yeni
İstanbul
03 Temmuz, 2025, Perşembe
  • DOLAR
    32.30
  • EURO
    35.15
  • ALTIN
    2406.9
  • BIST
    10401.67
  • BTC
    67490.92$

Magrip?teki Şehit Denizcilerimiz: Oruç ve İshak Reis

03 Eylül 2014, Çarşamba 11:57
Milletler ancak köklerine ve dillerine sahip çıkarak tarih sahnesinde kalabilirler. Bu kapsamda yapılabilecek en önemli ve kolay işlerden biri, dünyanın neresinde olursa olsun şehitlere sahip çıkmaktır. Onların mezarlarını kalıcı bir şekilde abat etmek, korumak, onların tarihe mal olan hizmet ve anılarını ziyaret ve anma törenleri ile yeni nesillere aktarmaktır. Avustralyalılar 100 yıldan bu yana Çanakkale?deler. ABD, İngiltere, Almanya ve tarihin akışında rol oynamış birçok ülkenin dünyanın her yerinde anıt ve şehitlikleri var. Örneğin Birinci Dünya Savaşı?nda Midilli Gemisinde şehit olan askerlerin anıt mezarları İstanbul Tarabya?daki Alman Konsolosluğu konutunun bahçesindedir. Türkiye Cumhuriyeti de şehitlerine sahip çıkmakta bu zamana kadar son derece hassas bir uygulama yürütmüştür. Türkiye?nin dünyanın 34 ülkesinde ve üç kıtada şehitlikleri var. Bunlar gayet güzel muhafaza ediliyorlar. Ancak Afrika?da sadece Mısır?da İngilizlere esir düşenlerin yattığı iki şehitliğimiz ile Trablusgarp?ta Turgut Reis?in türbesi var.

Bunlara gurur ve şerefle eklememiz gereken yeni bir anıt şehitliğe ihtiyacımız var. Nerede mi? Üç asrı aşkın Osmanlı hâkimiyetinde kalmış olan Mağrip topraklarında. Kimler için? Mağribi Osmanlı topraklarına katan ve burada Hristiyanların hemen dibinde yeni bir Türk-Osmanlı-Müslüman cephesi oluşturan Baba lakaplı Oruç Reis ile ağabeyi İshak Reis ve diğer kahramanlar için. Peki, bu kahraman denizciler, Osmanlı - Türk tarihine ne gibi katkılar sağladılar? Evet, işin en önemli yönü bence bu, anıt şehitlik yapmak sadece izin ve para işidir. Ancak onları tarihimizdeki hak ettikleri yere oturtmak, değerlerini yeni kuşaklara aktarmak ve her yıl anarak hatıralarını yaşatmak işin en zor yanıdır. Osmanlı Devleti, büyük denizci Barbaros Hayrettin Paşa?ya İstanbul?un en güzel yerinde bir türbe yaptı. Türkiye Cumhuriyeti de bahçesine daha sonra güzel bir anıt dikti. Ancak bu kahraman denizciyi, Piri Reis?i ve diğerlerini Türk milletine tam olarak tanıtabildik mi? Onların değer ve prensiplerini, taktik ve stratejilerini inceleyerek dersler çıkardık mı?

1949 yılında Sinop- Ayancık?ta doğan Nejat Tarakçı, 1970 yılında Deniz Harp Okulunu bitirerek Donanmaya katılmıştır. Türk DenizKuvvetlerinde 16 yılı denizde olmak üzere, 31 yıl hizmet etmiştir.

1974 Kıbrıs Hareka tına katılan Nejat Tarakçı, 1981 yılın da Deniz Harp Aka demisini bitirerek Kurmay subay ol maya hak kazan mıştır. 1982-1985 yılları arasında Genelkurmay Baş kanlığı, 1992-1993 yılları arasında De niz Kuvvetleri Ko mutanlığı karargah larında çalışmış, 1993-1995 yılla rında Çıkarma Filo su Komodorluğu görevlerinde bulun muştur. 1995-1996 yıllarında Sahil Güvenlik Ege Deniz Bölge Komutanlığı da yapan Nejat Tarakçı Kardak Krizi?nde de aktif olarak görev almış tır. Son görev ola rak 1996-1999 yılla rı arasında NATO Şirinyer-İzmir?de, Güney Avrupa Müt tefik Deniz Kuvvet leri Komutanlığı Temsilciliği yapmış tır.

Emekli Kurmay Albay Nejat Tarak çı, NATO görevi esnasında bir çok uluslararası kursa iştirak etmiştir. İkti sat dalında önli sans diplomasına da sahip olan Nejat Tarakçı, 2004 yılın da Tarih alanında doktor olmuştur.

2000 yılından bu yana Ege, Yaşar ve İzmir Ekonomi Üni verstilerinde kısmi zamanlı olarak ders vermektedir. Esas uzmanlık alanı Jeo politik ve Jeost rateji olan Dr.Nejat Tarakçı?nın çalışma ları ağırlıklı olarak, uluslararası güven lik ve savunma so runları üzerinde yo ğunlaşmaktadır.

Mağrip topraklarında tanınmış denizcilerimizden sadece Turgut Reis?in kabri var. Türbesi 1565?den beri Trablusgarp?tadır. Barbaros Hayreddin Paşa?nın ağabeyleri Oruç ve İshak Reis?in Mağripteki kabirleri de yeni bulundu. Hollanda?da yaşayan İslam ve Türk tarihi araştırmacısı Dr. Mehmet Tütüncü?nün1 bizzat bölgeye giderek uzun yıllar yaptığı araştırmalar sonucunda bahse konu şehitlerimizin mezarları bulunmuştur. İki yılı aşkın süren çalışmalar sonucunda Cezayir?de Osmanlı İzleri 2adı ile 2013 yılında yayınlanan bu araştırmada aynı zamanda bölgedeki Türk kültürünün hala devam eden etkisi ve yansımalarına da yer verilmiştir.

Bu araştırmada bölgede Barbaros kardeşlerin (Oruç, İshak ve Hızır) başlattığı Türk etkisi ve kültürünün hala devam ettiği yerleşik toplulukların onlarla gurur duydukları ve son derece saygı gösterdikleri ortaya çıkmıştır. Oruç ve İshak Reisler ne yapmışlardır ki, Türk milletine mal olmayı ve saygı görmeyi hak etmişlerdir? Bunu sizlere anlatmaya çalışayım.

Giriş
Milletler ancak köklerine ve dillerine sahip çıkarak tarih sahnesinde kalabilirler. Bu kapsamda yapılabilecek en önemli ve kolay işlerden biri, dünyanın neresinde olursa olsun şehitlere sahip çıkmaktır. Onların mezarlarını kalıcı bir şekilde abat etmek, korumak, onların tarihe mal olan hizmet ve anılarını ziyaret ve anma törenleri ile yeni nesillere aktarmaktır. Avustralyalılar 100 yıldan  bu  yana  Çanakkale?deler.  ABD,  İngiltere,  Almanya ve tarihin  akışında  rol  oynamış birçok ülkenin dünyanın her yerinde anıt ve şehitlikleri var. Örneğin Birinci Dünya Savaşı?nda Midilli   Gemisinde   şehit   olan   askerlerin   anıt   mezarları   İstanbul   Tarabya?daki   Alman Konsolosluğu konutunun bahçesindedir. Türkiye Cumhuriyeti de şehitlerine sahip çıkmakta bu zamana kadar son derece hassas bir uygulama yürütmüştür. Türkiye?nin dünyanın 34 ülkesinde ve üç kıtada şehitlikleri var. Bunlar gayet güzel muhafaza ediliyorlar. Ancak Afrika?da sadece Mısır?da İngilizlere  esir  düşenlerin  yattığı  iki  şehitliğimiz  ile  Trablusgarp?ta  Turgut  Reis?in türbesi var. 

Bunlara gurur ve şerefle eklememiz gereken yeni bir anıt şehitliğe ihtiyacımız var. Nerede mi? Üç asrı aşkın Osmanlı hâkimiyetinde kalmış olan Mağrip topraklarında. Kimler için? Mağribi Osmanlı  topraklarına  katan  ve  burada  Hristiyanların  hemen  dibinde  yeni  bir  Türk-Osmanlı-Müslüman  cephesi  oluşturan  Baba  lakaplı  Oruç  Reis  ile  ağabeyi  İshak  Reis  ve  diğer kahramanlar  için.  Peki,  bu  kahraman  denizciler,  Osmanlı  -  Türk  tarihine  ne  gibi  katkılar sağladılar? Evet, işin en önemli yönü bence bu, anıt şehitlik yapmak sadece izin ve para işidir. Ancak onları tarihimizdeki hak ettikleri yere oturtmak, değerlerini yeni kuşaklara aktarmak ve her  yıl  anarak  hatıralarını  yaşatmak  işin  en  zor  yanıdır.  Osmanlı  Devleti,  büyük  denizci
Barbaros Hayrettin Paşa?ya İstanbul?un en güzel yerinde bir türbe yaptı. Türkiye Cumhuriyeti de  bahçesine  daha  sonra  güzel  bir  anıt  dikti.  Ancak  bu  kahraman  denizciyi,  Piri  Reis?i  ve diğerlerini Türk milletine tam olarak tanıtabildik mi? Onların değer ve prensiplerini, taktik ve
stratejilerini inceleyerek dersler çıkardık mı? 

Mağrip  topraklarında  tanınmış  denizcilerimizden  sadece  Turgut  Reis?in  kabri  var.  Türbesi 1565?den  beri  Trablusgarp?tadır.  Barbaros  Hayreddin  Paşa?nın  ağabeyleri  Oruç  ve  İshak Reis?in  Mağripteki  kabirleri  de  yeni  bulundu.  Hollanda?da  yaşayan  İslam  ve  Türk  tariharaştırmacısı Dr. Mehmet Tütüncü?nün1 bizzat bölgeye giderek uzun yıllar yaptığı araştırmalar sonucunda  bahse  konu şehitlerimizin  mezarları bulunmuştur.  İki  yılı  aşkın  süren çalışmalar sonucunda Cezayir?de  Osmanlı  İzleri 2adı  ile  2013  yılında  yayınlanan  bu  araştırmada  aynı zamanda bölgedeki Türk kültürünün hala devam eden etkisi ve yansımalarına da yer verilmiştir. Bu  araştırmada  bölgede  Barbaros  kardeşlerin  (Oruç,  İshak ve  Hızır)  başlattığı  Türk  etkisi  ve kültürünün hala devam ettiği yerleşik toplulukların onlarla gurur duydukları ve son derece saygı gösterdikleri  ortaya  çıkmıştır.  Oruç  ve  İshak  Reisler  ne  yapmışlardır  ki,  Türk  milletine  mal olmayı ve saygı görmeyi hak etmişlerdir? Bunu sizlere anlatmaya çalışayım. 
 
Oruç Reis?in Türk Tarihindeki Yeri 
Oruç Reis ve kardeşlerinin başlattığı (Barbaros Kardeşler)  bölgedeki Türk hâkimiyeti kesintisiz 314  yıl  (1516-1830)  sürdü. Oruç,  İshak  ve  Hızır  Reislerin  sayesinde  Mağripte  oluşan  Türk-Müslüman  cephesi  Akdeniz?in  en  güçlü  ve  zengin  devleti  İspanya?yı  sürekli  bir  yıpratma savaşına mecbur bıraktı. Bu cephe 1492?den sonra İspanya?dan kovulan Müslüman, Yahudi ve diğer  topluluklar  ile  zenginleşti  ve  güçlendi.  Oruç  Reis  ve  kardeşleri  bu  göçte  de  aktif  rol oynayarak on binlerce kişinin hayatını kurtardılar. Afrika?da oluşan Hristiyan karşıtı bu cephe için,  Amerikalı  tarihçi Andrew  C.  Hess    ?Beşinci  Osmanlı  Cephesi?  adını  kullanmaktadır.3 Oruç Reis?in açtığı yoldan giden Kardeşi Hızır Reis ve Turgut Reis onun başlattığı mücadeleyi daha  da  genişlettiler.  Turgut  Reis  30  yıl süreyle  (1535-1565) Orta  Akdeniz?de  İspanyol  ve Venediklilere  göz  açtırmadı.  Onları  sürekli  baskı  altında  tuttu.  Bir  Fransız  piskoposu  1561 tarihinde şöyle  yazıyordu: Turgut, Napoli Krallığı?nı öyle bir idam ilmiğinin içinde tutuyor ki,  Malta?dan,  Sicilya?dan  ve  başka  komşu  limanlardan  çıkan  gemiler  onun  tarafından kontrol  ve  taciz  edilmeden  bir  yerden  bir  yere  gidemiyor. Hızır  Reis,  Yavuz  Sultan  Selim tarafından  verilen  Hayreddin  unvanı  ile  1533-1546  yılları  arasında  13  yıl  süreyle  Osmanlı Devletine  Kaptanı  Deryalık  yaptı.  Preveze  Deniz  Zaferi  başta  olmak  üzere  nice  zaferler kazandırdı. 

Turgut  Reisle  birlikte  Akdeniz?de  deniz  üstünlüğünü  yarım  yüzyıldan  fazla sürdürdüler. Cebelitarık Boğazı?nın hemen dibindeki güçlü Türk deniz kuvveti, 16. Yüzyıldan itibaren  Amerika?dan  İspanya  ve  İngiltere?ye  gelen  deniz  ticaretini  vurmaya  başladılar.  Türk denizcileri  Atlas Okyanusuna  açıldılar. Kanarya  Adalarını  vurdular. 1625 de  Murat  Reis 15 parçalık filosu ile İngiltere?nin Bristol Körfezi ağzındaki Lundy Adası?nı işgal ederek üs haline
getirdi. Burada 4-5  yıl süre ile bu üsse dayanarak  İrlanda,  İzlanda, Danimarka ve  İskandinav limanlarına  akınlar  yaptı.  1631  yılında  yine  Murat  Reis  Cebelitarık?tan  iki  bin  kilometre mesafedeki  Baltimore  seferini  gerçekleştirdi.  İngiltere,  yıllarca,  Türkleri  Scilly  ve  Lundy Adaları?ndan  atamadı.  Böylece  İngiltere  adalarında  Türkler  iki  üs  edinmiş  oldular.  Lundy üssünü elde eden Türkler, 1631?de birçok İngiliz limanını da vergiye bağladılar. 1654 yılında, 30 yıl sonra, Türkler hala Bristol Kanalı?nda idiler. İngiltere Kralı I. James ve oğlu I. Charles?ın bütün  gayretlerine  rağmen,  İngiltere  kıyılarının  sadece  10  kilometre  ötesinde  olan  bu  ada, Türklerden  geri  alınamamış,  bu  yüzden  birçok  İngiliz  amirali  Kral  tarafından  azledilmiştir. İngiltere ile Fransa arasındaki Manş Denizi, Fransa ile İspanya arasındaki Biskay (Gaskonya) Körfezi, Portekiz?in Atlas Okyanusu?ndaki Azor ve Afrika kıyılarına  yakın Maderia Adaları, Türk gemilerinin 16. ve 17. Asırlarda devamlı gezdiği ve vurduğu yerlerdi.4 Cezayir Filolarının Atlantik seferleri, 18.yüzyılda da devam etti. Portekiz?e ait Yeşil Burun Adaları?ndan birini ele geçirerek  burasını,  Atlantik?e  çıkış  için  ileri  bir  üs  haline  getirdiler.  Osmanlı  devleti  ve donanması  çöküşe  geçerken, Cezayir  Donanması  18.yüzyılın  ikinci  çeyreğinde  hala  gücünü korumaktaydı.   Garp  Ocakları   Donanmasının  Batı  Akdeniz?deki   akıllı  stratejisi  Avrupa Devletlerini  son  derece  sıkıntıya  sokmuştu.  O  dönemde  İngiltere?nin  256  gemisini  ele
geçirmişlerdi. 1708?de kuzey Afrika?daki tek İspanyol üssü olan Vahran limanı vire ile teslim oldu.  200  İspanyol  subayı  ve  Malta  Şövalyesi  ile  1800  er,  Türklerin  eline  geçti.  Bu  surette İspanyolların  Cezayir?de  iki  asırdan  beri  ellerinde  tuttukları  tek  üs,  Vahran  (Oran)  şehri fethedildi.5 18. Yüzyılın ikinci yarısı başlarken, İngiltere henüz Cezayir?le başa çıkacak güçte değildi.   14  Temmuz  1776?da  Cezayir  Donanmasının,   İspanya?nın  Cezayir?e  saldırısını başarıyla durdurması üzerine, Osmanlı Hükümeti gemi yapımında kullanılmak üzere stratejik malzeme  göndermiş  ve  bunlarla  Cezayir  tersanelerinde  12  kalyon  yapılmıştır.  1780  yılında Cebelitarık?tan çıkarak, İspanya?nın Cadiz Limanına taarruz eden Cezayir Donanması, İspanyol
Donanmasını büyük bir yenilgiye uğratmıştır. Böylece; İspanya,  Afrika kıyılarına karşı 25 yıl süre  ile harekât yapamaz  hale  getirilmiştir.  İspanyollar  Cezayir?e  karşı  1783  ve  1784?de peş peşe yaptıkları iki saldırıdan Cezayir Donanmasının gücü nedeniyle bir netice alamamışlardır. 

Mağrip Devletinin Stratejik Önemi
Eğer  Oruç  Reis?in  Mağripte  oluşturduğu  bu  Osmanlı-Türk-Müslüman  devleti  olmasaydı, Osmanlı Devleti Balkanlar ve Avrupa?daki hedeflerini ele geçiremeyebilirdi. Rodos ve Kıbrıs?ı alamayabilirdi.  Çünkü  hem  kıta  Avrupası?nda  hem  de  Akdeniz?de  çok  güçlü  bir  duruma gelecek  olan  İspanya,  Hristiyanlık  dünyasına  liderlik  yaparak,  Osmanlının  Avrupa?daki ilerlemesini  durdurabilir,  hatta  Osmanlıyı  Anadolu  coğrafyasına  hapsedebilirdi.  Avrupa, tamamen Hristiyanlaşacak olan kuzey Afrika üzerinden Osmanlıyı güneyden kuşatacak, Mısır ve Kudüs?ü tehdit eder hale gelecekti. O nedenle Barbaros kardeşlerin bu çok hayati stratejik hizmetleri asla unutulamaz.

Osmanlı?nın hem doğuda hem de Avrupa?daki fetihleri Avrupa?nın en  güçlü  devletinin  Mağrip  cephesi  tarafından  kontrol  altında  tutulması  ve  yıpratılması sayesinde  olmuştur.  Bu  cephe  olmasaydı,  Malta  seferi  asla  yapılamazdı.  Çünkü  Mağrip donanması, Osmanlı merkez donanması ile birlikte Malta Kuşatmasından beş yıl önce, 1560?da Cerbe?de İspanyol donanmasını hemen hemen yok etti. Bu nedenle İspanya, Malta kuşatmasına süratle  inşa  ettiği  ancak  25  gemi  ile  destek  vermeye  gelebildi.  O  gemiler  de,  korkudan Sicilya?dan başlarını çıkaramadılar. 1645-1667 yılları arasında 21 yıl süren Osmanlı ? Venedik arasındaki Girit  Savaşında  Mağrip  deniz  gücünün  desteği  eksik  olmadı. Mağripteki  bu  deniz gücü hem Osmanlı devletinin güvenlikve bekasının sigortası, hem de dünya çapındaki ünü ve itibarı oldu.

Cezayir,  ABD ile yapılan 1777 yılında yapılan anlaşma ile bu ülkeyi yıllık vergiye bağladı.  Türk-Müslüman  Mağrip  Cephesi  Avrupa?nın  birleşmesini  önledi.  Mağrip  Cephesi 1815?te zayıflamaya başladı ve 1830?da tamamen çöktü. Bu tarihten sonra Akdeniz?deki deniz üstünlüğü  tamamen  Hristiyanlara  geçti.  Rusya  da  rahatça  Akdeniz?e  girdi.  Balkanlardaki Ortodoks  azınlıklara  destek  vermeye  başladı.  Yunan  isyanı Rusya?nın  teşvik  ve  desteği  ile
1821?de  başladı. 1827?de  Navarin?de  Osmanlı  Donanması Rus ? İngiliz - Fransız  müşterek deniz gücü tarafından yok edildi. Mağrip Cephesi ayakta kalabilseydi, Osmanlı uzun bir süre daha güçlü kalmayı başarabilirdi. Sonuç olarak Osmanlı ve Türklük adına bütün bu yaşananlar ve  başarıların  yolunu, bedenleri  Mağripte  kalan  şehit  Oruç  Reis  ve  kardeşleri  İshak  ve  Hızır Reisler  açtılar. 

Şimdi  bize  düşen  görev onların  ve  diğer  aziz  şehitlerimizin kabirlerinin  tam olarak tespit edilerek,  bulunan mezarlarının abat edilmesi ve herkesin ziyaret edebileceği bir yer  hale  getirilmesidir.  Araştırmacı  Dr.  Mehmet  Tütüncü?de  her  türlü  teknik  ve  tarihi  bilgi mevcuttur. Bu görevin Türk Deniz Kuvvetleri ve Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından en kısa zamanda ve en iyi şekilde yerine getirileceğine inanıyorum.
 
Mağripteki Türk İzleri
Başta  Mehmet  Tütüncü  olmak  üzere  Mağripteki  Osmanlı  Türk  varlığı  üzerinde  yapılan çalışmalarda ortaya çıkan görüntü ve belgelere her geçen gün yenileri eklenmekte ve bizlerin bu kahramanlara karşı daha  yoğun minnet ve şükran duymamıza neden  olmaktadır.  İşte bazı
örnekler; 

Oruç Reis?in Şehadeti ve Mezarı
Öldüğünde henüz 44 yaşındaydı. Pek uzun boylu değildi, ama çok iri, kaslı ve kızıl sakallıydı; pek parlak ve canlı gözleri vardı, burnu basık ve ten rengi esmerle beyaz arasındaydı; çok canlı cesur ve yiğit, eli açık, savaşta ve itaatsizlik durumu hariç zalim olmayan biriydi. Askerleri onu sever, kendisine itaat eder ve ondan korkarlardı. Nitekim öldüğünde acı içinde ağlamışlardır

Arkasında ne bir kız, ne de bir erkek evlat bıraktı; Cicelli ve dağlarında 4 yıl, Cezayir?de iki yıl ve  Tlemsen?de  bir  yıldan  az  kral  oldu.  14  yıl  Berberi  topraklarında  yaşayarak  Hristiyanlara büyük zararlar verdi. 6 İspanyol tarihçi Diego de Haedo?nun 1612 yılında Cezayir Genel tarihi ve  Topografyasın?da  yazdığı  ağıt  gibi  sözler  Oruç?un  düşmanları  tarafından  bile  sevilen  ve saygı duyulan biri olduğunu ortaya koyar: Türkleri Berberi topraklarına getiren ve Berberilere batının zenginliklerini tatmayı ve onlardan faydalanmayı öğreten ilk kişi olmuştur. Onlara büyük  bir  çeviklik,  kurnazlık  ve  cesaretle  bugün  sahip  oldukları  muazzam  gücü  vermiştir.    Şehit edilen Oruç Reis?in kafası kesilerek Vahran?a daha sonra Madrid?e götürülüp teşhir edildi.
Naaşı ise bölge halkı tarafından ve belki de Fas kralı tarafından aşağıda resmi görünen geçici bir türbeye defnedildi. 

Oruç Reis?e ait olduğu sanılan yıkık türbe

 
Türk Mezarı adıyla anılan bu türbe yıkık haliyle bugüne kadar geldi. Barbaros Hızır Hayreddin Paşa  ise  ağabeyleri  İshak  ve  Oruç  Reis?in  türbelerini  yaptırmaya  fırsat  bulamadan  İspanyol yandaşı yerli işbirlikçilerle mücadele için Cezayir?in Cicel şehrine çekildi. Üç yıl sonra tekrar Cezayir?e  gelerek  hâkimiyetini  ilan  etti.  Fakat  bu  sefer  de  kaptan-ı  derya  olarak  tayin  edilip İstanbul?a gitti.

İspanyollar Oruç Reis?ten o kadar çok korkuyorlardı ki, ölünce onun başını keserek Madrid?de kraliyet  sarayının  önünde  bir  mızrağın  ucunda  günlerce  teşhir  ederek  zaferlerini  kutladılar.

Psikolojik propaganda yaptılar. Oruç Reis?i şehit eden Teğmen Garcia Fernandez La Plaza?ya İspanya  Kraliyet  imtiyazı  verildi.  Bu  imtiyazda  aşağıdaki  aile  armasının  Teğmen  Garcia?nın kendisine,   oğullarına,   torunlarına   ve   soyundan   gelen   herkese   ebediyen   taşınması   ve bulundurulması izni veriliyordu.  Bu armada, Oruç Reis?in başı,  kılıcı ve bayrağı ile diğer dört Türk?ün portresi yer almaktadır.  Bu arma o kadar değerli ve etkili olmuş olacak ki, İspanya?nın kuzeyinde yer alan 12 bin nüfuslu Teğmen Garcia?nın memleketi Tineo kasabasının armasında da  aynen  yer  almaktadır.  Kasabanın  armasının  ortasında  şehrin  sembolü  aslan,  sol  üstte kasabanın  kalesi  ve  alt  kısımda  ise  bu  bölgede  faal  olan  manastırlar  ve  rahiplerin  (solda
Sistersiyan  ve  sağda  Fransiskan)  sembolleri  bulunmaktadır.  Armanın  sol  üst  köşesinde  ise kırmızı  bir  çerçeve  içerisinde  Garcia  Fernandez  de  La  Plaza?ya  imtiyaz  olarak  verilen arma aynen yer almaktadır. 
 
Reis?in Gemisi
Bu  etkinin  canlı  örneklerinden  biri  aşağıdaki  resimde  görülen  Cezayir?in  Cicel  şehrinin meydanında yer alan Baba Oruç Gemisi Anıtıdır. 


Anıta ait Arapça kitabede şunları yazmaktadır:Bu, Baba Oruç ve Hayreddin?in denizlerdeki
kahramanlıklarını  ebediyete  taşıyan  bir  hatıra  olmak  üzere  dikilen  bir  anıttır.  Zira  onlar
birçok   zafer   kazanıp   İslam?ı   müdafaa   ettiler.   Bu   zaferler   neticesinde   Akdeniz?de
Müslümanlar için bir dayanışma ve kardeşlik mıntıkası teşekkül etti. 



Kalatu?l Kıla Köyü

İshak Reis?in şehit olduğu, Barbaros Hayreddin Paşa'nın hatıralarında Kalatu'l Kıla' (Kalelerin
kalesi) adıyla geçen köy
 

Mücahitler Mezarlığı

Kılat-ul  Kale  köyünün  biraz  aşağısında  bulunan  mezarlık.  Tarihi  ve  eski  mezar  taşları  var.
Mezar  taşlarında  isim  ve  tarih  yazılmamış.  Fakat  mezarlığın  ismi  Mücahitler  Mezarlığı. 
İspanyollar  ile  yapılan  savaşta  katledilen  İshak  Reis?in  600 kadar  askerinin  toplu  mezarlığı
olarak değerlendiriliyor.


Oruç Reis?in Kitabesi

Oruç Reis?in Şerşel Kalesi?ndeki Kitabesi: Rahman ve Rahim Olan Allah?ın adıyla. Efendimiz
Muhammed?e ve aline salat olsun. Bu Şerşel Kalesi?ni 924 (1518) tarihinde, Allah?ın emrini
yerine  getiren,  Allah  yolunda  cihat  esen,  Yakup  Oğlu  Oruç?un  hilafeti  zamanında,
Kumandan Faris oğlu Mahmut ez-Zeki inşa etti.


İshak Reis?in Mezarı

Kalat-ul  Kıla  köyünde  İshak  Reis?in  mezarının  bulunduğu  türbe.  Türbe  Seyyidi  Dahman  adı
verilen Müslümanlığı bölgeye getiren aziz bir âlimin türbesi. İshak Reis şehit olunca onun Na?şı
Sidi Dahman?ın türbesine defnedilmiş. Türbenin  İçinde oldukça büyük bir sanduka var onun
yanında ise bir küçük iki gülle var ki İshak Reisin mezarını yerini belli etmek için bu gülleleri
kullanıyorlar.

İshak  Reis,  kendisiyle  beraber  şehit  olan  arkadaşlarıyla  Kalatu?l-Kıla?da  Seyyidî  Dahman
Türbesi?ne defnedildi. 


google