Recep Düzgit Gemi Mühürleri Koleksiyonu
01 Ekim 2025, Çarşamba 02:22 Recep Düzgit Gemi Mühürleri Koleksiyonu
konusunda bir çalışma
Yazan: Osman Öndeş
RMK Müzesi’nde sergilenmiş olan “Recep Düzgit Gemi Mühürleri Koleksiyonu”
2017 yılı idi… Recep Düzgit acente olarak hizmet verdikleri gemilerin mühürlerinden oluşan bir defter tuttuklarını anlatmıştı ve bu defteri pdf olarak bana göndermişti.
Hiç alışılmamış bir koleksiyon ve arşiv ile karşılaşıyordum. Aylarca böyle bir koleksiyon nerelerde olabilir diye deniz ticaret müzeleri koleksiyonlarına başvurdum.. Greenwich’deki “Royal Museaum Greenwich- Greenwich National Maritime Museum” arşivinde araştırma yaptım. Bu arşivde askeri gemilere ait bazı gemi mühürleri yeralmaktadır.“Seal Of His Majesty's Ships” kabartması iç çerçevede İngiliz Kraliyet sancağı çizilmiştir. İngiliz bahriyesinin her resmi evrakında bu mühür yeralır. Ayrıca bu mühür kırmızı balmumu damgalar olarak da kullanılmıştır. Ancak bu mühürler harp gemilerine aittir. Hamburg’daki International Maritime Museum muhteşem gemi maketleri koleksiyonu ile ünlüdür.
Dünyada benzeri olmayan “Recep Düzgit Gemi Mühürleri Koleksiyonu” konusunda çok çalışmalar yaptım. Bu çalışmalar ileri dönemlerde tamamlanır ise, konusunda benzersiz bir kaynak eser meydana gelmiş olacaktır.Bu çalışmalarımı esas alarak çok kısa bazı kısımlardan makaleyi oluşturdum. Benzersiz bir gemi mühürleri koleksiyonunu yaratan Recep Düzgit’i kutluyorum.
Çağlar boyunca mühürler
Mühürler öncelikle belgelerin, özellikle de bazı yasal ithalat taşıyanların kimliğini doğrulamak için kullanılmıştır. Bir belgeye mühür yapıştırmanın iki ana yolu vardı; Doğrudan kağıdın veya parşömenin yüzüne (uygulanmış bir mühür) uygulanabilir; kordonlara veya şeritlere (bazen sahibinin canlı renklerinde) veya bir parşömen şeridinin (veya etiketinin) iki ucuna, belgenin alt kenarındaki deliklerden veya yarıklardan geçirilmiş asılı bir mühür takılabilir.
Önemli belgelerin mühürle kapatılması da asırlardır bir gelenek olmuştur; Korunacak belge bir zarfa konulur ve mühür basılırdı.. Mektuplar ve paketler, gönderenden ayrıldıktan sonra öğenin açılıp açılmadığını veya kurcalanmış olup olmadığını belirtmek ve öğenin gerçekten gönderenden geldiğine dair kanıt sağlamak için uygulanan mühürler kullanıldı. Ortaçağ sonrası dönemde, özel mektuplar için mühürler yaygın olarak bu şekilde kullanılmaya başlandı.
Osmanlı Sarayı’na ait altın kaplama hokka takımları, kağıt açacakları,
ve mühür kutusu ile mühür.
..Mühür basılmış evrak veya mektup, mühürsüz olana göre çok daha büyük değer taşımış ve mektubu mühürleme, yazılan kişiye saygı gösterme, aksi ise onu hafife alma sayılmıştır.
“Seals And Sealing” başlıklı eser, Marta Ameri, Sarah Kielt Costello, Gregg Jamison ve Sarah Jarmer Scott ortak imzalıdır. Bu eser Yakın Doğu, Mısır, Ege ve Güney Asya’daki erken çağlara ait mühürleri ve kültürlerdeki yerini incelemektedir. İstanbul Deniz Müzesi’nde “Osmanlıca Bahriye Mühür ve Damga Koleksiyonu” bulunmaktadır. Belirtildiği üzere, tarih araştırmaları kaynaklara dayandığı takdirde asıl ve bilimsel olma özelliğini kazanır.
1950’li yılların başına kadar yanan eski Sahaflar Çarşısı’nda kitapçılarla beraber sanatlarını icra eden birkaç mühürcü dükkanına tesadüf ediliyordu.Madenlerin asitle eritilerek indirilmesi usulü demek olan klişe mühürler, lastik damgalar yaygınlaştıktan sonra mühürcülük de tarihe karışmıştır.
İstanbul Deniz Müzesi Mühür Koleksiyonu’nda mevcut olan ve makam adı taşıyan resmî mühürlerde çiçek süslemelerine az rastlanılmaktadır. Çiçek süslemeleri olan en eski resmî mühür, 1856 -1857 tarihli Tuzla’ya bağlı Mavse Limanı Reis Vekili’nin mührüdür. Ayyıldız süslemesi dışında mühürde bulunan çıpa, anlaşılır ve belirgin bir denizcilik simgesi olarak dikkati çekmektedir.
Gemilere ait mühürlerin iç dairesinde ay yıldız, dış dairesinin iç kısmında “Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti” , alt kısmında geminin adı ve bunların arasında iki çıpa bulunmaktadır. İstiklâl Harbi yıllarında nakliye filosunun çekirdeğini oluşturan gemilerden “Aydın Reis” ganbotuna ait resmî mühürde tarih bulunmaz iken, daha sonra imâl edilen mühründe “1339” yani 1923 tarihi dıştaki dairenin alt kısmında gemi adının yanında yer almaktadır. Müze’deki 1938 yılına ait mühürler ise, “Samsun torpido Muhribi”, “İzmir Liman Reisliği”, “Galata Vapuru”, “İstanköy Vapuru”na aittir. Devam eden yıllarda, mühür uygulaması hemen büyük oranda kaybolmuş, evraklarda damga onaylama kavramında kaçınılmaz hale gelmiştir.
Mühürleme geleneği
Evrakların,Resmi belgelerin ve hatta mektupların dahi bir köşesine damga vurularak gerçekliğini onaylamak bir alışkanlıktan öteye resmî bir zorunluluk ve mektuplarda ise bir gelenek idi. İzmir’deki gemi acentesi ve tüccara ait üç mühürü örnek olarak verdim; Bunlardan biri Söke’de kölülerin zararlı ot diye attıkları Meyankökü zenginliğini fark ederek dünyaya ihraç eden İngiliz Levanten Mac Andrews ve David Forbes’e ait mühür, diğeri İzmir’li armatör David A. Farkouh’un Paris’te Comptoir d’Escompe genel müdürüne gönderdiği taahhütlü porta kartı.Sağ üstköşedeki pul, bunun İzmir’deki Fransız postahanesinden gönderildiğini göstermekte.. Hale bakın!
Üçüncü örnek; İzmir’de İngiliz mobilyalarını satan ve ev dekorasyonu yapan İngiliz Levanten Williams Shotton Jun’a aittir. Yine gönderdiği mektubunun sol üst köşesindeki mühürde; “House Furnisher Universal Provider Merchant & Agent ,The Port-SMYRN A” yazıları vardır.
Uzmanların anlattığı üzere; Mühür, balmumu, kil, kağıt veya kağıt üzerinde kabartma da dahil olmak üzere başka bir ortamda baskı yapmak için kullanılan bir araçtır ve aynı zamanda bu şekilde yapılan baskıdır. Asıl amaç, bir belgeyi doğrulamak veya bir paket ya da zarfı açmak için kırılması gereken bir mühür uygulayarak müdahaleyi önlemekti. Harp gemilerinde resmi evraklar gemi komutanına ait resmî mühürle mühürlenir ve imzalanır. Bu usul ticaret gemilerinde de aynen mevcuttur. Harp Gemilerinde gemi komutanına ait mühürün üst kısmında“Commanding officer” , ticaret gemilerinde Gemi süvarisine ait mühürün ortasında “Master”veya “Kaptan” yazar. Bu uygulama birçok şirkette değişik şekilde devam etmiştir.
Araştırmalarım sırasında tespit ettiğim bir çalışma hayranlık vericidir; Yunan buharlı ticaret gemileri ve bu şirketlere ait gemi mühürleri Nikos Antypas tarafından on yıl süren bir araştırma ile kopyalanmış ve bu çalışmaları “Hellenic Steamship Companies and Their Handstamps” başlıklı eserinde yayınlamıştır.
Yunan vapurculuk şirketlerinin gemi mühürleri ve şirket mühürleri üzerine araştırma ve inceleme, 1950'ler ve 1960'larda sınırlı kaynaklara sahip makaleler aracılığıyla başlamıştı ve bu durum, eksik veya kayıp tarihsel materyale ulaşmak çok derin bir uğraşı kaçınılmaz kılmıştır. Nikos Antypas’ın etkileyici, hatta büyüleyici şirket ve gemi mühürlerine duyduğu büyük sevgisi, okuyucuyu ve koleksiyoncuyu aydınlatma arzusu, bu çalışmanın tamamlanmasının arkasındaki yol gösterici gücü olmuştur. Denizlerle çevrili bir ülke olan Yunanistan'da, bağımsızlığını kazandıktan sonra yolcu ve mal taşımacılığının büyük bir kısmı, adaların ve kıyı kentlerinin posta ihtiyaçlarının karşılanması ve dış yazışmaların yürütülmesi, gemiler kullanılarak deniz yoluyla gerçekleştirilmiştir.
Nikos Antypas, çocukluğunda ailesi eski Belçika Kongo’sundaki (Eski adı Zaire)Güney Katanga’ya yerleştiğinden buradaki Kahundu’da doğmuştur. Öğrenimini Atina’daki Anargyrios & Korgialenios School of Spetses (A.K.S.S.)’de tamamlamış ve üniversite öğrenimini Belçika’daki University of Charleroi yapmış ve daha sonra Brüksel’deki Academy of Fine Arts’da eğitim görmüştür.
1976’de Kongo’ya dönmüş ve orada babasının ticaret işlerinde çalışan Nikos Antypas, 1996’da Atina’ya dönmüş ve kişisel merakı olan gemi konulu pullar giderek daha büyük bir tutku haline gelmiştir. XIX.- XX. Yüzyıl aralığında Yunan Ticaret gemilerne ait posta zarfları konusunda araştırma yaparken, gemi mühürlerini de fark etmiş ve bu çalışmaları sırasında Yunan Denizcilik şirketlerinin ve bu şirketlere ait gemilerin mühürlerini de incelemeye ve kopyalamaya başlamıştır.
Gemilerle gönderilen postalara ait zarflar ve üzerindeki pullar ve gemi mühürleri. Kaynak:Nikos Antypas- “Hellenic Steamship Companies and Their Handstamps”,2023.
Ciddi bir gezgin ve koleksiyoner olan Nikos Atypas yıllar içinde zarflar, evrak başlıkları, konşimentolar, biletler, kiralama evrakları, satış sözleşmeleri, reklam yayınları ve takvimlerde tespit ettiği 1657 gemi mühürü ile muazzam bir gemi mühürleri koleksiyonu yaratmıştır. Koleksiyondaki gemi mühürü kopyaları XIX.- XX. Yüzyıl Yunan ticaret gemilerine ait çok zengin bir kaynak olmuştur. Ithaka tarafından yayınlanmış olan kitap, ne edebi bir eser, ne de her şirketin kusursuz bir şekilde kaydedilmiş tarihsel anlatımıdır.
Başlangıç yıllarında çoğu şirketler bir veya iki gemiyle şahıs şirketiyken, kısa ömürlü ve küçük bir ekonomik temele sahipti, birçoğu kaybolup gitmiştir. Gemilerin birkısmı ayrıca zamanla satılmış, sahiplerini, acentelerini, isimlerini, tonajlarını ve kapasitelerini de değiştirmişlerdir.
Bu eser ile Yunan Denizcilik tarihi ve mirasının bir parçası olan gemi mühürlerinde ve posta evraklarında yaşamaktadır. Koleksiyoneler araştırmaları boyunca topladıkları tüm nesnelerle, önmensenmeyen fakat çok önemli tarihi kanıtları ortaya çıkarma ayrıcalığına sahiptir. Koleksiyoner olan Nikos Anypas araştırmalarını ve bulgularını yayınlama yayınlama kararı verdiğinde, özellikle deniz ticaret dünyasına sunulan bu eşsiz kitap, sadece posta evraklarını ve gemi mühürlerini değil, tasvir edilen macera dolu, bilinmeyen ve akıl almaz birçok öyküyü de yaşamak imkanını vermektedir. Bu eserde 1657 Yunan denizcilik şirketi ve gemi mühürlerin yazar tarafından pullarda, zarflarda, mektuplarda, konşimentolarda, biletlerde, kiralama sözleşmelerinde, satış sözleşmelerinde, reklam yayınlarında ve tarife posterlerinde bulunmuştur.
Osmanlı Deveti tebaası armatör Cuppa Lambros- G.L.Lambros’un gemilerine ve acentelere ait mühürler. Kaynak: Nikos Antypas- “Hellenic Steamship Companies and Their Handstamps”,2023.
19. ve 20. yüzyıllarda Yunan armatörlerinin zengin faaliyetlerini yansıtmaktadırlar. Araştırma; Hellenic Steam Navigation of Samos Antonios II., Th. F. Staphylopatis, Samiaki Steam Navigation E. Protopapas,Steam Navigation, Stavroudis Steam Navigation, Stathatos Othon, D. A. Stathatos Steam Navigation Company Ltd., Sigalas Sons Steam Navigation, Syros Hellenic Steam Navigation, Synodinos Bros. & Co. Steam Navigation, Lesbos Cooperative Diesel-Engine Ships, G. Tragoulas Steam Navigation, G. Tsotras Hellenic Steam Navigation, Stavros Tsagos, Transoceanic Hellenic Steam Navigation ve tamamı 300’e yakın Yunan armatörlük şirketi belgelerinde yapılmıştır. Yunan vapur şirketlerinin damgaları üzerinde yapılan araştırma ve inceleme, 1950'ler ve 1960'larda, sınırlı referanslara sahip makaleler aracılığıyla başlamıştı ve meydana gelen güçlükler eksik veya kayıp birincil tarihsel materyalden kaynaklanmaktaydı.
O yılların yaygın posta ve ticari vapur trafiğine rağmen, yalnızca sınırlı sayıda materyal damgalı mektuplar, konşimentolar, monografiler vb. mevcuttur. İşte bu sebep, mevcut çalışma için kısıtlayıcı bir faktör olmuştur. Araştırmayı yorucu hale getiren diğer engeller arasında, kauçuk el damgalarının okunabilirliği de vardır. Bazı özensiz damgalamalar ve mürekkebin kalitesizliği de buna dahildir. Kısa ömürlü ve sınırlı mali kapasiteye sahip şirketlere gelince; buharlı gemiler sık sık sahiplerini, temsilcilerini, isimlerini, tonajlarını ve türlerini değiştirdiği için (örneğin posta, yolcu, kargo, karma kullanımlı) tarihlerini anlamak, ayrıca araştırma yapmayı gerekli kılmaktadır.
Türk Deniz ticareti dünyasında ilk defa konteynerli düzenli hat taşımacılığının önemini ortaya koyan ve muhteşem bir konteyner gemileri armadası tesis eden eden Lucien Arkas Bey’dir. Aynı zamanda kültür ve sanat etkinlikleri, eğitime adanmış çalışmaları ile de hayranlık yaratan Lucien Arkas Bey “Recep Düzgit Gemi Mühürleri Koleksiyonu”bağlamında Arkas konteyner gemileri filosundan eskilere ait birkaç gemi mühürünün kopyalarını göndermiş. Bu alakası nedeniyle kendisine teşekkür ediyoruz.
RMK Müzesi’nde sergilenen Recep Düzgit Gemi Mühürleri Koleksiyonu, deniz ticaret resmi kurumlarına bu konuda bir ışık tutmaktadır. Umarım ki armatörlerimiz gemilerine ait mühürleri aynı zamanda bir koleksiyon olmak üzere, günü geldiğinde Deniz Ticaret Odası’nda kararlaştırılacak bir mekanda muhafazaya alırlar ve yine günü geldiğinde Türk Denizcilik Müzesi’ne armağan edilir.
Recep Düzgit ve Recep Düzgit Gemi Mühürleri Koleksiyonu
Recep Düzgit yaşamını şöyle anlattı;” 5 Haziran 1965’de İstanbul Anadolu Kavağı’nda dede evinde dünyaya geldim. Çocukluğu beş yaşıma kadar Anadolu Kavağı’ndaki dedem Recep Düzgit’in evinde geçmiştir. Babam Salim Düzgit’in Büyükdere’de kurduğu gemi acenteliği işi nedeniyle Büyükdere’ye taşındık. Beş yaşından sonra Büyükdere’li oldum ve ilkokulu Mehmet İpgin İlkokulu’nda okudum. İlkokuldan sonra kolej imtihanlarına hazırlandım.
“O zamanlar kolej imtihanlarına ayrı ayrı giriliyordu. 4 kolejin de imtihanını kazandım ve bunlardan İngiliz Erkek Lisesi’ne kaydım yapıldı. Bu okulda iki sene hazırlık olmak üzere sekiz sene öğrenim gördüm. Dolayısıyla ortaokul ve lise hayatım bir bakıma Nişantaşı’nda geçti. Bu yılları, kendim ve okul arkadaşlarım için sosyal yaşama uyum sağlama bakımından bir şans olarak değerlendiririm. Bize öğle yemeği molalarında dışarı çıkıp çevrede dolaşmak imkanı verilmekteydi. Ben bu uygulamalarıyla okulumun bizlere sosyallik kazandırdığına inanırım. Aradan 35 yıldan fazla zaman geçmesine rağmen lise arkadaşlarımla çok sık bir araya gelmekteyiz. Üniversite öğrenimi için tek isteğim İşletme veya Ekonomi bölümü idi. İmtihana girdiğim yıllarda Rumelihisarı’ndaki İÜ İngilizce İşletme bölümünü kazandım. 1985’de not ortalamasını tutturdum ve Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Fakültesi’ne yatay geçiş yaptım. Bu üniversitede çok keyifli geçen üç yıl sonrasında 1988’de mezun oldum ve ara vermeden iş hayatına başladım.
Kardeşlerimden Ali Düzgit’le aramızda bir yaş fark vardır. O Kadıköy Anadolu Lisesi’nde bir yıl hazırlık okuduğundan liseyi ve üniversiteyi ayni yıllarda tamamladık. Biz; Recep Düzgit, Ali Düzgit ve Murat Düzgit ve Metin Düzgit olmak üzere dört kardeşiz; Ali Düzgit İstanbul Teknik Üniversitesi’nden gemi inşa yüksek mühendisi olarak mezun olmuştur. 1988’den beri Düzgit Şirketler Grubu’nda yönetim kadrosunda özellikle de gemi inşa faaliyetlerimizde aktif olarak yer almaktadır. Murat Düzgit’ de İstanbul Teknik Üniversitesi Denizcilik Fakültesi’nde okumuş ve Uzak yol vardiya zabiti olarak yıllarca denizlerde çalışmıştır. Metin Düzgit Southampton Institute’de gemi işletmeciliği öğrenimi almış ve BS derecesiyle mezun olduktan sonra, City University of London’dan deniz ticareti ve finansmanı dalında öğrenim görmüş ve MS derecesiyle mezun olmuştur. 2000 yılı Aralık ayından itibaren Düzgit Şirketler Grubu’nda yönetim kurulu üyesi olarak görev yapmaktadır. Babam Salim Düzgit Karaköy’de daha önce açmış olduğu firmayı arzu ettiği gibi işler gelişmediğinden, 1986 yılında soyadımızı taşıyan adıyla beraber halamızın oğluna ve onun ortağına bırakmıştı. 1988 Ekim ayında biz bu sefer tâli-acentelik işinin merkezi durumunda olan Karaköy’de Düzgit Vapur Hizmetleri Ticaret AŞ. ‘yi kurduk. Yerimiz armatör Ahmet Haşlaman’ın Hudut ve Sahiller Genel Müdürlüğü’ne komşu olan hanının alt katındaydı. O günlerde pek çok firmadan bizim bu işi başaramayacağımızı söylüyorlardı. Biz de hangi firmaya gitsek zorlandık. “Siz zaten Düzgit adıyla varsınız.” diyorlar ve daha önce babamın devrettiği firmayı işaret ediyorlardı. Yılmadık gelişmeleri anlattık. Fakat en önemli ilerlememiz, açıldıktan sadece altı ay sonra Nisan 1989’da olmuştur. Bumerang Vapur Acentesi Yönetim Kurulu Başkanı Arif Erten Rusya ile tesis ettikleri gelişmeler sonrasında Türkiye’de Transbosphore Gemi Acentesi’ni kurmuştu. Bu firmanın %50’si Morflot’a aitti. Dolayısıyla bu firmaya Ömer Abbasov ve Vladimir Ivanchuk gibi yabancı müdürler atandı. Biz de üniversitelerden aldığımız yabancı dil öğreniminin etkisi sayesinde çok iyi bir işbirliği tesis ettik. Bayağı ciddi bir sözleşme yaptık.
O yıllarda Transbosphore’un Genel Müdürü İhsan Tezcan’dı. Bize çok yardımı oldu. Böylece toplam işlerimizin %50’ini sadece Transbosphore sayesinde garantiye almış oluyorduk. Peşinden Atlantik Denizcilik ve diğerleri geldi. Bu başarılarımızda babamın asla unutulmaz desteğini belirtmek isterim. Babam daima bizlere çok güvendi ve engel olmadı. Aksine bizim yolumuzu açtı. Dolayısıyla babamın hoşgörüsü ve desteği kendimize olan özgüveni artırmıştır.
1988’de yine Çanakkale’de gümrüksüz satış mağazacılığı hizmetini tesis ettik. Ayni işi 2000 yılında İstanbul’da da gerçekleştirdik. Rekabet insanı çok iyi motive ediyor; Rakiplerimizin ofisi müşterilerimiz tarafından çok beğenilince 1992 yılında Karaköy’de Yeraltı Camii’nin yanındaki bir binayı satın aldık. Orada 2012 yılına kadar çalışmalarımızı sürdürdük. 2012 Haziran ayında ise Maslak Park Plaza’daki yeni ofisimize taşındık.
Gemi inşaatına yöneliş ve ilk armatörlük deneyimi
1995 yılında Arif Kalkavan isimli kuru yük gemisini satın aldık. O gemiyi de güzel bir kiralama ücretiyle İsrail’li firmaya Time Charter kiraya verdik. Ardından 1996 yılında Tekel’in iki gemisini aldık, bunlara boy ve yükseklik vererek akaryakıt taşımacılığına uygun tankerler haline getirdik. Petrol şirketlerinin akaryakıt taşıma işlerine katıldık ve böylece tankercilikte bir alt yapımız oluştu. O zaman TPAO, Shell ve Mobil’in dahi yüklerini taşıdık. Petrol Ofisi ihalesini de kazanmıştık.
1997 yılında kardeşlerimden Gemi İnşa Y.Müh. Ali Düzgit’in önerisiyle, Bora Denizcilik Alev Tunç Kaptan’la yaptığımız toplantıda birlikle Deniz Harp Okulu’na inşa edilecek 8 eğitim botu ihalesine katıldık ve kazandık. Bu zor işi tamamlamak bize daha fazla cesaret verdi.Tüm bu başarılar sermaye gücümüzü de artırdı. 2001 yılında Faruk Ürkmez’in Güney Kore’den satın aldığı 3,000 dwt’luk bir tankere talip olduk. Bu tankeri konuşurken, sohbet bizleri hem tankerde ortaklığa ve hem de gemi inşaatına yönlendirdi. Kurduğumuz şirket çok hızlı şekilde gelişti. Murat Bayrak’ın Çeksan Tersanesi’nde olan 4,000 dwt’luk bir gemiyi satın aldık. Tamamladık ve sonra ihraç ettik. Çalışmalarımız hep bu şekilde devam etti. Ukrayna’daki Kherson Tersanesi’nde 30,000 dwt’luk bir kabuk gemi vardı. Bu gemiyi Ürkmez ailesi ile beraber satın aldık ve Kenan Torlak’ın Torgem Tersanesi’nde tamamladık. Bu gemi o seneye kadar Türkiye’nin ihraç ettiği en büyük tonajlı gemi olarak İspanya’ya satıldı. Ürkmez Ailesi ile bukez 8,000 dwt’luk bir geminin inşaatına başladık. Anadolu Tersanesi’ni beş yıl süreli kiralamıştık. O gemiyi tamamlarken, çok dostane şekilde üç geminin kârını paylaşmak suretiyle ortaklığımıza son verdik. Piyasalar iyi olduğundan gemi inşaatına devam ettik ve inşa ettiğimiz üç kimyasal tankeri sattık. Bu arada başka tersanelerde gemi inşa etmek yerine kendimizin tersanesi olsun istedik. O sıralarda Yalova Altınova’da tersane alanları tahsis edilmekteydi. Biz de oradan hisse alarak, 40 dönümlük yerde kendi tersanemizi kurduk. Bu tersanemizde Düzgit Endeavour ve Düzgit Dignity isimli kimyasal tankeri inşa ettik. Tuzla’da inşa ettiğimiz üç kimyasal tankeri işletmemize almıştık. Beş gemiden oluşan kimyasal tanker filomuz bulunmaktadır. Bu gemiler; Düzgit Endeavour, Düzgit Dignity, Düzgit Integrity, Düzgit Venture, Düzgit Harmony’dir. Bu gemilerin teknik ve ticari işletmeciliğini kardeşim Metin Düzgit çok başarılı şekilde yapmaktadır. 2008 yılında Ahmet Ötkür’in sahibi olduğu Çeliktrans Tersanesi’nde Şehir Hatları için M/F ŞH Fatih, M/F ŞH Kadıköy, M/F ŞH Beyoğlu, M/F ŞH Beykoz ve M/F ŞH Sarıyer isimli yolcu vapurlarını inşa etmiştik. 2008’de çok yoğun yatırım yaptığımız bir sırada özellikle denizcilik sektörü küresel ekonomik krize yakalandı. Dirayetle tüm taahütlerimizi yerine getirdik ve başarıyla yolumuza devam ediyoruz.
Babamızdan öğrendiğimiz nasihatlardan biri yalan söylememek, verdiğimiz sözü mutlaka yerine getirmektir. Mesleki açıdan muhtelif kurum ve kuruluşlarda görevlerim var. 1988 yılında üniversiteden mezun olduktan 15 sene sonra gazetede gördüğüm bir ilan bende yüksek lisans sınavlarına katılmak gibi bir alaka yarattı. Bilgi Üniversitesi’nde 2003 yılından başlayarak Ekonomi Hukuku bölümünde üç yıl süren yüksek lisans yaptım. 1998’den beri Zeyport Liman işletmesinin hem Donatan A.Ş. olarak ortağıyız ve hem de Zeyport AŞ’nin İcra Kurulu başkanıyım Yine 1998 yılında kurulan Marin Römorkörcülük ve Kılavuzluk AŞ’de Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı’nı yapıyorum. Deniz Ticaret Odası’ında 1995 yılından itibaren çeşitli kademelerinde aktif olarak sektörün ihtiyaçlarının, sorunlarının çözülmesi çalışmalarında emek vermekteyim. Bir süre Yönetim Kurulu Sayman üyesi olarak Başkanlık Divanı üyeliği görevinde bulundum. Halen Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı’yım ve dört meslek komitesinin müşterek toplantılarına başkanlık yapıyorum. Ayrıca, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Türkiye Denizcilik Sektör Meclisi Başkanıyım. Yerine getirmekten onur duyduğum görevim ise 1902 yılında kurulmuş bulunan, ülkemizin en eski sivil toplum kuruluşu olan Vapur Donatanları ve Acenteleri Derneği ’nin Yönetim Kurulu Başkanlığı görevimdir. Uluslararası denizcilik örgütlerinde temsile önem veriyorum Türk Deniz Ticareti dünyasını, her fırsatta uluslararası toplantılarda da, üstlendiğim diğer cemiyet görevleriyle yer almaya özen gösteriyorum. Armatör olmanın yanında şirketlerimin sahip olduğu işlevler nedeniyle ayni zamanda Vapur Donatanları ve Acenteleri Derneği’nin Yönetim Kurulu Başkanı olarak uluslararası toplantılarda yönetim kurulumuzla yer almayı önemli bir sorumluluk sayıyorum.
Türk Deniz Ticareti dünyamızın tarihini belgelerle kaydederek gelecek kuşaklara emanet etmeliyiz. Gemi Mühürleri koleksiyonum böyle bir anlayışın bir örneğidir. 3000 kadar gemi mühründen oluşan koleksiyonum, bir yıldan fazla zamandır Rahmi Koç Müzesi’nde sergilenmiştir. Bu koleksiyonu daha da zenginleştirmeye devam etmekle beraber. 1979- 1982 yıllarına ait 3000 kadar gemi mühründen oluşan defterleri, yayınlamak suretiyle de belgelemiş oluyoruz. Tamamı RMK Müzesi’nde veya internet üzerinden izlenebilmektedir.
Koleksiyondaki mühürlerde yeralan gemilerden bazıları hakkında ilave bilgiler ve fotoğraflar da eklemişiz. Bunlardan biri Bilbao- Naviera Continental S.A.’ye ait genelyük gemisi “Vega De Nervion”. Bu gemi 1957 Amsterdamsche Scheepwerf G. de Vries Lentsch inşa. Birdiğeri; Yugoslavya- Sibernik Slobodna Plovidbe şirketine ait 1968 Bremen Luerssen Werft inşa 4495 dwt. genel yük gemisi“Kaprije” . Biz transit acente olarak bu gemiye hizmet vermişiz. Yunan bayraklı Soula K. 18 Ekim 1979 günü balastlı olarak Port Said’den Köstence’ye gitmek üzere Marmara’da seyrederken, Yugoslav bayraklı Kaprije’ye çarpıyor. Kaprije 18 mürettebatı ile süratle batıyor. Bu olay Marmara Denizi’nde meydana gelmiş bir deniz faciası olmuştur. M.S.Kaprije krom madeni yüklü olarak Poti’den Selanik’e seyrediyordu.
Soula K. 1958 Bremen AG Weser inşa genel yük gemisi 16,336 dwt. Karpije karşısında çok büyük bir tonajda olan bir gemi. Çatma sonucu Kaprije’nin süratle battığı açıklanmıştı.
Gemi Mühürleri koleksiyonumda Kolotoğlu Denizcilik ve Tic.A.Ş.’ye ait iki mühür var; Kolotoğlu Denizcilik ve Tic.A.Ş.’nin ofisi Zihni Denizcilik 'in olduğu binanın alt köşesinde idi. Aile Akçabat’tan İstanbul’a yerleşmiştir. 1922 Akçabat doğumlu olan Kâmil Kolotoğlu’nun adresi İstanbul’da Bebek Çamlı Bahçe, Vezir Köşkü Sokak Bebek Apt. olarak kayıtlı idi.
O yıllarda aile tüm imkanlarını zorlayarak gemiyi kurtarmaya yöneliyor. Ama böylesine ağır bir maddi yük, giderek daha büyüyen ekonomik zorlukları tetikliyor ve bu çok değerli denizcilik firmasının sonu oluyor.
Kolotoğlu ailesinden Kenan Kolotoğlu 5 Aralık 2024 tarihinde İstanbul’da vefat etti. Cenazesi 6 Aralık 2024 Cuma günü Zincirlikuyu Mezarlığı içindeki Sabancı Camii’nde kılınan öğle namazını müteakip kılınan cenaze namazının akabinde Zincirlikuyu mezarlığına defnedildi. Kolotoğlu kardeşler sonraki yıllarda armatörlükten tamamıyla başka ticaret alanlarına yönelmişler ve zamanla hepsi vefat etmiştir.
Gemi Mühürleri Koleksiyon’unda mühürü olan M/V Kenan Kolotoğlu 1979 Deniz Endüstrisi AŞ (Çiçek Tersanesi) tersanesinde Günkol Denizcilik Ltd. adına 1979 yılında inşa edildi. 1579 grt. ve 3050 dwt. idi. 1246 kW olan ana makinesi 1670 bhp. azami güç üretiyordu.
M/V Kazım Kolotoğlu 1984 yılında Deniz Endüstrisi AŞ (Çiçek Tersanesi)’de inşa edildi. 4983 grt. ve 8170 dwt. idi. IMO Numarası 8117847 idi. 1998’de satıldı ve “İsmail Kaptanoğlu” adı verildi. 2009’da satıldı ve “Hacı Emine Ana” adı verildi. Panama Gemi siciline kaydedilmişti. 2019’da Micronesia gemi siciline geçirildi ve Palau bayrağı taşıyordu.
M/V Ünal 1980 inşa ro/ro tipi genel yük gemisi/Çıkarma Gemisi idi.
M/V Kâni Kolotoğlu 1978 yılında Haliç, Fener’de Gemi İnşa Koll Şti. tezgahında inşa edildi. 1097 dwt., 749 grt. ve Tam boy: 62,50 mt. idi. Satıldı ve “Akça-1” adı verildi. Yeniden satıldı ve “Hacı İbrahim” adı verildi. 25 Nisan 2006 tarihinde Ahırkapı demir yerine gelirken römorkör yedeğinde olan İran bandıralı Iran Madani adlı dökmeciye çarparak battı. Gemi 1250 ton gübre yüküyle Gemlik’ten Samsuna gidiyordu.Kolotoğlu ailesi birbiri ardından gelen olumsuzluklar sonunda denizcilik dünyasından çekildiler.
Bir örnek daha vermeliyim. Bu örnek; M/V Ermis.
Bu gemi 1957 Amsterdamsche Scheepwerf G. de Vries Lentsch inşa 863 dwt. olan bir genel yük gemisi. İlk adı “Annie F.” 1963’de satılmış ve “Mare Bonum” adı verilmiş. 1969’da satılmış ve “Buchhotz” adı verilmiş. 1971’de Selanik merkezli A.Sdougos & Co. satın almış ve “Ermis” adı verilmiş. Gemi Pire Limanı’na kayıtlı idi.
Transit gemi acentesi olarak hizmet verdiğimiz gemilerden birdiğeri Pire merkezli Odyssey Shipping Inc. armatörlük firmasına ait 1974 Osaka- Namura Zosengho inşa 26.925 dwt’uk dökmeyük gemisi M/V Odyssey-10. Erdemir’e demir cevheri yüklü olarak geçmiş. Dönüş yükü olarak Ukrayna’dan buğday yüklü olarak İstanbul Boğazı’ndan transit geçmiş. Bu gemi 1-2 yaşında çok yeni bir gemi imiş. 2008 yılı başında hizmetdışı kalmış ve 19 Aralık 2008’de Hindistan - Alang’da sökümü yapılmış.
38.120 dwt. olan dökmeyük gemisi “Ephestos” koleksiyonda mevcut olan gemi mühüründe yaşamakta. Bu gemi 1966 Mitsui Shipbuilding & Engeenering Co.Ltd. Inchhora tersanesinde inşa edilmiş. Geminin armatörlük şirketi Yunanistan- Pire merkezli Vulcan Shipping Co.SA.
1985’de satılmış ve “Flag Epos” ve 1987’de “Tepeyac” adı verilmiş. 1993’de Çin Xiamen’de hurdaya çıkartılıp sökülmüş.
Koleksiyonda mühürleri ile yeralan gemilerin bunca sene sonrasında artık denizlerde değil.. Hurdaya çıkartıldılar, kimi bir çatma sonucu battı..Geriye mühürleri kaldı!
Bu Koleksiyonu sergilemekten öte, bir eser haline getirmemi öneren Deniz Ticaret Tarihi Yazarımız Osman Öndeş’e emekleri için de teşekkür ediyorum. Umarım birgün bu koleksiyon kitap haline gelecektir. Koleksiyon tutkunlarının ve dostlarımın gösterdiği ilgi beni daha da umutlandırmaktadır.
Recep Düzgit Gemi Koleksiyonu
konusunda ne dediler..
İMEAK -Deniz Ticaret Odası
Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Kıran
Tamer Kıran
İmeak Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı kimliğimle, Türk Deniz ticaretinin her alanda daha da lâyık olduğu seviyelere ulaşması için engin bir heyecanla çalışıyorsam, bunu özünde Türk Deniz Ticaret Dünyasının değerli her bireyine borçluyum. Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Recep Düzgit ile çok eskilere giden bir dostluğumuz ve fikir beraberliğimiz var. Bundan onur duyarım. RMK- Rahmi Koç Müzesi’nde sergilenen “Recep Düzgit Gemi Mühürleri Koleksiyonu”nu takdirle ve hayranlıkla seyretmiştim. Bu koleksiyon deniz ticaret tarihimiz adına çok değerli bir belge eser haline getirilmiş. M/V Tahir Kıran mührünün olduğu kayıtta 24 Ağustos 1979 tarihi var. Bu da heyecan verici bir bilgi.
Koleksiyonda filomuzdaki eski gemilerimizden “Tahir Kıran” gemisine ait mühürü görmek, beni babam Turgut Kıran’ın emekleriyle biçimlenen o eski yıllara götürdü; Ailemizin öyküsü 1959 yılında bir Bakım-Onarım Atölyesinde başladı. Uzun yıllar sonra, satılığa çıkartılan eski bir gemi, şirketin denizciliğe başlamasında öncü rol üstlendi. “KAR” isimli, 1.500 dwt. kapasiteli gemi, KIRAN Denizcilik Filosu’nun tarihindeki yerini aldı.
Lloyd’s Register of Shipping kayıtlarında olduğu üzere; Et ve Balık Kurumu Umum Müdürlüğü adına satın alınmış ve “Kar” adı verilmiş. 1951 Kristiansand- Kristiandsands M/V A/S inşa soğukhava depolu 1335 dwt. olan bir gemi idi. Bu gemi 1974’de Kıran Gemi ve Makine Sanayii adına tescil olundu. Onarılarak 1.335 Dwt. kapasiteye çıkartılan bu gemi “Tahir Kıran” adıyla tescil edildi. Bu gemi, ticari denizcilik ve gemi işletmeciliği konularında yepyeni bir şirketin kurulmasında ilk adım oldu. Tüm acemilikler bu gemide ustalığa dönüştü, umutlar yeşerdi, büyüdü. Bu gemi bir kuruluşun gerçek bir denizcilik şirketi haline dönüşmesine neden oldu.
Şimdi, denizcilik hizmetlerinde yarım asırdan fazla arkamıza dönüp baktığımızda, o küçücük gemiyle başlayan tutkunun hiç azalmadan, hatta daha da artarak sürdüğünü görüyoruz. Biz, denizcilik aşkımızı, mesleki umdelerimizi, dürüstlük ilkelerimizi hiç bozmadan, azim ve kararlılıkla işimizi yaptık. Dünya denizlerinde Bayrağımızı şerefle dalgalandırıyoruz. Bir taraftan da Kıran Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı’yım. Bizler gelecek kuşaklara çok daha müreffeh bir Türkiye ve çok daha donanımlı bir Türk Deniz Ticaret dünyası emanet etmek için çalıştık, çalışmaya devam ediyoruz.
Bedri İnce
Recep Düzgit’in “Gemi Mühürleri Koleksiyonu” bir harika.. Nasıl merak etmiş de bunca yıl acente hizmeti verdikleri her geminin kaptanını ikna edip, geminin mühürünü koleksiyonuna kazandırmış.. Hayran oldum..
Hele bir de bizim 499 gros tonluk Bedri İnce kosterinin mühürünü görünce nasıl sevindim bilemezsiniz.. Bizim ailede Hacının Ahmet aslında Ahmet Topaloğlu’dur. Mesut’un motorunda kaptan olarak fırtınada karaya vurdu ve hayatını kaybetti.
Pek gemisinin macerası 1965’de Man makinesinin sökülmesiyle yeni bir devreye girdi. Yerine dışarıdan MAK makine ithal edildi ve gemiye bu makineyi monte ettiler. “Pek” gemisi bu makineyle uzun süre çalışmaya devam etti. Çok bereketli bir gemiydi. Bu gemiden herkes iyi para kazandı. Üç de römorkörümüz olmuştu.
İlk gemilerimizden biri “İnce” kosteri idi. Fotoğrafını görmek de mutluluk! Deniz Ticaret Odamızın kurulması Türk Denizcilik sektörü için bir milattır. Bakın nerelerden nerelere geldik..
Cengiz Kaptanoğlu
Recep Düzgit’in Gemi Mühürleri Koleksiyonu bizler için başlı başına bir heyecan. Gemi mühürleri arasında armatör arkadaşlarımızın ve kendi gemilerimizin mühürlerini gördükçe, o gemilere ait anılarımızı da andık.. O gemilerin alınışından, kimlerini sattığımız, kimilerini hurdaya gönderdiğimiz yıllar bir film gibi gözlerimizin önünde canlandı.
Babam Hacı İsmail Kaptanoğlu’nun adını taşıyan o koster bizler için olduğu kadar bir
hasrettir, Türk Deniz Ticaret Tarihi adına da derin bir önem taşır!
Ben Babam Hacı İsmail Bey ve annem Sabahat Hanım’ın dört evladından biriyim. Ekonomik sorunlar nedeniyle Rize’den İstanbul’a göç etmişiz..Önce Fatih’te, sonra Kuzguncuk’ta oturduk ve Kuzguncuk’u çok sevdik.
Takalarla İstanbul’dan Celaliye ve Silivri’ye, Silivri’den ve Bursa’dan yüklediğimiz kavun, karpuz, soğan, patates gibi meyve ve sebzeleri taşıyarak ticaret yapardık.. Zamanla ticaret koşulları gelişti ve 500 tonluk Hacı Eşref vapurunu alan babam Hacı İsmail Kaptanoğlu, bambaşka bir yaşama adım attı. Yine bir süre sonra Nil Gemisi ve Nusret Mayın Gemisi ile büyüyen filo 1950’lerde Karaköy’deki Küçükhan’dan yönetiliyordu. Örgütlü topluma çok önem veririm ve bu sayede başarıya ulaşmanın daha kolay olacağına inanırım.
Recep Düzgit’in hayran olduğum bir merakı sayesinde görüyorum ki hizmet verdikleri 3000’e yakın gemiye ait mühür kayda geçilmiş. Böylece meydana gelen koleksiyon, çok nadir olmalıdır ve eser haline getirilmesini de teşvik ve tebrik ederim.
Eşref Cerrahoğlu
Cerrahoğulları Karadeniz Ereğlisi eşrafından. Özünde hep deniz ticaretine yönelmişler. Nitekim bizler için öncü isim dedem Mehmet Tahsin Cerrahoğlu. Mehmet Tahsin Cerrahoğlu ve Şerife Cerrahoğlu’nun iki oğlu oluyor; Biri İrfan Cerrahoğlu, diğeri Nuri Cerrahoğlu.
Aile hemen her Karadenizli ailenin kaderinde yazılı olduğu üzere İstanbul’a yerleşiyor. Kurdukları Cerrahoğulları firmasının ilk adresi Galata’da Bosfor Han’dır. İstanbul’un tüm kömür ihtiyacı Kuruçeşme’ye getirilirdi. Bu taşımayı yapan kömür taşıyacak dört gemisiyle Zonguldak’tan İstanbul’a kömür çekerdi. Ayrıca 4,200 ve 6,200 tonluk Mehmet ve Nurfan Cerrahoğlu iki gemileri daha vardı.
“Recep Düzgit Gemi Mühürleri Koleksiyonu” , tüm hayranlıklardan öteye özel bir koleksiyon. Bunlardan birinin ‘C.Tahsin’ dökmeyük gemimize ait olması da özellikle bizler için çok daha değerli. Recep Düzgit’i, böylesine bir koleksiyonu, hatta dünya deniz ticaret tarihine kazandırdığından dolayı kutluyor ve tebrik ediyorum.
Asaf Güneri
Her gemi bir başka heyecandır, umud ve gurur demektir.. Armatör olmak bir inanma ve sevda işidir. Benim ailem Girit Adası’nın Hanya kazasından. Zamanla ailece İstanbul’a yerleşiyorlar. 1911 doğumlu olan Salih Turgut Güneri İstanbul’un işgaline kadar İstanbul’da ticarî faaliyete devam ediyor.
Fakat İstanbul’un işgalini takip eden günlerde İstanbul’dan kaçıyor ve Fransız işgalindeki Zonguldak’a yerleşiyor. O zamanlar kömür işletmeleri Fransız Hollanda Belçika konsorsiyumunda bulunuyordu. Dedem Zihni Güneri bu işletmeden Mösyö Palme ile tanışıyor.
Dostlukları ilerledikçe Mösyö Palme aileye vapur acenteliği yapmalarını tavsiye ediyor. Zihni Güneri ve oğlu Turgut Güneri Kurtuluş Savaşı’nin ilk yıllarından itibaren yavaş yavaş işi öğrenip acentalık yapmaya başlıyorlar. 1930 yılında Zihni Vapur Acenteliği hayata geçiriliyor.1950 başlarında Turgut Güneri, babası Zihni Güneri’nin yaşlılığı nedeniyle tamamen işin başına geçiyor ve “Şark” isimli genel yük gemisine Orhan Orsa Kaptan’la ortak oluyor. Dedem Turgut Güneri artan rahatsızlıkları sonucu 5 Kasım 1965 günü vefat etmiştir. Tüm sorumluluklar benim omuzlarıma yüklendiğinde 19 yaşındaydım. Recep Düzgit’in “Gemi Mühürleri Koleksiyonu’nu hayranlıkla karşılıyorum.
Kosta Schoneff
“Bozcaada’dan selamlar” derim.
Kosta Schoneff koyu bir Beşiktaşlı ve Bozcaada’lı olarak bir başka diyardan, evinin önüne kurduğu koltuğundan Recep Düzgit’in “Gemi Mühürleri Koleksiyonu” için tebriklerini ve selamlarını göndermiştir. Bir zamanlar armatörlük yaptıkları yılları da anarken, R-Han artık uzun yıllar sonrasında görünmeyen replikler gibi maziyi anlatır. O repliklerde Schoneff ailesi Galata’daki yaşamın renkleri içersinde yer almaktadır. Okul yıllarında Saint Benuva’da okumuştur. Yaz aylarında ise Heybeliada’da yaşamaktadır ve gemi acentesi Milovich’te bir kâtip kavramında çalışarak harçlığını çıkartmıştır. Der ki; “Galata’da doğdum ve çocukluk yıllarımın semti Galata idi. Babam maalesef ben altı yaşımdayken vefat etti. Constantino Milovich’in acentesinde işe başladığımda Bernard Stamboli benim şefimdi. Öylesine kendimizi işe verdik ki, peşpeşe gemilere giderdik. Sabahlara kadar soluksuz çalışırdık.
Gemi mühürleri, yaptığımız her işlemin onaylanması adına vazgeçilmezi idi.. Demektir ki içimizden sadece biri; Recep Düzgit, harika bir sahiplenmeyle, hizmet verdiğimiz her gemiye ait mühürlerin kopyalarını kaydetmiş ve ortaya dünyada eşi bulunmayan bir koleksiyon çıkmış. Tebrik ediyorum.
Kenan Türkantos
Recep Düzgit’i, sabırla ve israrla bunca sene devam ettirerek meydana getirdiği Gemi Mühürleri Koleksiyonu için kutluyorum. Ayni zamanda bize koleksiyon konusunda yol göstermiş olmaktadır. Ben 1953 doğumluyum. 7 sene Çukurova Holding’in o yıllarda sayısı 12 olan şirketlerinden birinde çalışmış. askerlik görevinden sonra girdiği Navitrans’la da, denizcilik dünyasına katıldım. Türkiye’deki ilk kimyevi tanker filosuna sahip o şirkette genel müdürdüm. Teoman Arsel bir beyefendi idi. Ancak 1990 yılında gemiler satılmaya başlandı. Patronumun isteği doğrultusunda, Navitrans Acentelik Hizmetleri’ni devraldım. Benim şirket sahibi olmak gibi bir isteğim yoktu. Ama, patronum dönemin en beyefendi insanlarından Teoman Arsel, kenara çekileceğini ve şirketin de hayatiyetini sürdürmesini isteyince kabul ettim. Genel müdürken patron oldumsa da, yeni konumunu etrafındakilere anlatması çok da zor olmadı. Aksine tebrik edildim ve teşvik de gördüm..O yıllarda fiilen işin başında olduğumdan, kimyevi madde piyasası için Türkiye’ye gelen herkesi tanıyordum. Kısa sürede bize inandılar ve verilen destekle büyüdük.Bu arada Bulgaristan’ın Navibulgar şirketi, 1966 yılında İngiltere’de kurduğu Balkan and Black Sea şirketine ortak arıyordu. Navibulgar o yıllarda farklı şirketlerle çalışıyordu. Yaklaşık 15 acenteyi safdışı ederek bizde karar kıldılar. Böylece Balkan and Black Sea Türkiye’yi kurduk.Ben koleksiyon tutkusunu, bir yönüyle kişiyi hayata bağlayan bir ışık olarak yorumluyorum. Akla gelebilecek her şeyin koleksiyonunu yapmak mümkün. Özellikle gemi acentesi olarak hizmet verdiğimiz gemilerin mühürlerinden bir koleksiyon yapmak, çok nadir bir yaklaşım olmuştur. Bu yönüyle çok daha değerlidir diyeceğim. Recep Düzgit’i, sabırla ve ısrarla bunca sene devam ettirerek meydana getirdiği Gemi Mühürleri Koleksiyonu için kutluyorum. Ayni zamanda bize koleksiyon konusunda yol göstermiş olmaktadır.
Lambo Yordanidis
14 Mayıs 1948'de İstanbul’un Aksaray (Langa) semtinde, baba evinde dünyaya geldlm. Ailemiz; babam-İstavro, annem-Parakevi Hanım idi. Todori ve Malli adında iki ağabeyim vardı. Babam ayakkabıcı idi. Harika ayakkabılar yapardı. Yaz mevsimi gelince Kınalı Ada’ya göç ederdik. Ben de çok küçük yaşlardan itibaren Kınalıada’lı oldum. Halen yaşamımı ailemle Kınalıada’da ve Büyükada’da sürdürüyorum. Çocuk yaşlarımdan beri denize tutkuyla bağlandı. Yelkenli veya motorlu teknelerle gezmek bana büyük mutluluk veriyordu. Bu tutkum hiç değişmemiştir. İlkokul, Orta Okul ve Lise’yi Zoğrafyan Lisesi’nde okudum. Şişli Özel İktisadi ve Ticari Bilimler Okulu’na devam ederken, büyüklerim ve arkadaşlarım Ian Yangel ve Bakis Konstantinidis kardeşlerin istekleri ve israrı ile onların çalıştığı Karaköy, Eski Gümrük sokak Küçük Han’daki Sürat Deniz Evi Koll. Şti’de 1 Eylül 1967’den itibaren yarım olmak üzere muhasebe yardımcısı olarak çalışmaya başladım.Bu süreçte komşumuz armatör İsmail Kaptanoğlu ve kardeşleri Mehmet ve Kazım Kaptanoğlu Beylerle de tanıştım. Böylece gemiler, deniz, liman operasyonlart derken kendimi acentelik işinde haşır neşir buldum ve giderek işimi daha da sevmeye başladım. Daha sonraları yine Karaköy’de Alex Dabcovich ve Kayhan Berkin ile tanıştım ve komşu alduk. O devirde zor günler yaşamadık diyemem; iletişim tekonolojisi yok gibiydi. Denize çıktığımız motorda radar yoktu. Kötü ve sisli havalarda beklediğimiz gemiyi arar dururduk. Haberleşme yalnız telgrafla olurdu ve telgrafı için postahanede az sıra beklemek için ayrı personel kullanılırdı.
Vatani görev için şirketten 1972 Kasım -1974 Mayıs sonuna kadar ayrı kaldım. Askerlik hizmeti bitince yine Sürat Deniz Evi Koll.Şti’de görevime döndüm. Ancak yaşları itibarıyla vefatları neticesinde ortaklardan Bayan İrina Pantaridu ve Bay Munjuri ve göç etmiş olan Andrea Kozmidis firmadan ayrıldılar.. 1 Ocak 1975 tarihinden itibaren Sürat Deniz Evi Koll.Şti’de ortak olarak hizmete devam ettim ve halen de devam ediyorum.
denize tutkuyla bağlandı. Yelkenli veya motorlu teknelerle gezmek bana büyük mutluluk veriyordu. Bu tutkum hiç değişmemiştir. İlkokul, Orta Okul ve Lise’yi Zoğrafyan Lisesi’nde okudum. Şişli Özel İktisadi ve Ticari Bilimler Okulu’na devam ederken, büyüklerim ve arkadaşlarım Ian Yangel ve Bakis Konstantinidis kardeşlerin istekleri ve israrı ile onların çalıştığı Karaköy, Eski Gümrük sokak Küçük Han’daki Sürat Deniz Evi Koll. Şti’de 1 Eylül 1967’den itibaren yarım olmak üzere muhasebe yardımcısı olarak çalışmaya başladım.
Bu süreçte komşumuz armatör İsmail Kaptanoğlu ve kardeşleri Mehmet ve Kazım Kaptanoğlu Beylerle de tanıştım. Böylece gemiler, deniz, liman operasyonlart derken kendimi acentelik işinde haşır neşir buldum ve giderek işimi daha da sevmeye başladım. Daha sonraları yine Karaköy’de Alex Dabcovich ve Kayhan Berkin ile tanıştım ve komşu alduk. O devirde zor günler yaşamadık diyemem; iletişim tekonolojisi yok gibiydi. Denize çıktığımız motorda radar yoktu. Kötü ve sisli havalarda beklediğimiz gemiyi arar dururduk. Haberleşme yalnız telgrafla olurdu ve telgrafı için postahanede az sıra beklemek için ayrı personel kullanılırdı.
Vatani görev için şirketten 1972 Kasım -1974 Mayıs sonuna kadar ayrı kaldım. Askerlik hizmeti bitince yine Sürat Deniz Evi Koll.Şti’de görevime döndüm. Ancak yaşları itibarıyla vefatları neticesinde ortaklardan Bayan İrina Pantaridu ve Bay Munjuri ve göç etmiş olan Andrea Kozmidis firmadan ayrıldılar.. 1 Ocak 1975 tarihinden itibaren Sürat Deniz Evi Koll.Şti’de ortak olarak hizmete devam ettim ve halen de devam ediyorum.
Meslektaşlarımla, Vapur Donatanları ve Acentelerı Cemiyeti’ne gitmeye başladıktan sonra büyük mesleki ve kişisel dostluklar kazandık ve ayni sevgi ile devam ediyoruz. 0ğlum Pandeli ve daha sonraları kızım Christina dahil oldular. Onlar çok iyi öğrenim gördüler. Sahip oldukları yabancı diller sayesinde şirketimize yenilikler katarak yükselttiler ve daha da ileriye taşıyorlar. Bana gelince sağlığım elverdikçe çalışmaya devam edeceğim.
Recep Düzgit’in Gemi Mühürleri Koleksiyonu beni çok heyecanlandırmıştır. Babası Salim Düzgit ile yarım asrı aşan dostluklarımız var. Oğlu Recep Düzgit, Vapur Donatanları ve Acenteleri Derneği’nin Yönetim Kurulu Başkanı. Ayni zamanda Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı. Değerli dostum Recep Düzgit’i “Gemi Mühürleri Koleksiyonu” için içtenlikle tebrik ediyorum.
Emin Eminoğlu
Ben Batı Trakya İskeçe’de dünyaya geldim. İlkokul, ortaokul ve liseyi Batı Trakya’da bitirdim. Sonrasında Ankara Üniversitesi SBF’de okumaya geldim. Ben sonradan denizci olmuş bir insanım. Siyasal Bilgiler Fakültesini bitirdikten sonra kaymakam filan olacak iken, 1982 yılı haziran ayında bir denizci şirkette çalışan olarak işe girdim. Denize bir bağlılığım vardı. Yunancam ve İngilizcem çok iyiydi. Yabancı dil bilmemin avantajıyla o iş yerine müracaat edenlerin arasında öncelik aldım. Sonra işi çok sevdim. Çocukluktan kalma denizle olan bağlantım ve tutkum ile denizciliği çok sevdim. Şirketlerdeki yöneticilik yanım ağır bastı. Adım adım yükselerek, çalışan, şef, müdür olarak çalıştım.
1992 yılında da ENMAR’ın kurucu üyesi olarak yine denizcilik alanında faaliyetlere başladım. Bu nedenle ben denizciliğe sonradan katılmış ‘Kaymakam Denizci’yim. Meslek itibarı ile kaymakam olup denizci olan bir yapım var.
“Gemiler yürüyen fabrikalardır” diyorum. Bir ülkenin gelişebilmesi için muhakkak surette denizciliğinin de gelişmesi gerekir. Atatürk’ün denizcilere çok önemli bir mesajı var; “Denizciliği kısa zamanda çözmeli ve hak ettiği yere ulaştırmalıyız.”
Vapur Donatanları ve Acenteleri Derneği Başkanı ve İmeak Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve çok değerli meslekdaşımız, arkadaşımız Recep Düzgit’in meydana getirdiği Gemi Mühürleri Koleksiyonu bir anlamda denizci millet olma özlemini anlatmaktadır. Kendisini kutluyorum.
Rifat Karakimseli
Değerli meslekdaşım ve arkadaşım Recep Düzgit’in “Gemi Mühürleri Koleksiyonu”nu incelediğimde hayran oldum! Böylesine akla gelmeyen önemli bir denizcilik geleneğini aksatmadan arşivlemiş. Hangi gemiye acente olarak hizmet götürdüler ise, bir de Gemi Mühürlerinden oluşan bir koleksiyon yaptığını anlatmış ve böylelikle seneler içinde 3000’den fazla gemi mühürü kaydedilmiş.
Recep Düzgit sadece bizlere değil, dünya deniz ticaretinde herkese hayranlık dolu gemi mühürleri koleksiyonu alışkanlığı getirmektedir. O mühürlerin ait olduğu gemiler günü gelecek hizmetdışı kalacak ve bir gemi söküm tersanesinde sonsuzluğa ulaşacaklardır. Ancak geride eğer muhafaza ediliyorsa, gemi maketi, bazı anı parçaları ve gemi mühürü de bunların arasında olacaktır.. Ben inanıyorum ki, ülkemizde gün gelecek Deniz Ticaret Müzesi de kurulacaktır. O zaman sergilenen eserler arasında “Recep Düzgit Gemi Mühürleri Koleksiyonu” da yeralacaktır.
Ben,11 Eylül 1950 yılında Kayseri’de dünyaya geldim. Babam Kayseri eşrafından Yüksek Mimar Selçuk Karakimseli’dir. Annem Vesile Çalıka Karakimseli Adalet Bakanlarımızdan Rıfat Çalıka’nın kızıdır.Dedem Rıfat Çalıka 1888 Kayseri’de dünyaya gelmiş. 23 Şubat 1963 günü vefat etmiştir. Babam Yüksek Mimar Selçuk Karakimseli 1920 yılında Kayseri’de doğmuş. Büyübabam TBMM II. Dönem Milletvekili Avukat Zeki Karakimseli’dir. Yüksek Öğrenimine Almanya’da devam etmek isteyerek Breslaw Üniversitesine girmiş, ancak savaş dolayısıyla yurda dönüp İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’nin Yüksek Mimarlık bölümünden 1944 yılında mezun olmuş.
1961- 65 yıllarında Kayseri Talas Amerikan Koleji’nde okudum ve 1965 -68 yıllarında ise Robert Kolej’de öğrenim gördüm. Üniversite öğrenimimi Orta Doğu Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde tamamladım. Babamın Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Mimarlık bölümünde yaptığı öğrenim ve elde ettiği birikimler bizlere de örnek olmuştur. Böyle duygularla, değerli dostumuz Recep Düzgit’i içtenlikle kutluyorum.
***

Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.