Külhancı Süleyman
11 Eylül 2025, Perşembe 13:06Bundan takribi 64/65 yıl mukaddem Bozdoğan kemerinin altında bulunan Caferağa medresesinde bir müze vardı, Belediye müzesi. Bana okuma ve kitap sevgisini aşılayan rahmetli büyüğüm Vedat dayım beni ve biraderim Mete’yi İstanbul’da gezdirir ve şehri tanıtıp ufkumuzu açardı. Teşhirde bulunan bir, iki mezar taşı dikkatimi çekmişti o yaşta. Tabi kitabeleri arap harfleri ile yazılıydı ama yanlarında Türkçe açıklamaları bulunan bu mezar taşlarının ne sebebe mebni teşhire alındığına o tarihlerde anlamamıştım ama zaman geçipte akıl bağli olunca rüknüne vardım.
Biri şöyleydi. Hüvel Baki, merhum ve mağfur ilârahmete rabbi el gâfur karı dırdırından vefat eden esseyid Halit Ağa’nın ruhuna fatiha. Bu kitabe hakkında sanırım yoruma gerek yok. Halid Ağa zamanında çok çekmiş ki karı dırdırından mezar taşına bile yazmışlar, Allah öteki dünyada huzura eriştirsin inşallah.
Diğer mezar kitabesine gelince hem düşündürücü, hem hüzünlü, hem de mizahi bir yönü varki bunca yıl aklımdan çıkmadı veya bana öyle geliyor. Belki de ben kendi durumum ile özdeşleştirdiğim için son zamanlarda pek bir hatırlar oldum rahmetli Süleyman’ın kitabesini. Efendim kitabe şu:
Hüvel baki
Bende bir zamanlar Süleyman idim
Ateşe, rüzgâra hükümran idim
Sanmayın Sultanı Süleyman idim
Tersane-i Âmirede külhancı Süleyman idim
Evet, Kasımpaşa / Kulaksız mezarlığından alınarak müzeye getirilip teşhire sunulan bu mezar taşı kitabesinin anlattıkları bunca yıldan sonra bile bana o kadar tesir ettiki anlatmama imkan yok. Yani diyorki rahmetli; ne idim, ne oldum, işte sonunda akibet bir ufak yığın ve bir dikili taş üzre yazılı bir - iki mısra.
Hepimizin gideceği yer belli, akıbetimiz değişmeyecek ama ben şahsım için toprak yerine denize gömülmeyi yeğlerdim ona da imkan olmayacak bu gidişle… Eh kimseyi de suçlamaya gerek yok tabi. Felek ustanın kukla sahnesinde oyunun bittiğine yaklaşıldığının farkına varıldığı zaman gözünü karartıp bir gece denizin kollarına uzanıvermezsen olacağı budur sonunda. Yersin götüne tekmeyi atılırsın şanodan yere.Ne demiş asırlar önce Ömer Hayyam
Bir kukla sahnesindeyiz hepimiz
Kuklacıda felek usta
Oyuna çıkarız birer birer
Oyun bitti mi sandığın dibindeyiz hepimiz.
Külhancı Süleyman kardeşim halî pürmelâlîni o kadar güzel ve mizahi bir dille ifade etmiş ki benim bunak hafızamda ilk okuğum günkü gibi taptaze duruyor. Şimdi kendimle kıyaslıyorum da ne kadar benzer yanımız varmış diyorum. Şu ihtiyar dinazorda bir zamanlar binlerce tonluk gemilerde kaptandı, eser gürlerdi kendince ama felek usta oyunu bitirince yedi tekmeyi götüne, atıldı işte sandığın dibine. Görünüz şimdiki halini de… Ne oldum değil, ne olacağım deyiniz ey karini kiram.
Sevgi, saygı ve hürmetlerimle.

Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.