A.S.P.
parcababa-erce
İstanbul
18 Mayıs, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.21
  • EURO
    34.75
  • ALTIN
    2411.2
  • BIST
    10247.23
  • BTC
    61450.15$

Kaptan Refik Akdoğan’ın eserlerini okumak..

11 Ekim 2023, Çarşamba 15:26
Kaptan Refik Akdoğan’ın eserlerini okumak..
reklam yerim makale içi
 
Özet
Kaptan Refik Akdoğan’ın ışık tuttuğu hatıratı vesilesiyle bu makalemin çok
dikkatle okunmasını dilerim;
YDO Mezunları Derneği’nin ilk kuruluş tarihi; 1 Ekim 1908’dir.
Kaptan Refik Akdoğan’ın “Altmış Yılın Hesabı 1948-2008”hatıratı, Türk deniz ticareti toplumundaki cemiyetleşmenin tarihini yeniden araştırmak ve sıralamak imkanını vermiştir.Bu suretle olası yanılgılar düzeltilmiş olacaktır;
 
1-Ticaret bahriyesi zabitlerine ait ilk cemiyet; 
Tevsî‘-i Ticâret-i Bahriye-i Osmaniye Cemiyeti’dir.
Kuruluş tarihi fî 18 Eylül sene 324- 1 Ekim 1908’dir
Cemiyetin kurucusu Abdülhamit[Hamit] Naci Bey’dir.
Merkez adresi: Beyoğlu, Kulekapısı Yüksekkaldırım'da 602 numaralı Çapalı
Han'ın 30 numaralı odasıdır.
2-Hamit Naci Bey Cemiyetler Kanunu’nun henüz gündemde olduğu 29 Mayıs 1325 [11 Haziran 1909] tarihinde Dahiliye Nezareti’ne resmi onay için başvuru yapmıştır. Resmi başvurusundan neredeyse üç ay sonra, 10 Ağustos 1325 [23
Ağustos 1909] tarihinde gerçekleşmiştir. Böylece,Ticâret-i Bahriye Kanunnâme-i Hümâyûnu ahkâmına tevfîkan ikmâl ederek hem vatanın ma‘mûriyeti hem vatandaşlarımızın selâmet ve menfaatinin te’mîni maksad-ı hayrıyla şimdilik merkez-i umûmî Beyoğlu'nda Kulekapısı'nda kâin Çapalı Han'ın 30 numaralı apartmanında (Dairesinde) Tevsî‘-i Ticâret-i Bahriye-i Osmaniye nâmı altında bir cemiyet te’sîs ve fî 18 Eylül sene 324 (1 Ekim 1908)’de resm-i küşâdı icrâ kılınmışdır.
 
3-Türkiye Deniz Ticaret Odası’nın kurulması fikri Tevsî‘-i Ticâret-i Bahriye-i Osmaniye Cemiyeti’ne aittir ve tarihi Ekim- Aralık 1911’dir.
Tevsî‘-i Ticâret-i Bahriye-i Osmaniye adına Abdülhamit[Hamit] Naci Bey tarafından Deniz Ticaret Odası kurulması amacıyla yapılan müracaat hakkında Şura-yı Devlet 26 Teşrinisani 1327 [9 Aralık 1911] tarihinde bir karar almıştır.
Kararda cemiyetin talebinin görüşüldüğü ve önceden de Dersaadet Ticaret ve Sanayi Odası’nın bu konudaki olumsuz görüş bildirmesi sebebiyle talebin reddedilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Böylece cemiyetin bir deniz ticaret odası
kurma girişimi de sonuçsuz kalmıştır.
 
4-Tevsî‘-i Ticâret-i Bahriye-i Osmaniye Cemiyeti’nin yapmayı planladığı uygulamalardan en önemlisi; Osmanlı Deniz Ticaret’inin gelişimi ve uygulama alanlarındaki eksikliklerin giderilmesi amacıyla cemiyet merkezinde bir ders
odası meydana getirilmesi idi. Böylelikle ileride yatılı bir Deniz Ticaret Okulu kurulması planlanıyordu.
 
5-Cemiyetin simgesi olarak nikelden yapılma üzerinde bir çıpa resmi ve üst tarafına yakın kısmından iki el tutuşmuş ve alt tarafında cemiyetin ismi yazılı olan bir rozet asılması 21 Şubat 1910.
 
6-Cemiyet 18 Mart 1325 [31 Mart 1909] tarihinde Mellah Gazetesi’ni yayınlamaya başlamıştır. (Osmanlıca- Arapça köken ‘Tekil’-Gemici, Kaptan, Denizci, ‘Çoğul’-Mellahan; Gemicileri Kaptanar,Denizciler). İlk sayısının üst başlığı “menafi-i mülk ve millete ve Bahriye İhtiyatları ve Tevsi-i Ticaret-i Bahriye-i Osmaniye Cemiyeti’nin terakkisine hadimdir” şeklindeydi.
Gazetenin ne kadar ve kaç sayı çıktığına dair kaynaklarda bilgi bulunmamaktadır.
 
9-Tevsi’-i Ticaret-i Bahriye-i Osmaniye Cemiyeti sonrasında kurulan Milli Ticaret-i Bahriye Kapudan ve Çarkçı Mektebi’ne de hitap edecek Gemici Gazetesi’ni yayınlamaya başlamıştır. Gemici Gazetesi’nin ilk sayısı 12 Kanunusani 1327 [25 Ocak 1912] ‘dir. Gemici, “Her şeyden bahisle ve başlıca Tevsi’-i Ticaret-i Bahriye-i Osmaniye Cemiyeti’yle Milli Ticaret-i Bahriye
Kapudan ve Çarhçı Mektebi’nin terakkisine hadim haftalık Ceridedir” üst yazısı ile çıkmıştır. Gazetenin başyazarı Ali Rıza Sihami’dir.
9.1. Sahaflarda Mellah ve Gemici gazetelerinin kopyası bulunamamıştır.
 
10-Hamit Naci Bey’in cemiyetinin devamı olarak yeni bir sivil kaptan okulu da açılmıştır ve cemiyetin adı “Osmanlı Kaptan, Makinist ve Müntesibin-i Bahriye Cemiyeti olarak değiştirilmiştir. Bu cemiyetin resmi kuruluş tarihi 4 Mart 1328 [17 Mart 1912]’ dir. Cemiyetin kuruluş merkezi Galata’da Ada Han’ın on üç numaralı dairesiydi.
Cemiyetin ilk İdare Heyeti şu şahıslardan oluşuyordu:
Başkan Akdeniz Vapuru Kaptanı Hakkı Efendi, üye Kaptan Mehmet Efendi, üye Kaptan Osman Efendi,
üye Kaptan Cemal Efendi, üye Kaptan Hüseyin Efendi, üye Başmakinist Refik Efendi, üye Kaptan Mehmet Efendi, üye Makinist İsmail Efendi, sekreter Kaptan Hafız Efendi.
 
10 - Meşrutiyetin kısa soluklu hürriyet havası içerisinde muhtelif meslek ve sanat cemiyetleri kurulmaya başlamıştır. İşte bu dönemde, denizcilik ticaretiyle alâkalı bazı kişiler, Osmanlı Kaptan ve Makinistler Cemiyeti’nin yayınladığı ikinci dergi Umman mecmuasıdır. Baş muharrirliğini Rıza Şakir’in yaptığı derginin imtiyaz sahibi Süleyman Nutki Bey’dir. Dergi, 25 Kânun-ı Evvel 1908 tarihinden itibaren haftada üç gün, salı, çarşamba ve cuma günleri çıkmaktadır.
İlk bakışta uzun soluklu bir meslek mecmuasının yayın hayatına atılışı gibi gözüken bu durum, ne yazık ki, 9. sayı çıktıktan sonra sona ermiştir.
10.1.- Cemiyetin Çıkardığı üçüncü dergi “Deniz” dir. İlk sayısı 19 Kanunusani 1327 [1 Şubat 1912] tarihinde çıkmıştır. Gazete denilmesine karşın bir dergidir.
Sorumlu müdürü ve o dönem cemiyetin de başkanı bahriye mektebi kökenli denizci ve tarihçi Süleyman Nutki Bey’di.
10.2- Deniz Mecmuası, 25 Temmuz 1913’te kapanmış ve bu sefer Süleyman Nutku’nun oğlu Emrullah Nutku idaresinde 1 Temmuz 1935 tarihinde yeniden yayınlanmaya başlamıştır. Deniz Mecmuası çeşitli aralıklarla 1 Aralık 1947’ye
kadar 137. sayıya ulaşarak, uzun soluklu mecmualarımız arasında yerini almıştır.
Dergi, tıpkı Umman ve bir önceki Deniz mecmualarında da olduğu gibi başlık
klişesinde “Türk Ticaret Kaptan ve Makinistler Cemiyeti’nin Meslek Mecmuası” ibaresi ile yayımlanmıştır.
(Kaynak: Dr. Osman YILDIZ- TÜBAR-XII-/2002-Güz/Ali Rıza Seyfioğlu)
 
11- Cemiyet adını 15 Şubat 1335 [15 Şubat 1919]’da adını “Ticaret-i Bahriye Kapudan ve Çarkçı Mektep-i Âlisi Mezunin Cemiyeti” olarak değiştirmiştir.
Cemiyetin yönetimindeki isimler şöyleydi;
Başkan Ticaret-i Bahriye Mektebi Mezunu Orhan Rıza Bey,
Sorumlu delege Nasuhi Bey,
Genel sekreter Sabri Bey,
Muhasip Sami Bey,
Üye Karvoye Efendi, Üye Rami Bey.
 
12- 9 Temmuz 1934 tarihinde “Türk Gemi Kaptanları Birliği” kurulmuştur.
Galata Çinili Rıhtım Han’da kurulan ve Vilayet tarafından meslek kuruluşu olarak resmen kaydedilen Türk Gemi Kaptanları Birliği”nin kuruluş toplantısında Ege Vapuru süvarisi Sait Kaptan (Özege) başkanlık yapmıştır.
 
13-Türk Gemi Kaptanları Birliği olarak ilan edilmesine karşın, Derneğin tescil
adilmiş adı; “Türk Ticaret Kaptan ve Makinistleri Cemiyeti” dir.
13.1. Türk Ticaret Kaptan ve Makinistleri Cemiyeti idareden yapılan ihtar (Kaptan Namık Asena Tehidt kelimesini kullanmıştır) nedeniyle 1946 yılında faaliyetini iptal etmek zorunda kalmıştır. Kaptan Refik Akdoğan şöyle anlatmıştır; “1934 yılında “Türk Ticaret Gemileri Kaptan ve Baş Makinistleri Cemiyeti” ni kurulmuştu. 1940’lı yıllarda bu dernek o zamanın idarecilerin kafa yapısına göre bazı konularda hadlerini aşınca idare, cemiyetin feshedilmesini istemiş, cemiyetten ayrılmayanların işten atılacağının bildirilmesi üzere cemiyet feshedilmişti”.
----
Kaptan Refik Akdoğan’ın hatıratı
Türk Deniz Ticareti dünyasında yaşadıkları yılları bir hatırat kavramında kaydetmiş ve yayınlamış deniz ticaretlilerin kaydettikleri bir tarih belgesi değerindedir. Kaptan Refik Akdoğan anılarını “Altmış Yılın Hesabı 1948-2008”başlığı ile yayınlamıştı.. Daima ve tekraren okunmasını ve yeniden kurum yapısında sahiplenerek yayınlanmasını dilerim. Bugüne kadar bir denizcilik resmi kurumunun sahiplenip yayınlamamış olmasını da yadırgarım. Bu mesajımla umarım harekete geçilecektir.
Kaptan Uluç Hanhan, Kaptan Refik Akdoğan ile bir söyleşi gerçekleştirmiş ve bu söyleşi 8 Ocak 2021 tarihinde Denizcilik
Dergisi’nde “Kaptan Refik Akdoğan’ın 60 Yıllık Hayatı” başlığıile yayınlanmış. Kendisini tebrik ederim.
Ailece Ordu’lu olan Refik Akdoğan Kaptan ile dedem Ordulu Nazif Kaptan vesilesiyle ayni kasabadan olmakla sevinmişizdir. Anne tarafından Dedemin babası Ordu’lu Yunus Kaptan imiş..Dedem Nazif Kaptan’da Ordu’da dünyaya gelmiş. Çoğu Karadeniz’li gibi rızkın peşinde giderek İstanbul’da Fatih, Çarşamba, Fener Fethiye Zülüflü Sokak’ta satın aldıkları ahşap evlerinde bir ömür sürdürmüşler. Ben çocukluğumda bu evde yaşadım.
 
Refik Akdoğan Kaptan’ın anılarını zaman zaman tekrar ve tekrar okurum. Bu kez, “Akar “Tankeri konusunda anılarına müracaat etmiştim. Akar Tankeri’nin ve daha önceki “İstanbul” adıyla fotoğrafları ortalıkta bulunmuyor ise, bunun çok vahim bir aldırmazlık olduğu da bilinmelidir. Batı dünyası mazisine hudutsuz derecede saygılıdır ve fotoğraflar konusunda XIX.
Yüzyıla dek gemi fotoğrafları bu arşivlerde yeralır ve digital olarak ulaşılabilir.
Refik Akdoğan Kaptan’ın anılarını anlattığı eserinin sayfalarını çevirdikçe, herbirinin ayrı bir tarihi belge niteliğinde olduğu görülmelidir. Bunlardan biri Yüksek Denizcilik Okulu Mezunları adına bir dernek kurmak üzere yapılan çalışmalar kısmıdır.
Şöyle anlatır; “Bakır gemisinin yapmış olduğu Amerika seferlerinde, Amerikan yardımından verilen gemilerin personelinin Amerika’ya taşınmasında, o tarihlerde Bakır gibi gemilerde bulunan seyir aletlerinin ilkelliğini, ve Atlantik Okyanusu’nun acımasızlığı karşısında Bakır gemisinin seferlerini salimen gerçekleştirdiğini düşünecek olursak bence bu Amerika seferleri çok büyük bir başarı olarak görülmelidir. Yine toplumumuz için çok önemli bir olay olan Yüksek Denizcilik Okulu Mezunları Cemiyeti’nin kurulması için Amerika yolunda mezunlarımız, Bakır gemisi yol alırken tüzüğünü hazırlamışlar ve gerekli olan parayı yolda toplamışlardır. Tüm bu çalışmaların başında olan Kaptan Namık Asena ben gemiye katıldığım zaman Bakır gemisinde 3. Kaptan olarak görev yapmaktaydı. Bir gün beni bir kenara çekerek,
-Refik seninle bir konuyu konuşmak istiyorum,deyince,
-Buyur abi ,dedim.
Namık ağabey biraz düşündükten sonra,
-Bak,dedi.Biz bazı arkadaşlar, yani Yüksek Denizcilik Okulu Mezunları bir
cemiyet kurmak istiyoruz, istiyoruz da lazım olan yedinci kişiyi hâlâ bulamadık.
Yani şu anda tüzüğümüz hazır, ama altı kişiyiz, yedi kişi olması gerekiyor, sen
olur musun?
Hemen cevapladım:
-Emrin olur abi, derhal beni yedinci kişi olarak yazın,dedim.
Ama Namık ağabey hemen cevap vermedi, memnun olduğunu söylemedi.
Düşünceli görünüyordu.
-Bak,dedi Namık ağabey.
-Bu cemiyet işleri biraz netameli işlerdir. Evvelki yıl - Türk Ticaret Kaptan ve Makinistleri Cemiyeti üyeleri idare tarafından tehdit edilerek ‘Ya cemiyet kapanır ya da işinize son verilir..’ denildiğinden cemiyet mecburi olarak
kapanmıştır. Aynı tehlike bizim için de vardır. Yani işini kaybetmek zorunda kalabilirsin. İş aslanın ağzında, istersen bize katılmayabilirsin.
-Boş ver abi,dedim.
-Sizlerin bunca yıl hizmetiniz, kıdeminiz var, hepiniz ev bark, çoluk çocuk sahibisiniz, siz bu koşullar altında kendinizi ve ailelerinizi toplumumuz için tehlikeye atıyorsunuz da, ben daha dün mezun oldum, korkacak bir şeyim yok.
Armatörler gemi alıyor, aldığım maaşın üç, dört katını veriyorlar. Abi, derneğin kuruluşu ile ilgili yapılacak iş var mı siz bana onu söyleyin, dedim.
Sarıldı kucakladı beni.
-Yapılacak çok iş var Refik, şu yönetmeliği yeniden yazacağız, bak gene söylüyorum işini kaybedebilirsin, benden söylemesi.”derken endişeli görünüyordu.
-Neler daktilo edilecekti, verin bu gece sabaha kadar bitireyim.
 
1934 yılında “Türk Ticaret Gemileri Kaptan ve Baş Makinistleri Cemiyeti” ni kurulmuştu. 1940’lı yıllarda bu dernek o zamanın idarecilerin kafa yapısına göre bazı konularda hadlerini aşınca idare, cemiyetin feshedilmesini istemiş,cemiyetten ayrılmayanların işten atılacağının bildirilmesi üzere cemiyet feshedilmişti.
Kaptan Namık Asena’nın “Evvelki yıl - Türk Ticaret Kaptan ve MakinistleriCemiyeti üyeleri idare tarafından tehdit edilerek “Ya cemiyet kapanır ya da işinize son verilir..” denildiğinden cemiyet mecburi olarak kapanmıştır.” dediği
cemiyetin bir belgesi Tarihçi Taha Toros koleksiyonunda yeralmıştır. Bu koleksiyon Maltepe’deki İstanbul Şehir Üniversitesi kütüphanesine hibe edilmiş ve bu belgeler tasnif sonrasında digital olarak yayınlanmıştır.
 
Taha Toros Bey, belge niteliğinde olan hemen her konudaki evrakı arşivlemiştir. Allah rahmet eylesin! Arşivindeki Türk Ticaret Kaptan ve Makinistler Cemiyeti başlıklı bu evrakta Deniz Mecmuası yazarları isimleri ve kurumları ile belirtilmiştir. Bir diğer önemli husus, cemiyetin renkli logosu bu evrakta bulunmaktadır.
Türk Ticaret Kaptan ve Makinistler Cemiyeti logosu.
Bu bilgiler şöyledir;  
1-Bay Süreyya Gürsu………. Cumhuriyet Süvarisi, Deniz Neşriyat Müdürü.
2-Bay Nafiz Özçiftçi…………. Kılavuz kaptan, Deniz Tahrir Heyeti Reisi.
3- Namık Özok………………… Akay İşletme Şefi, Meslek Yazıları Muharriri.
4-Bay Sait Özege…………….. Ege Süvarisi. Meslek Yazıları Muharriri.
5-Bay Burhan Arhun……….. Balık Süvarisi, Meslek Yazıları Muharriri.
6-Süheyl Peyker………………. Liman İşletme Mk.Enspektörü,Meslek Yazıları
Muharriri.
7-Bay Fuat Pirali……………… Gülcemal Süvarisi, Meslek Yazıları Muharriri.
8-Bay Kâmil Öngüt…………. Liman İşletmesi Güverte Enspektörü, Meslek Yazıları
Muharriri.
9-Bay Dr.Süleyman Cemil……… Güneysu Vapuru Doktoru,Deniz Hikayeleri
Muharriri.
10-Bay Asım Ak…………………….. Ankara II.Kaptanı, Teknik Yazılar Muharriri.
11-Bay Lütfi Sezer…………………. Cemiyet ve Mecmua Muhasibi.
O halde, buraya bir nokta koyuyor ve hatırlatıyorum; Aileler gibi, meslek kuruluşları bir devamlılık arz eder. Günümüzdeki bir mesleki cemiyetin kuruluş tarihleri ilk kuruluş tarihidir.
Bu evrakta Yüksek Denizcilik Okulu Derneği öncesinde kısa adı T.T.K.M.C. olan Türk Ticaret Kaptan ve Makinistler Cemiyeti’nin kuruluş tarihi 1934 olarak yazılıdır. Ancak tarihi daha da gerilere götürmek gerekecektir ki, bu konuda
belge çalışması yapmış olan Turgay Özekici’nin “Türk Deniz Ticaret Cemiyetleri (1908-1926) başlıklı Yüksek Lisans Tezi bu tarihi gerçeğe belgelere dayalı olarak cevap vermektedir.
 
İlk cemiyet; Tevsî‘-i Ticâret-i Bahriye-i Osmaniye Cemiyeti’dir. Osmanlı’da deniz ticaretini geliştirme gayesine matuf kurulan Tevsî‘-i Ticâret-i Bahriye-i Osmaniye Cemiyeti’nin resmi olarak teşekkül süreci uzun sürmüştür. Özellikle cemiyetin kurucusu Abdülhamit[Hamit] Naci Bey için süreç daha da zorlu geçmiştir. Cemiyet ilk olarak 10 Temmuz
1324 [23 Temmuz 1908] tarihinde Bahriye İhtiyatları ve Tevsî‘-i Ticâret-i Bahriye-i Osmaniye Cemiyeti adı altında
ortaya çıkmıştır. Hamit Naci Bey Cemiyetler Kanunu’nun henüz gündemde olduğu 29 Mayıs 1325 [11 Haziran 1909] tarihinde Dahiliye Nezareti’ne resmi onay için başvuru yapmıştır. Hamit Naci Bey’in resmi başvurusundan neredeyse üç ay sonra,
10 Ağustos 1325 [23 Ağustos 1909] tarihinde gerçekleşmiştir. Böylece,Ticâret-i Bahriye Kanunnâme-iHümâyûnu ahkâmına tevfîkan ikmâl ederek hem vatanın ma‘mûriyeti hemvatandaşlarımızın selâmet ve menfaatinin te’mîni maksad-ı hayrıyla şimdilik merkez-i umûmî Beyoğlu'nda Kulekapısı'nda kâin Çapalı Han'ın 30 numaralı apartmanında Tevsî‘-i Ticâret-i Bahriye-i Osmaniye nâmı altında bir cemiyet te’sîs ve fî 18 Eylül sene 324'de resm-i küşâdı icrâ kılınmışdır.
Özellikle Ticaret-i Bahriye Kanunu’na atıf yapılmak suretiyle cemiyetin kuruluş temeli bu kanuna dayandırılmıştır.
Cemiyetin nizamnamesinde yapılan tadilat ve isim değişikliği ile birlikte Beyoğlu Mutasarrıflığı’ndan bir ilmühaber verilmiştir.
 
Bu ilmühaberde şu ifadeler yer almaktadır: Cemiyetin unvânı Tevsî‘-i Ticâret-i Bahriye-i Osmaniye Cemiyeti Cemiyetin maksad-ı te’sîsi Bahriyyûnun ta‘lîm ve terbiyeleriyle İnzibât Kanunu dairesinde bulundurularak Ticâret-i Bahriye Kanunnâmesi ve nizamât-ı bahriye-i Osmaniyeyi harfiyen tatbîk etdirmek Cemiyetin merkez-i idâresi
Yüksekkaldırım'da 602 numaralı Çapalı Hanı Cemiyetin şubeleri Şimdilik yokdur.
Cemiyetin tarih-i te’sîsi 1 Ağustos sene 1325 Bâlâda unvan ve maksad-ı te’sîsi ve merkeziyle hey’et-i idâresi muharrer olan Tevsî‘-i Ticâret-i Bahriye-i Osmaniye Cemiyeti'nin nizâmnâmesi tevdî‘ edilmiş olduğundan mukâbilinde işbu ilmühaber verilmişdir. Fî 1 Teşrîn-i Evvel sene 1325 [14 Ekim 1909]
 
Özellikle II. Meşrutiyetle birlikte denizcilik alanında yeni gelişmeler olduğu, bu yüzden geçen kısa sürede hükümetin denizcilikle ilgili çok mesafe kat edememesinin normal karşılanması gerektiği, çünkü meşrutiyetten önce denizciliğin sıkıntılı bir durumda olduğunu vurgulamıştır. Ayrıca ticari denizcilikte yetişmiş eleman sıkıntısından bahsetmiş ve cemiyetinin bu
konudaki çalışmalarını aktararak, onaylanmayan belgelerinin bir an önce tasdikini talep etmiştir.
Hamit Naci Bey’in girişimleri sonuçsuz kalmış ve 4 Şubat 1325 [17 Şubat 1910] tarihinde Şura-yı Devlet’ten olumsuz bir karar çıkmıştır. Kararda cemiyetin nizamnamesinin Cemiyetler Kanunu’na aykırı olduğu vurgusu ve kamunun
yararına nasıl hizmet edeceğinin tespit edilememesi gerekçesiyle cemiyetin menafi-i umumiye hadim kabul edilemeyeceği vurgulanmıştır
Daha sonra başvurusu Şura-yı Devlet tarafından reddedilen Tevsi-i Ticaret-i Bahriye-i Osmaniye Cemiyeti, nizamnamesinin 35. Maddesine uygun olarak deniz ticaret odası açmak üzere Ticaret ve Ziraat Nezareti’ne başvuruda bulunmuştur. Bu hususta Ticaret Müdüriyet-i Umumiyesinde yapılan incelemenin ardından müdüriyet (BOA, BEO, 3706/277927, (8 Şubat 1325/21
Şubat 1910). 55 BOA, BEO, 3706/277927, (8 Şubat 1325/21 Şubat 1910). 56 BOA, BEO, 3706/277927, (8 Şubat 1325/21 Şubat 1910) cemiyetin nizamnamesinde gerekli gördüğü yerleri düzelterek evrakı Ticaret ve Ziraat Nezareti’ne göndermiştir. Ticaret ve Ziraat Nezareti de gereğinin yapılması için başvuru evrakını Şura-yı Devlet’e yönlendirmiştir. Konuyu görüşen Şura-yı Devlet 26 Teşrinisani 1327 [9 Aralık 1911] tarihinde bir karar almıştır. Kararda cemiyetin talebinin görüşüldüğü ve önceden de Dersaadet Ticaret ve Sanayi Odası’nın bu konudaki olumsuz görüş bildirmesi sebebiyle talebin reddedilmesi
gerektiği vurgulanmıştır. Böylece cemiyetin bir deniz ticaret odası kurma girişimi de sonuçsuz kalmıştır.
Kurulduğu dönemde menafi-i umumiye hadim cemiyet olma talebi reddedilen Tevsi’-i Ticaret-i Bahriye-i Osmaniye Cemiyeti’nin aradan 3 yıl geçtikten sonraki başvurusu yine olumsuz sonuçlanmıştır. İlk başvuruda nizamnamesinin
Cemiyetler Kanunu’na aykırı maddelerinin tespit edilmesi ve menafi-i umumiye ne şekilde hizmet edeceğinin belirlenememesi gerekçesi öne sürüldüğünden cemiyet ikinci başvuru öncesi cemiyet nizamnamesinde değişiklik yapmıştır.
Cemiyetin yönetim esaslarını belirleyen maddelerde de değişiklikler görmekteyiz. Önceki halinde İdare Meclisi üyelerinin 12 kişiden oluşacağı ve bu 12 kişinin yarısının alanında uzman kaptan ve çarkçılardan diğer yarısının ise mal sahiplerinden oluşacağı ifade edilmekteydi. Yapılan değişiklikle üye sayısı yine 12 olmakla beraber bu sayıya 7 kişilik yedek üyeler eklenmişti. Eski
nizamnamede üye seçimini kurucu müdür yaparken yeni düzenlemede ilk seçimde toplam 19 kişi seçilecek ve bunlardan en tecrübeli olan cemiyet müdürlüğüne getirilecekti. 19 kişinin seçimi ise cemiyet üyelerinin belirlediği ikincil seçmenlerin üçte iki oyu alan kişilerin en çok oy alandan en az oy alana göre sıralanması ile oluşacaktı. 12 kişi asil 7 kişi ise yedek üye olacaktı. Oylama
kapalı şekilde yapılacaktı. Üyeler eski nizamname gereği bir seneliğine seçiliyordu.Yeni düzenleme ile üç yıllığına seçileceklerdi. Yeni şekilde bir de ikinci başkan görevlendirmesi nizamnameye eklenmişti. İlk şekilde İdare Meclisi haftada iki defa toplantı yaparken yeni düzenlemede haftada bir toplantı yapacağı ifade edilmişti. Karar alma aşamasında yeni düzenlemede oy eşitliği
durumunda başkanın görüşünün olduğu tarafın seçilmesi kararlaştırılmıştı. Toplantı yeter sayısı olarak üçte iki çoğunluk aranırken yeni düzenlemede yarıdan bir fazla çoğunluk yeterli görülmüştü. Yeni düzenlemede müdürün emrinde bir baş katip, bir ikinci katip, bir muhasip, bir de müfettiş görevlendirilmişti. Müdürün görev süresi ile ilgili ise net bir süre belirtilmemişti.
- Satın alma ile ilgili yeni düzenlemede İdare Meclisi kararı gerektiren miktar olarak 500 kuruştan fazla olan harcamalar belirlenmişti. Üyelerden alınması düşünülen maaşın yüzde ikisi yeni düzenlemede 13 kuruş ile sınırlandırılmıştı.
Cemiyet üyelerine yardım için faiz ile borç verilmesi uygulamasına ise soverilmiştir.Verilecek borç faizsiz olacaktı. Son olarak cemiyet işe başlattığı üyelerinden maaşlarının yüzde üçü nispetinde yapılması zorunlu olan yardımın miktarını yeni düzenlemede iki kuruş olarak belirlemişti. Yapılan düzeltmelere rağmen Şura-yı Devletin verdiği karar yine olumsuz olmuştur. Çıkan gerekçeli
kararda cemiyetin menafi-i umumiye hadim olduğunun tasdik edilebilmesi için nizamnamesine göre faaliyet göstermesi ve kamuya faydalı uygulamalar yapması gerektiği, bunun da zamanla gözlemleneceği ifade edilmekteydi. Sonuç olarak cemiyet kamu yararına çalışan dernek statüsü alamamıştır.
Tevsî‘-i Ticâret-i Bahriye-i Osmaniye Cemiyeti, 1 Ağustos 1324 [14 Ağustos 1908] tarihinde Beyoğlu Kulekapısı’nda Çapalı Han'ın 3 numaralı dairesinde kurulmuştur.
 
Tevsî‘-i Ticâret-i Bahriye-i Osmaniye Cemiyeti’nin yapmayı planladığı uygulamalar
Cemiyetin Diğer Hedefleri Nizamnamede amacı ve yönetimi belirlenen Tevsî‘-i Ticâret-i Bahriye-i Osmaniye Cemiyeti’nin yapmayı planladığı uygulamalar şöyleydi; Osmanlı’da deniz ticaretiyle ilgilenen bireylerin, cemiyete kaydedilmesi için İdare Meclisi Osmanlı Devleti’nin bütün ticaret limanlarında şubeler açacak ve bu şubelere birer görevli tayin edecekti. Bu görevliler her türlü uygulamalarında İdare Meclisi’ne karşı sorumlu olacaktı. Şube görevlileri İdare Meclisi’nden aldıkları emir ve görevler çerçevesinde hareket edilmesi. Cemiyet üyelerinin görevlerini bildiren, deniz ticaretinin gelişmesine yardımcı, deniz ticaret bilgisi, devletler deniz hukuku, deniz ticaret hukuku, deniz bilimi, makine bilimi gibi alanlarda deniz ticareti çalışanlarının eğitimine dair kuralları içeren kitapçıklar düzenlenmesi. Osmanlı Deniz Ticaret’inin gelişimi ve uygulama alanlarındaki eksikliklerin giderilmesi amacıyla cemiyet merkezinde bir ders odası meydana getirilmesi. Böylelikle ileride yatılı bir Deniz Ticaret Okulu kurulması. Cemiyetin simgesi olarak nikelden yapılma üzerinde bir çıpa resmi ve üst tarafına yakın kısmından iki el tutuşmuş ve alt tarafında cemiyetin ismi yazılı olan bir rozet asılması 21 Şubat 1910
Cemiyetin Çıkardığı Gazeteler (Dergiler)
Mellah Gazetesi’nin 18 Mart 1325 [31 Mart 1909] tarihinde çıkan ilk sayısının üst başlığı “menafi-i mülk ve millete ve Bahriye İhtiyatları ve Tevsi-i Ticaret-i Bahriye-i Osmaniye Cemiyetinin terakkisine hadimdir” şeklindeydi.
İfade-i meram başlıklı giriş yazısında gazetenin amacına değinilmiştir. Buna göre gazetenin neşir amacı, ülkeyi çevreleyen denizlerden en üst seviyede yararlanabilmek ve gemicilik mesleği ile denizciliğin gelişmesi yönünde yayınlar yapmaktı. Gazetenin yayın anlayışı olarak ayırıcı değil birleştirici bir düşünce yapısı ile hareket edileceği ifade edilmekteydi. Bu vesile ile de Gazetenin ulaşılabilen 31 Mart 1909 tarihli ilk sayısıdır. Gazetenin ne kadar ve kaç sayı çıktığına dair kaynaklarda malumat bulunmamaktadır.
Gazetede gazetenin basım yeri de olan İkbal Matbaası’nın reklamı da bulunmaktadır. En son olarak ise cemiyet tarafından düzenlenmesi planlanan deniz ticaret salnamesi için kaptan, tayfa, ateşçi, kömürcüler ve deniz hizmetinde bulunan bütün deniz çalışanlarından cemiyete başvuruda bulunulması talep edilmiştir.
Meşrutiyetin kısa soluklu hürriyet havası içerisinde muhtelif meslek ve sanat cemiyetleri kurulmaya başlamıştır. İşte bu dönemde, Osmanlı Kaptan ve Makinistler Cemiyeti’nin yayınladığı ikinci dergi Umman mecmuasıdır. Baş muharrirliğini Rıza Şakir’in yaptığı derginin imtiyaz sahibi Süleyman Nutki Bey’dir. Dergi, 25 Kânun-ı Evvel 1908 tarihinden itibaren haftada üç gün, salı,
çarşamba ve cuma günleri çıkmaktadır. İlk bakışta uzun soluklu bir meslek mecmuasının yayın hayatına atılışı gibi gözüken bu durum, ne yazık ki, 9. sayı çıktıktan sonra sona ermiştir.
Üçüncü dergi; Tevsi’-i Ticaret-i Bahriye-i Osmaniye Cemiyeti sonrasında kurulan Milli Ticaret-i Bahriye Kapudan ve Çarkçı Mektebi’ne de hitap edecek Gemici gazetesi yayına başlamıştır.
Gemici gazetesi ilk olarak 12 Kanunusani 1327 [25 Ocak 1912] tarihinde “Her şeyden bahisle ve başlıca Tevsi’-i Ticaret-i Bahriye-i Osmaniye Cemiyeti’yle Milli Ticaret-i Bahriye Kapudan ve Çarhçı Mektebi’nin terakkisine hadim haftalık
Ceridedir” üst yazısı ile çıkmıştır. Gazetenin başyazarı Ali Rıza Sihami’dir. Hamit Naci Bey cemiyetin ve okulun ortak yayın organı olan Gemici gazetesini çok yönlü bir şekilde kullanmayı amaçlamıştı. Gazete eğitim amaçlı bölümler içerdiği gibi haberler ve gündeme dair yorumlara da yer veriliyordu. Ayrıca gazetenin ilk sayısının geliri de Trablusgarp şehitlerinin yetim kalan çocuklarına bağışlanmıştır.
 
Osmanlı Kapudan, Makinist ve Müntesibin-i Bahriye Cemiyeti Osmanlı Devleti’nde ilk buharlı geminin alınması ile birlikte deniz ticareti özellikle de taşımacılık hızlı bir gelişme kaydetmişti. Deniz taşımacılığı ile ilgili devletin ve
özel sektörün kurmuş olduğu şirketler yükü kaldırmaktaydı. Fakat ortaya yeni bir sorun çıkmış gemileri kullanacak kaptan eksikliği ciddi bir sorun teşkil etmekteydi. Zaten gemi almak veya yapmak sorunların tamamını çözmüyor ve yetişmiş eleman ihtiyacı baş gösteriyordu. Bu vesile ile Osmanlı Devleti de kaptan yetiştirmeye yönelmiş ve yeni kaptan okulları zamanla açılmıştır. İlk olarak askeri okul içerisinde bir bölüm olarak açılan kaptan okulu ve Hamit Naci Bey’in cemiyetinin devamı olarak yeni bir sivil kaptan okulu da açılmıştır.
Osmanlı Kaptan, Makinist ve Müntesibin-i Bahriye Cemiyeti ‘nin resmi kuruluş
tarihi 4 Mart 1328 [17 Mart 1912]’ dir. Cemiyetin kuruluş merkezi Galata’da Ada Han’ın on üç numaralı dairesiydi.
Cemiyetin ilk İdare Heyeti şu şahıslardan oluşuyordu:
Başkan Akdeniz Vapuru
Kaptanı Hakkı Efendi, üye Kaptan Mehmet Efendi,
üye Kaptan Osman Efendi,
üye Kaptan Cemal Efendi,
üye Kaptan Hüseyin Efendi,
üye Başmakinist Refik Efendi,
üye Kaptan Mehmet Efendi,
üye Makinist İsmail Efendi,
sekreter Kaptan Hafız Efendi.(Osmanlı Kapudan ve Makinistler ve Müntesibin-i Bahriye Cemiyeti
Nizamnamesi, İçişleri Bakanlığı Dernekler Dairesi Başkanlığı Dijital Dökümantasyon Merkezi, Numara: 00013566/0001, 1327 (1911), s, 1. 81 BOA, DH. EUM 5. ŞUBE 53/78 )
Cemiyetin Çıkardığı “Deniz” adlı Gazete/Dergi.
Gazetenin ilk sayısı 19 Kanunusani 1327 [1 Şubat 1912] tarihinde çıkmıştır. Deniz ismi verilen gazetenin sorumlu müdürü ve o dönem cemiyetin de başkanı meşhur denizci ve tarihçi Süleyman Nutki Bey’di. Siyasi, edebi, ilmi konular içeren gazete haftalık çıkıyordu. Gazetenin yayın çizgisini anlamak üzere ilk sayısında nelere değinildiğini incelemek doğru olacaktır. Gazetenin ilk
nüshasındaki ilk yazı maksat ve hedefi hakkındadır. Bu yazıda gazetenin hedefi, Osmanlı Kaptan ve Makinistler ve Müntesibin-i Bahriye Cemiyeti’nin hedefleri doğrultusunda yayın yapmak olarak belirtilmiştir. Cemiyetin ilgili olduğu meslek
grubunun sıkıntılarından bahsedilerek bunlara çare bulunması gerektiği vurgulanmıştır.
Gazetenin ilk sayısında cemiyetin nizamnamesi de verilmiştir. Nizamnameden sonra ise cemiyet beyannamesi neşredilmiştir. Cemiyetin beyannamesinde şu önemli ifadelere yer verilmiştir “Yirmi otuz seneden beri meydana gelen deniz kazaları takip ve incelenirse görülecek ki geneli istisnasız Osmanlı kaptanlarının aleyhine sonuçlanmıştır.
Çünkü mahkeme deniz davalarında bir bilirkişi heyetinden mahrum bu vekillerinde deniz bilgileri kısıtlıdır. Tayin olunan bilirkişi de tarafsız ve uzman kişilerden seçilmemektedir. Bu halde biz kaptanların çalışma yaşamı ve konumunu lekelemiştir. Kamuoyu da sessiz kalmıştır ki bu da hakkımızı savunamadığımızdan daha doğrusu birlik olamadığımızdan ileri gelmektedir.
Özellikle bir kazadan dolayı şirketlerin ettiği zararlara mahkeme edilmeksizin ve sebebi bir hükme bağlanmaksızın kaptanlara ödetilmektedir. Yukarıdan beri özellikle ifade edildiği üzere biz bütün Osmanlı kaptanları derinlemesine düşünerek yine kendimizden, meslektaşlarımızdan olmak, dert ortaklarımızdan bulunmak üzere “Osmanlı Kaptan ve Makinistler ve Müntesibin-i Bahriye” cemiyeti adıyla bir cemiyet kurmuş ve kuruluş maksadını hükümet tarafından tasdik ettirmeye mecbur olduk. Bu suretle beyannamede arz ve ifade edilen bütün kanunsuzluk ve düzensizliklere son vermeye, bütün gayret ve çalışmalarımızla hükümetin koruma ve kollamasını kazanmaya ve milletin dikkatini ve düşüncesini biz deniz ticareti mensupları üzerine yönlendirmeye
teşebbüs ettik.”
Ticaret-i Bahriye Kapudan ve Çarkçı Mektep-i Âlisi Mezunin Cemiyeti
Ticaret-i Bahriye Kapudan ve Çarkçı Mektep-i Âlisi Mezunin Cemiyeti, Milli Ticaret-i Bahriye Kapudan ve Çarkçı Mektebi kuruluşunun ardından öğrenci yetiştirmeye başlamıştır. Mektebin yetiştirdiği öğrenciler deniz ticaret gemilerinde çalışmaya başlamıştır. Ticaret gemilerinde görev alan kaptan ve çarkçılar sivil toplum faaliyetlerinde de etkindiler. Bu yönde Milli Ticaret-i
Bahriye Kapudan ve Çarkçı Mektebi mezunlarından Orhan Rıza Bey’in başkanı olduğu Ticaret-i Bahriye Kapudan ve Çarkçı Mektep-i Âlisi Mezunin Cemiyeti bir örnek olarak gösterilebilir.
Ticaret-i Bahriye Mektep-i Âlisi Binası’nda kurulan cemiyetin teşkil tarihi 15 Şubat 1335 [15 Şubat 1919]’du.
Cemiyetin yönetimindeki isimler şöyleydi;
Başkan Ticaret-i Bahriye Mektebi Mezunu Orhan Rıza Bey,
Sorumlu delege Nasuhi Bey,
Genel sekreter Sabri Bey,
Muhasip Sami Bey,
Üye Karvoye Efendi, üye Rami Bey.
Cemiyetin kuruluş amacı ise deniz ticaretinin gelişmesine çalışmak, üyeleri arasında yardıma muhtaç olanlara maddi ve manevi yardımda bulunmaktı.
Cemiyet okul binasında faaliyet göstermiştir. Deniz ticaretinin gelişmesi için faaliyetlerde bulunmuştur.
Kaptan Mesut Nazmi Göksoy’un 15.11.2016 Deniz Haber Ajansı portalındayayınlanmış olan “Türk Ticaret Kaptan Ve Makinistler Cemiyeti Nasıl Kuruldu?” makalesi genç denizcilere tarihlerini öğrenmeleri nasihatıyla yazılmış. Dilerim
büyükler de bu nasihatı gereğince değerlendirmişlerdir..
 
Kaptan Mesut Nazmi Göksoy bu bilgiyi 1 Temmuz 1939 tarihli Deniz Mecmuası'nın 49.sayısından alıntıladığını belirtmiş. Şöyle anlatıyor;
Çok zamandan beri denizcilerin bir kederi bir düşüncesi vardı. Diyorlardı ki; niçin bizim de bir cemiyetimiz, bir kulübümüz, blr kütüphanemiz olmasın. BIr kaç defalar böyle bir meslek kurumu yapmak için arkadaşlarla görüşüldü. Fakat
bu iş göründüğü kadar kolay değildi. 1933 senesinin sonlarına doğru on kadar arkadaş Ege vapurunun zabitan salonunda toplanarak meslektaşların bu samimi arzusunu mevkii file koymayı düşündü. Bu işin mevkii tatbike konması için lüzum görülecek etüdleri yapması için bir grup seçti. Bunlardan başka bu cemiyeti kurmak için oldukça mühim bir paraya da ihtiyaç vardı. Arkadaşlar arasında aidat toplatılarak bu işi de başaracağımızı anladıktan sonra 24 Ocak 1934 tarihinde cemiyetin geleceği ele alındı. Ve ilk iş olarak da gerek kaptan ve gerek makinistlerden imtihana hazırlanacak arkadaşlara hususi bir kurs açıldı.
Bundan sonra bir Deniz Mecmua'sı çıkarması için Süreyya Gürsu’dan rica edildi. İlk çıktığı 7 Temmuz 1934 tarihinde bir tek abonesi ve bir tek alıcısı olmayan Mecmua Süreyya Gürsu'nun geceli gündüzlü meşkur mesaisi (Övülecek çalışması) neticesi olarak her gün biraz daha tekamül etti.
Yine 11 Temmuz 1934 tarihinde deniz bayramı münasabeti ile Ankara vapurunda bir balo tertip edildi ve bu baloyu Türk'ün ebedi şefi Mustafa Kemal Atatürk şereflendirdi.
Cemiyet her sene biraz daha tekamul (İlerledi) etti.
…Son zamanlarda yüksek deniz ticaret mektebi mezunlarının ayrı bir cemiyet kurdukları da görüldü. Fakat bilahare aynı mesleğin iki ayrı cemiyeti olamayacağı esasen cemiyet azalarının bu mesleğin en kıdemli birer uzuvları oldukları ve genç arkadaşlarının vazifede ve emniyette her an genç kardeşlerine muzahir olacakları aşikar bulunan ağabeyleriyle elele verdiğini takdir eden genç denizciler 1938 senesinin sonunda bu cemiyete iltihak etmeleri suretiyle cidden en doğru harekette bulundular ve yeni sene kongresinde bu gençlerden de idare azası seçilerek yeni nesil denizcilerinden de mütekabil istifadeler edileceği
muhakkaktır.” Demektir ki, cemiyet kurma teşebbüsleri birincisi Ticaret-i Bahriye Mektep-i Âlisi Binası’nda Ticaret-i Bahriye Kapudan ve Çarkçı Mektep-i Âlisi Mezunin Cemiyeti adıyla kurulan cemiyetin teşkil tarihi 15 Şubat 1335 [15 Şubat 1919]’du.
Galata daki Ada Han’da yeniden hayat bulmuştur.
Kaptan Refik Akdoğan 1948 yılında Kaptan Namık Asena’nın bir deniz ticaret cemiyeti kurmak üzere yaptığı çalışmayı anlatırken şöyle devam eder; “Ne şanslı adammışım ki Namık ağabeyin çalıştığı gemiye atanarak derneğimizin kurucu üyesi olarak büyük bir şerefe nail oldum. Düşünebiliyor musunuz ki sayın okurlarım Namık ağabey ve diğer kurucular işlerini ve ailelerini tehlikeye atarak, işlerinden atılmayı, işsiz kalmayı göze alarak derneğimizi kurmuşlardır. Bence onlar birer kahramandırlar. Ayrıca Namık ağabey kurucu başkan olarak, derneğimizin bugünlere gelebilmesi için derneğimizle sürekli olarak ilgilenmesi ve merhum Cemil Arıksan Beyin uzun yıllar derneğimizde büyük özveriyle çalışmasının yanında dernek lokalinin alınmasında yapmış olduğu katkılar nedeniyle onların kalbimizde olan yerlerine ve değerlerine ayrı bir anlam
katmaktadır.”
Kim derdi ki, 1948 yılında Yüksek Denizcilik Okulunu bitirdikten sonra, 2008 yılının 1 Temmuz’unda meslekte altmış yılımı doldurunca, toplumuma karşı bu altmış yılın hesabını vermek üzere bilgisayarımın başına oturup yazmaya başlayacağımı, kim bilebilirdi ki? Tabii bunu ancak Büyük Allah’ın bilebileceğinin bilincinde olarak, bana bu günleri gösterdiği için büyük Allah’a hamdolsun. Her şey sanki daha dün gibi, bir rüya gibiydi ama gelip geçmedi bir türlü.”
---***---

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.