de Fer Moudania- Brousse ( 42 km.) İdaresinde Yönetim Kurulu üyesi olarak görev yaptığını yazılıdır.
Mustafa Kemal Paşa’nın Türk devletini mucizevi şekilde hangi sefil bir bataklıktan kurtardığı bu belgede de görülmektedir. Bakar gözleri kör cehalate bulanmış olanlar da belki görebilirler. Osmanlı Demiryolları İdaresi’nin bölgelere göre genel merkezi; Boulevard Hausmann, Paris’te, Genel Yönetim 33. Rue de Congres, Briksel’de idi. Yönetim Kurulu Başkanı M.Adre Berthelot (Paris’te),ve Üyeler; François Empain( Brüksel), R.Beadouy (Paris),M.Dutilleux (Brüksel), R.Legouez (Paris), John Pacha (Constantinople/İstanbul), René Nagelmackers (Temsilci) , Le Baron de Vendeuvre (Pera Palas/İstanbul), Osmanlı Devleti adına temsilci: Ahmet Rüştü Bey, Müdür: Pierre Laudet (Mudanya) idi..
.jpg)
Rafael Cervati’nin “Annuaire Oriental du Commerce l'industrie de l'administration et de la Magistrature”1914 yıllığındaki Societe Ottomane de Chemin de Fer Moudania- Brousse” tablosu.
Abdülhak Şinasi Hisar: “Ali Nizami Bey'in Alafrangalığı ve Şeyhliği” başlıklı eserinde şöyle anlatır; “Benim çocukluğumda İstanbul'un zaten nispeten serbest yerlerinden biri olan Büyükada'nın Nizam Caddesi de en şık ve en alafranga semti sayılırdı. Bu yol üstünde, sahiplerinin isimleri o devirlerde ağızlardan düşmeyen ve gazetelerden eksik olmayan yerli ve yabancı zenginlerin küçük-büyük bahçeler içinde ve birbirinden daha süslü, daha gösterişli köşkleri sıralanırdı. Öyle ki, bunların önünden geçerken, cadde sanki gittikçe hem daha nazlı, hem daha rahat bir kıvama erişirdi. Günlerimizin keyfine göre bu köşkler, ya kuyumcu dükkânlarında yan yana sıralanmış mücevherat mahfazalarına benzer, ya mükâfat günlerinde dağıtılan ciltleri ve kâğıtları yaldızlı kitaplara benzer, yahut da kazandıkları bu mükâfatların şaşaası içinde memnunlukla tebessüm eden ve geleceklerine güvenle bakan çocukların bizzat kendilerine benzerdi. Öyle ki, biz şehrimizin bu meşhurlarının evleri önünden geçerken Hollywood'daki sinema yıldızlarına ait villaların önünden geçen sinema sevdalılarının belki şimdi duyacakları bir hisle gönlümüz daha o zaman dolmuş olurdu. Caddenin sağında ve solunda sıralanmış, hepsi canlı ve hepsi birer şahsiyet sahibi görülen bu köşklerden çoğunun kimlere ait olduğunu bilirdik. İşte... Dört bir yanından havaya yükselen dört kulesiyle güya üstüne takılacak cibinliği bekler bir karyolayı andıran, İdare-i Mahsusa Müdürü Con (John) Paşa'nınki. Ahmet Borovalılar önce Anadolu Kulübü'nün yanındaki Castelli evlerinde kiracı olarak oturdular, sonra da Nizam'da John Paşa köşkünü satın aldılar. Çocukluğum orada dayım Ahmet Borovalı ve yengem Müzehher Hanım'ın yanında geçti. Yengem Müzehher Hanım, Fatin Rüştü Zorlu'nun Hanımı Emel Hanım ve Adnan Menderes'in Hanımı Berin Teyze, üçü de İzmirli Evliyazâdeler'dendirler. Dayım Ahmet Borovalı'nın çocukları Gülen Borovalı ve Umur Borovalı'dır. (Aktaran, Esin Yener, S. Akpınar, Büyükada, Bir Ada Öyküsü)
Con Avramides Paşa’nın konağı Büyükada’da Hamlacı Yokuşu'nun köşesinde bütün ihtişamıyla yükselen, “Gerçekten görkemli bir bina” idi. Denize doğru uzanan bu yokuşun eski adı “Yannaros Sokağı”ydı. Avramides'in oğlu Thrasivulos Yannaros, babası gibi “Con Paşa” olarak tanınmıştı. Konağı sonraları zamanın zenginlerinden Hristo Dragonis satın almış, onun ölümünden sonra da, rivayete göre ‘oldukça garip bir şekilde', özel doktoru Mihail Kuremenos'un mülkiyetine geçmiştir. Bir yıl geçmeden de “alelacele” yeniden satışa çıkarılmıştır. (Akillas Millas Büyükada)
1844 Hazine-i Hassa Vapurları İdaresi kurulmuştur. Bahriye Nezareti'ne bağlı olan Hazine-i Hassa’ya başlangıçta 2 vapur bulunuyordu. Zamanla vapur sayısını 15'e yükseltilmiştir. Hazine- Hassa Vapurları İstanbul’da Sirkeci-Adalar, Sirkeci-Pendik, Sirkeci-Yeşilköy arasında sefer yaparlardı. 1872'de John Avramides Paşa zamanında İngiltere’de inşa ettirilen Bağdat ve Basra yandan çarklı vapurlarla birlikte Haydarpaşa, Kadıköy ve Adalar'a sefer sayısı artırılmıştır. Teyfur Erdoğdu, Emel Murtezaoğlu ve Ece Tanyeli “Tarih boyunca Adalar’da Ulaşım” başlıklı makalelerinde şöyle anlatırlar; “ Adalarda tarihler 1846’yı gösterince küçük buharlılar (vapeur) bölgeye sefer yapmaya başlar. Osmanlı Devleti Denizyollarına ait Peyk-i Şevket buharlısı Ayastefanos (Yeşilköy) Adalar arasında 1850 ilkbaharında ilk kez sefer yapar. Müşterilerin kahir ekseriyeti bu hat için bugün de olduğu gibi gayrimüslimdir. Hat iyi kazanç getirir. Kısa sürede bu hattı diğerleri izler: Aralık 1850’de Şirket-i Hayriye kurulur.[4] 1864’te Fevaid-i Osmaniye’nin imtiyaz alanındaki Adalar ve Kadıköy hattındaki gemi işletme imtiyazı Şirket-i Hayriye’ye verilir. Şirket hemen bu hatta çalıştırmak üzere Londra’dan iki buharlı sipariş eder. Bir süre bu hatlarda vapur işlettikten sonra Adalar hattında istediği karları edemediği gerekçesiyle yerini tekrar Fevaid-i Osmaniye’ye bırakmak ister. Bu bir şartla kabul edilir: Tersane’nin sipariş ettiği vapurlar gelinceye kadar Şirket, Adalara sefer düzenlemeye devam edecektir. Öyle de olur: Şirket faaliyetine bir müddet daha devam eder. Sonra hat tamamen Fevaid’e devrolunur. Fevaid-i Osmaniye’nin adı 1875’de Sultan Abdülaziz’e atfen İdare-i Aziziye olarak değiştirilir. İsmi 1876 yılında da bir kez daha değiştirilerek İdare-i Mahsusa olur.
İlk ada vapurları siyah, uzun bacalı, ince uzun, yandan çarklı teknelerdi. Önceleri vapur seferleri sabah erken saatlerde Büyükada’dan hareket eder, Kadıköy ve Köprü’ye (Galata) ulaşırlardı. Akşam seferleri Köprü’den (Galata) ve Kadıköy’den Büyükada’ya yapılırdı. Daha sonra bu hatlara yeni duraklar eklendi: Vapur Büyükada’dan harekete başlayıp sırasıyla Heybeliada, Burgazada, Kınalıada’ya uğrar oradan İstanbul’a Galata Köprüsü’ne yanaşırdı. Akşam da aynı güzergahtan yolcu ve yükleri alarak Adalara geri dönerdi. Yaklaşık bir buçuk saati bulan seferlerin ardından vapur geceleri Heybeliada’daki iskeleye bağlanırdı.
II. Abdulhamid döneminin sonlarında İdare-i Mahsusa vapurlarının bakımsızlıktan köhnediğini ve çürüdüğü görüyoruz. II. Meşrutiyet’le birlikte halkın şikayetleri gazetelere sansürsüz yansımaya başlar. Adalara sefer yapan hala İdare-i Mahsusa’dır. Şirket-i Hayriye sefer yapmamaktadır. Ama Adalı yolcular İdare vapurlarının batacağından ve bir gün bu yüzden Marmara’nın karanlık sularında boğularak öleceklerinden korkmaktadırlar. Vapurlar arızaları ve karıştığı kazalar eksik kalmaz. Bir gün gelir bir ada vapuru makinası kırılınca akıntıyla sürüklenmeye başlar, bir enkaza çarpar ve su almaya başlar. Başka bir gün başka bir İdare vapuru içinde yangın çıkar. Başka bir sefer makina kocaman gürültüler içinde darmadağın olur veya Ada vapurlarından biri aniden dalgalı ve dağdağalı denizin ortasında bozuluverir ve kurtarmaya istimbot gelemez ve ancak saatler sonra yeniden çalıştırılabilir.
Adalılar böyle durumlarda dehşetli anlar yaşarlar. II. Meşrutiyet geldiğine göre II. Abdulhamid dönemi gibi bu İdare vapurlarının da artık kaldırılmasını isteyenler az değildir. İdare yerine Şirket-i Hayriye vapurlarının sefere konulması istenmektedir. İskeledekiler dahil vapur içi mürettebatın Adalı yolculara kötü muamelesi de cabasıdır. Vapurlar ve seferleri intizamsızdır. İçleri, dışları dökülmektedir. Adalıların diğer bir kısmıysa Şirket-i Hayriye vapurlarını kötülerler. İdare-i Mahsusa vapurlarını överler. Bugünkü gibi o gün de Adalılar ikiye ayrılmıştır. Adalılar bu meseleyi o kadar ileriye götürmüşlerdir ki vapurları zorla hareket ettirmekteler veya sefer yapmalarına engel olmaktadırlar. Nihayet 1909’un ortalarından itibaren İdare’nin sağlam vapurlarıyla Şirket’in vapurlarının birlikte çalışmasına karar verilir.
Halk sakinleşir ama bu sefer başka bir sorun patlak verir: Şirket-i Hayriye’nin vapurlarının Adaya sefer yapmaya başlamaları üzerine İdare-i Mahsusa’nın işsiz kalan çalışanları öfkelenir, şikayete başlarlar. Seslerini bir türlü duyuramadıklarını ve şikayetlerinin dinlenmediğini görünce Bab-ı Âli önünde nümayiş yapmaya başlarlar. Nümayiş günlerce sürer. Nümayişçiler hep bir ağızdan Şirket vapurlarının Adalara sefer atmasını istemediklerini haykırırlar. Ne yapılsa dağılmayanların üzerine en nihayetinde ellerinde silahlı asker sevk edilir. Asker nümayişçileri Bahçekapısı’na kadar kovalar. Yaralanan işçi (amele) ve hizmetliler (müstahdem) hastaneye kaldırılır.
Seyr-i Sefain Şirketi başta Bahriye Nezareti’ne bağlı iken sonradan Harbiye Nezareti’ne bağlanmıştır. Şirket; işletme müdürü Tahir Efendi, muhasebeci Ahmed Hilmi Efendi, Harbiye Nezareti’nden Binbaşı Reşid Bey, Bahriye Nezareti’nden Hilmi Bey, Maliye Nezareti’nden İshak Tevfik Bey, Ticaret Nezareti’nden Ali Bey, Nafia Nezareti’nden Ohannes Efendi, tahrirat Müdürü Nuri Bey, müfettiş Sami Bey, işletme müdürü yardımcısı Hüsnü Efendi, tamirat müdürü Tahsin Efendi tarafından oluşuyordu.
Adalara sefer yapan İdare-i Mahsusa vapurlarından “ Aydın” ve “Seyyar” vapurları Alara
.jpg)
.jpg)
John Avramides Paşa’nın damadı
Osman Nizami Paşa
John Avramides’in kızı Alice ile evli olan Osman Nizami Paşa 1856 yılında İstanbul Çengelköy’de doğmuştur. Babası, Sultan II. Abdülhamit döneminde Seraskerlik yapmış Ali Nizami Paşa’dır. Mekteb-i Sultanî (Galatasaray Lisesi)’yi bitirmiş, ardından Mekteb-i Erkân-ı Harbiye’den kurmay subay olarak mezun olmuştur. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’na katılmıştır. Venedikli bir aileden gelen İdare-i Mahsusa idarecisi Con Paşa adıyla tanınan John Avramides’in kızı Alice Hanım ile evlenmiştir. 1889’da Roma Sefareti’ne ateşemiliter olarak tayin olmuştur. Bu vazifesi döneminde Fransa, İtalya devletlerinden ve Saxe-Coburg ve Gotha Grandük’ünden çeşitli nişanlarla taltif edilmiştir. 1900 yılında Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Dairesi Dördüncü Şube Müdürlüğü’ne getirilmiştir. Bu dönemde Osman Nizami Paşa, Ali Fuat Cebesoy vesilesiyle henüz Harp Akademisi’nde öğrenci olan Mustafa Kemal ile tanışmıştır. Bu tanışma, 1902 yılında Ali Fuat Cebesoy’un babası İsmail Fazıl Paşa’nın Kuzguncuk’taki evinde gerçekleşmiştir.
Görüşmede Mustafa Kemal, Osmanlı Devleti’nin geleceği hakkındaki fikirlerini paylaşmış; ilk kez devrim, inkılâp fikrinden bahsetmiş ve yeni bir idarenin gerekliliğini vurgulamıştır. Mustafa Kemal’in bu fikirlerine karşın, Osman Nizamî Paşa “İstibdat idaresi bir gün elbette yıkılacaktır. Fakat yerine batılı manada bir idare gelip memleketi her bakımdan acaba kalkındıracak mıdır, ben buna inanmıyorum” demesi üzerine Mustafa Kemal “Paşa hazretleri! Garplı manadaki idareler de zamanla gelişmişlerdir. Bugün uyur gibi görünen milletimizin çok kabiliyeti ve cevheri vardır. Fakat bir inkılap olduğunda bugün işbaşında olanlar yerlerini muhafaza etmeye kalkarlarsa o vakit buyurduğunuzu kabul etmek lazım gelir. Yeni nesiller içerisinde her hususta itimada layık insanlar çıkacaktır” cevabını vermiştir.
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
Osman Nizami Paşa ise şunları söylemiştir: “Mustafa Kemal Efendi oğlum, sen bizler gibi yalnız Erkan-ı Harp zabiti olarak normal bir hayata atılmayacaksın. Keskin zekân ve yüksek kabiliyetin memleketin geleceği üzerinde etkili olacaktır. Bu sözlerimi bir iltifat olarak alma. Sende büyük adamların daha gençliklerinde gösterdikleri müstesna kabiliyet ve zekâ emareleri görmekteyim.”
Osman Nizami Paşa, Alman ordusunu Osmanlı ordusu için bir rol model olarak görmüş ve dönemin mevcut eğiliminin de etkisiyle Almanya’yı yakından takip etmiştir. Annesinin Avusturya kökenli olmasının etkisiyle akıcı bir şekilde Almanca konuşabilmekteydi. Osmanlı ordusunda planlanan değişime dair 1908 yılında Alman Berliner Tageblatt’a verdiği röportajında fikirlerini, “…ordunun Alman ordusu örnek alınarak tekrar düzenleneceğini, birçok yüksek rütbeli subayın açığa alınacağını, yaşlı subayların ise emekliye sevk edileceğini söyledikten sonra artık yeni rejime geçişle birlikte kapitülasyonların kalkabileceği...” yönünde belirtmiştir.
1908 Jön Türk Devrimi’nin ardından, Eylül 1908-Ocak 1913 tarihleri arasında Berlin sefiri olarak görev yapmıştır. Almanya Büyükelçisi Marschall von Bieberstein Osman Nizami Paşa hakkındaki düşüncelerini şöyle ifade etmiştir: “Osman Nizami Alman yanlısı duruşunu yaptıklarıyla bizzat ispat etmiş bir isimdir. İstanbul’da görev yaptığım on bir yıl boyunca askeri reformlardan sorumlu subaylarımıza hem sadık bir dost hem de danışman olmuştur. Askeri misyon heyetimiz için her zaman güvenilir bir haber kaynağı (informant) olmuştur. Almanya’yı Türkiye’nin tüm askeri siparişlerinde tek silah tedarikçisi yapmak için tüm nüfuzunu kullanmıştır. … Osman Nizami bir Türk vatanseverdir ancak tüm ruhuyla (in seiner ganzen Geistesrichtung) bir Türkten daha çok bir Alman’dır. Bu nedenle benim tam güvenimi hak etmektedir.”
1912 yılı seçimlerinin ve Mahmut Şevket Paşa’nın şehit edilmesinin ardından, Haziran 1913-Aralık 1913 tarihleri arasında Said Halim Paşa Kabinesi’nde Nafia Nazırı olarak görev yapmıştır. I. Balkan Savaşı’ndan sonra toplanan Londra Konferansı barış görüşmelerine Osmanlı Devleti’ni temsilen başdelege olarak katılmıştır. Ağır şartlar içeren antlaşmayı Osmanlı Devleti’nin mağlubiyeti anlamına geleceğini ileri sürerek imzalamayı reddetmiş ve görevinden istifa etmiştir.
Osman Nizami Paşa’nın meslek yaşamı, Enver Paşa’nın 3 Ocak 1914’te genelkurmay başkanı ve harbiye nazırı olarak tayin edilmesiyle farklı bir yola girmiştir. Ahmet İzzet Paşa’nın imzalamadığı liste, yeni yönetim tarafından onaylanmış ve yaklaşık 1300 subay emekliye sevk edilmiştir. Bu dönemde Edirne’nin bir baskınla ele geçirilmesi planına, Osman Nizamî Paşa ve Ahmet İzzet Paşa gibi generaller karşı çıkmışlardır. Enver Paşa ise bu generallerin yerine, daha genç kadroların göreve gelmesini savunmuş ve ordudaki eski kadrolar tasfiye edilmiştir. Osman Nizamî Paşa Ocak 1914’te emekli olmuştur.
Osman Nizami Paşa, I. Dünya Harbi döneminde göreve geri dönmüştür. Romanya harekâtının sona ermesi neticesinde tesis edilen Romanya İdare-i Askeriyesi (Romanya Genel Valiliği)’ne 9 Ocak 1917 tarihinde vali olarak atanmıştır. Bu vazifesi süresince bölgedeki birçok soruna çözüm üretmeye çalışmıştır. 19 Mayıs 1917 tarihinde I. Derece Üstün Askerî Hizmet Halk Nişânı’na layık görülmüştür.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Roma Temsilcisi olarak 20 Ağustos 1921-30 Ağustos 1922 tarihleri arasında görev yapmıştır. Bu görevi esnasında, Londra Konferansı’na katılan Londra Büyükelçisi Mustafa Reşid Paşa ve baş delege olarak atanan Sadrazam Tevfik Paşa’ya yardımcı olmak üzere görevlendirilmiştir. Cumhuriyet’in ilanının ardından kendi isteğiyle emekliye ayrılmıştır.İngilizce, Almanca, Fransızca ve İtalyanca bilmekteydi. İtalya ordusunun askerî düzeni, subayların üniforması ve rütbelerine dair görsel malzemelerin yer aldığı, Hicri 1303 tarihli bir albüm hazırlamıştır. Önemli bir servetin sahibi ve Şirket-i Hayriye’nin hissedarlarındandı. Emeklilik döneminde uzun yıllar Avrupa’da yaşamış ve son günlerini Cenevre’de geçirmiştir. Eşi vefat etmiş olan ve çocuğu bulunmayan Osman Nizami Paşa, 1939 yılında tedavi gördüğü Cenevre’de hayatını kaybetmiştir. (Kaynak: Resul Turan;Atatürk Ansiklopedisi).Yaşamı hakkında Çizgi Yayınevi’den yayınlanmış, Dr.Öğr.Üyesi Rıdvan Yelekçi imzalı “Ömer Nizami Paşa - Asker ve Diplomat 1856-1939” başlıklı otobiyografik bir eser tarihçe ve belgeler açısından önemli bir kaynaktır.
John Avramides Paşa – Con Paşa Köşkü
Con Paşa Köşkü veya John Avrimides Köşkü; Büyükada Nizam Mahallesi Çankaya Caddesi’nde inşa edilmiştir. Köşk 1880 tarihinde Midilli doğumlu olan John Avramides - Con Paşa tarafından yaptırılmıştır. Köşkün mimarı Achileus Policis’tir. Con Paşa aslında Venedik’li bir aileden gelir. Esas ismi Trasivulos Yannaros’dur.
.jpg)
Bursa’daki Kaplıca’da vefat eden John Avramides Paşa’nın
mezarı Şişli Rum Ortodoks Mezarlığı’ndadır.
Büyükada’daki köşk Çankaya Caddesi’nde 68 nolu yapı adasında 2010 metrekarelik alanda yer alır. Çağının mimari özelliklerini bünyesinde toplayan değişik üsluplardaki dış süslemeleriyle seçmeci veya eklektik bir yapı olup başka bir eşi yoktur. Con Paşa ölünce evi Avusturyalı eşine ve çocuklarına kaldı. Osmanlı Devletinin Berlin Büyükelçisi Osman Niyazi Paşa ise Con Paşa’nın kızı Alis ile evliydi I.Dünya Harbi başladığında Con Paşa Almanya’da ve çocukları da Avusturya’da idi. Savaş sonrası aileden bir haber alınmayınca, Maliye köşke el koydu ve satışa çıkardı. Ev sırasıyla Emanuel Karasu, Hristo Draganis, Dr. Michal Kuromenos, Ahmet Borovalı ve Müzehher Borovalı’ya intikal etmiştir.
1930 yılı gazetelerinde Con Paşa köşkü bağlantılı olarak İstanbul 2.inci ve 4.İcra Dairesi’nin Gayrimenkul Malların açık artırma ilanları yer almıştır.
1930 yılında Cumhuriyet Gazetesi’nde yeralan Gayri Menkul Malların açık artırma ilanlarından 7 Ekim 1930 tarihli ilan kısmen günümüz Türkçesine göre düzenlenmiş olup, şöyledir; “Nişantaşı Harbiye Caddesi’nde Rozental Apartmanı’nda oturmakta iken halen ikametgahı meçhul bulunan Emanuel (İlanda Amanoil yazılıdır) Karasu Efendi’ye; İstanbul 2.ci İcra Dairesi’nden: Alâiyelizade Mahmut Bey’in İstanbul Asliye 2.ci Dairesi’nden yedi bin beş yüz liranın temini için istihsal eylediği ve Büyükada’da Nizam Caddesi’nde Con Paşa Köşkü demekle tanınan köşk ve bahçe ve müştemilatı ile bahçeye bağlı deniz kenarında çamlık çamlık arazi ve köşkün cephesi karşısında arabalık ve bir miktar arsa ile Sıravelviler’de Taksim Sıraselviler yolunda Rüküşün Köşkü ile tanınan maruf evin ahara men’i ferağı zımmında ihtiyaten haczine dair 30 Haziran 1930 Tarih ve 930-927 Numaralı İhtiyati haciz kararnamesi berayı infaz dairemize tevdi kılınarak haciz işlemleri uygulanmış ve ve İcra ve İflas Kanunu’nun 261.ci Maddesi gereğince taraflara tebliği ilgili kararname uyarınca ikametgahınızın bilinmemesi nedeniyle tebliğ edilemediğinden ilanen duyuru yapılmasına karar verilmiştir. Bu konudaki ihtiyati haciz kararının uygulanması itibarıyla tarafınıza tebliğ olarak geçerli sayılarak basın yoluyla ilanen duyurulduğuna dair keyfiyet ilan olunur.”
.jpg)
.jpg)
İstanbul 4.cü ve 2.ci İcra Dairesi Memurluğu’nun 4 Temmuz 1930 ve
7 Ekim 1930 tarihli Gayri Menkul Malların Açık Artırma ilanları
John Avramides Paşa’nın yaşamına ait cevapsız kalanlar;
-Con Paşa olarak tanınan John Avramides ve oğlu Thasivulos Yannaros’un aile yaşamlarına ait BOA kayıtlarında bilgiler mevcut olmalıdır.
-Con Paşa’nın eşi Avusturyalı bir hanım olarak kayıtlıdır; Fotoğrafı yoktur.. Hangi ailedendi.. Büyük olasılıkla İstanbul’da yaşayan Avusturyalı bir Levanten aileden geliyordu.
-Con Paşa’nın eşi ve oğlu ve kızıyla fotoğrafları olmalıdır..Büyükada’daki Con Paşa köşkü’nde aileye ait fotoğraflar olmalıdır..
-Büyükada’da köşkü olan Jean Arvantidi ailesi, sadece yaz aylarında bu köşkte oturuyorlardı. Bu ailenin bilinen ilk evi İstanbul Cihangir’de Heraclée Apartmanı idi.Daha sonraki yıllarda Pera, Latine Çıkmazı Baudouy apartmanında oturmuşlardır.
-Con Paşa ailesinin Büyükada dışında bir ev adresi görülmemektedir. Nitekim Rafael Cervati’nin “Annuaire Oriental du Commerce l'industrie de l'administration et de la Magistrature” 1881 yıllığında İstanbul’daki adresi; Clubs Commercial Et Maritime Grand Rue de Péra ve Galata olarak kayıtlıdır. Burası ticaret ve denizcilik kulübüdür..İlanında sabah 09.00’da açıldığı belirtilmektedir. Con Paşa bu kulübün üyelerindendir.
.jpg)
.jpg)
- Con Avramides’in Osmanlı Devleti üst yönetimi ile bağlantıları ne idi ki, Bahriye Nazırı Hasan Rami Paşa’nın İdarei Mahsusa’da yardımcısı olarak ve Mudanya-Bursa Demiryolu İşletmesinde Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev verilmiştir.
- “Paşa” olmak sadece bir itibar unvanıdır. ”Paşa” lık unvanı devlette üst seviyede olanlara ve Miralay’dan yukarı askerlere verilmekteydi. John Avramides demektir ki, devlette üst seviyede görevli olan bir şahsiyet idi.. Hangi özellikleri nedeniyle bu mevkilere seçilmiştir?
-Bir zaman sürecinde İstanbul’dan ayrılarak Almanya’ya gittiği ve orada yaşadığı yazılıdır. Bu nedenledir ki, adreste bulunamadığından Büyükada’daki köşküne devletçe elkonulmuş, icra yoluyla satılmıştır.
-Buna karşın; Bursa’da kaplıcada vefat ettiği ve mezarının Şişli Rum Ortodoks Mezarlığı’nda olduğu belirtilmektedir!. Bunlar karanlıkta kalan yaşam bilgileridir.
***




Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.