“Denizciliğin Zorluklarını Azaltan Yeni Bir Form Doğuyor” 3. Bölüm
08 Eylül 2025, Pazartesi 13:26
“Denizciliğin Zorluklarını Azaltan Yeni Bir Form Doğuyor” adlı röportajımın ilk bölümünü aşağıdaki bağlantıdan okuyabilirsiniz.
Oyun Değiştirici, Yelken Açmaya Hazır
Yeni form, kendini ispatladı. Şimdi sırada pazara çıkmak, belki seri üretim yapmak, belki tekrar devlet kurumlarının kapısını çalmak var. Ama bu kez masada, sadece bir fikir değil, oyun değiştirici bir numune duruyor.
Artık elinizde, rüştünü ispatlamış bir prototip var. Peki şimdi sırada ne var?
Öncelikli hedefimiz, sınırlı sayıda üretimle de olsa pazara girmek. Prototip FSM 6.50 üzerinde aldığımız küçük revizyon notlarını da dikkate alarak, kendi imkanlarımızla senelik 5-10 adet üretmek istiyoruz. Bunu önemsiyoruz çünkü sahadan gelecek olan kullanıcı talepleri, daha büyük ölçekli versiyonları tasarlarken bizi yönlendirecek. İkinci olarak önemsediğimiz konu ise çözüm ortaklığı. Biz, farklı yat üreticileriyle ve dizayn ofisler ile birlikte yeni modeller geliştirip piyasaya sürmek istiyoruz. Böylece hızlı bir şekilde piyasada FSM modelleri çoğalacak. Bunun faydaları çok çeşitli ve büyük. Şöyle ki; eğer biz sadece kendimiz üreteceğiz dersek, hem çok yavaş büyüyeceğiz hem de kopyalarıyla mücadele etmeye efor sarfetmiş olacağız. Büyümek ve gelişmekten ziyade; çabalamak, mücadele etmek ve taklitlerine engel olmak ile zaman kaybedeceğiz. Bu kayıp sadece zaman değil; hem teknolojik gelişim kaybı, hem de ekonomik gelişim kaybı. Ve de sadece bizim firmamız açısından değil, tüm yat sektörü ve hatta Türk Denizciliği açısından kayıp. Yani evet, patentimiz var ve kopyalarıyla baş edebiliriz hatta belki tazminat ile kısmen maddi bir gelir sağlamış gibi de görünebiliriz. Ama birleşerek kazanabileceğimiz maddi gelirler, kendi başımıza kazanacağımızdan kat kat fazla olacaktır. Mevcut yat üreticilerinin zaten kurumsal yapıları, imalat altyapıları, tecrübeleri, müşteri kitleleri var. Belki biz sadece bizim alamet-i farikamız olan tüplü sistemlerimizi onların üst gövdelerine uyarlamaya çalışacağız. Özellikle küçük katamaran yat üreticileriyle görüşmek, anlaşmak istiyoruz. Onların gövde yapısı bizim sistemimize çok uygun. Belki seri üretim altyapılarını bile değiştirmeden, sadece karinalarını iptal edip yerine bizim tüpleri montaj yapabiliriz. Bu çalışma modelleri her açıdan daha faydalı, daha kestirme bir yol olarak görünüyor. Eğer yeterince tanıtım pazarlama yapabilirsek, talep oluşturabilirsek, bundan sonraki ilk adımımız, tabi ki kendi müşterilerimize veya farklı yat üreticilerinin müşterilerine bu formun farklı versiyonlarını sunabilmek olacak. Yat sektöründe yeterince tutunabilirsek; elbette yolcu gemisi, pilot tekneler, yüzer platformlar ve askeri gemilerde de çalışmalar yapmak isteriz…
Devlet kurumlarıyla tekrar iletişim kurmayı düşünüyor musunuz?
Evet, ama zamanı geldiğinde. Şu anda biz özel sektörde, üretimlerimizi gösterip, gerçek boyutlardaki gemilerin kullanım verileriyle konuşmak istiyoruz. O zaman kurumların yaklaşımı da değişecektir. Bu formun savunma sanayi ve yine stratejik bir alan olan platformlar gibi devlet ayağıyla hareket edilebilen alanlarda da ciddi bir potansiyeli olduğuna eminiz. Zamanı geldiğinde yine bağlantılarımız ile, referanslarımız ile benzer ve yeni devlet kurumlarına ulaşırız. Daha önce bize aracı olan, toplantılarımızı ayarlayan kanallarımızdan bazıları sağ olsunlar, bu ilk prototipin tanıtımından sonra aradılar ve talep etmemiz halinde yeniden toplantı ayarlayabileceklerini söylediler. Yani tekrar iletişim kurmakta bir zorluk çekeceğimizi sanmıyorum. Sadece doğru zamanı seçmekte zorlanabiliriz. Gönlümüzden geçen; hayalimiz, özel sektördeki başarılarımızın çok yüksek olması, ses getirmesi. Dolayısıyla devlet kurumlarının bize kayıtsız kalamaması. Tabi hayalimiz bu şekilde.
Bu formun Türkiye'nin denizcilik vizyonuna katkısı ne olur sizce?
Türkiye, deniz kıyısına oranla denizciliği düşük ama gemi inşa sanayisi olarak ekonomisine oranla iyi derecede bir ülke. Mesela yat üreticileri veya son yıllarda savunma sanayine yönelik askeri gemiler ve hatta uçak gemisi bile inşa ediyoruz. 2009 krizi öncesinde Dünya'da 4. sıradaydık. Kimyasal tanker imalatında Dünya 1.’siydik. Kriz sonrası ciddi geriledik ama şu an ekonomik büyüklük olarak toparlanmış diyebiliriz.
Burada kritik iki konu var.
Birincisi: Kendi gemi filomuz çok düşük. Yani Türk insanının kültüründe denizcilik çok geride.
İkincisi: Evet, ekonomik büyüklük ve teknik altyapı olarak gemi inşa sektörü iyi bir yerde sayılabilir ama teknolojik olarak değil. Daha spesifik olarak söylersek, yeni tasarımlar çıkarabilme kabiliyeti olarak yetersiziz. Evet, uçak gemisi yapıyoruz, devasa destek gemileri, hücumbotlar, insansız deniz araçları yapıyoruz fakat çoğunlukla bu araçların ana değerleri, yurt dışında hesaplanmış, kabuk tasarımları yapılmış bir proje olarak bize veriliyor ve biz detay tasarımlarını yapıp imalatını yapıyoruz. Hücumbotlarımızın ana tasarımı Alman, uçak gemimizin İspanyol… gibi. Yani, ana değerlerini kendimiz hesaplayıp, kabuk tasarımlarını, hız-direnç-güç eğrilerini çıkarıp, yaklaşık ağırlık ve mukavemet hesaplarını tamamlayıp, hangi güçte ne kadar hız yapacağını hesaplayamıyoruz. Mesela İstanbul Teknik Üniversitesi'ndeki Atanutku deney havuzu bence hiç boş kalmamalı. Sürekli yeni formlar, yeni tasarımlar denenmeli. Veya benzer deney havuzları, özel sektörde de bulunmalı ve bu hizmet veriliyor olmalı. Yeni farklı tasarımlar veya en azından mevcut tasarımların daha gelişmişleri bizzat yerli firmalar tarafından tasarlanıp analizleri yapılmalı, model deneyleri yapılıp piyasaya sürülebilmeli…
FSM olarak bizim web sitemizde misyonumuz bölümünde aynen şu cümleler yazıyor: “Deniz Teknolojisinde, Yerli-Milli Stratejik Tasarım Kabiliyeti: Deniz Teknolojisi alanında; yüksek stabilite ve düşük direnç özelliğine sahip stratejik düzeyde yenilikçi tasarımları hızla geliştirebilen, kendi model deney havuzuna ve model imalat atölyesine sahip, mukavemet ve akış analizi yeteneklerine haiz, %100 yerli-milli bir Ar- Ge ve Mühendislik firması haline gelmektir.
“ FSM, Türkiye denizcilik sektörüne sadece yenilikçi bir form kazandırmak için çabalamıyor. İnşallah, Rabbim nasip ederse yenilik üretebilen bir yapı, bir çalışma modeli de kazandırmaya çabalıyoruz. Biz, ekonomik fırsatı yakaladığımız ilk anda, mukavemet ve akış analizlerini yapabildiğimiz yazılımları bünyemize katacağız. Hassas bir şekilde ve tekrarlanabilir ölçüm yapabileceğimiz küçük bir deney havuzunu ve bu deney havuzunda çekilmek üzere modeller imal edebilen ahşap cnc'ler, 3 boyutlu yazıcılar gibi Ar-Ge altyapısını bünyemize katacağız. Bu altyapı ile sadece kendimiz yeni tasarımlar geliştirmeyeceğiz. Piyasaya da düşük maliyetler ile hatta isterlerse bizzat kendileri gelip mesai sarf ederek çok daha düşük maliyetler ile yenilikçi tasarımlar geliştirebilecekleri bir yapı kurmak istiyoruz! Ama sadece bu formun Türk denizcilik vizyonuna neler katabileceğini sorarsanız; bu formun kullanım alanı çok geniş. Tüm alanlarda, hem stabilite hem düşük direnç üstünlüğüne sahip yeni formların hakim olması gerçekten oyun değiştirici olabilir. Bu Türkiye’yi, denizcilikte söz sahibi olan kuzey deniz ülkelerinden yüksek denizcilik kabiliyetlerine sahip gemiler tasarlayabilen Norveç veya ekonomik olarak da söz sahibi olan ve yeni tasarımların tabiri caiz ise modasını belirleyen İtalya gibi ülkelerin klasmanına çıkarabilir. Bunlar yakın coğrafyalardan kıyaslayabileceğim sınıflandırmalar. Daha büyük ölçekli bir vizyon, şu an ben de düşünemiyorum açıkçası. Yani bu formun geliştirilerek farklı sadece ekonomik değil, güvenlik de değişir. Bu form, Türkiye için stratejik bir denizcilik kartı olabilir.
Şu an seri üretim hazırlıkları bitmek üzere. Geriye kalan, bu potansiyelin fark edilmesi.
Kim bilir belki bu yeni form yalnızca yat sektöründe değil, gerçekten denizciliğin birçok alanında oyun değiştirici olabilir.
FSM Deniz Teknolojileri
E-mail: [email protected]
Adres:
Üçevler, 40.sok Beşevler Küçük Sanayi Sitesi
Ni̇lüfer/Bursa, Türkiye
linkedin.com/company/fsm-deniz-teknolojileri
Selim YILMAZ / Gsm: 0554 657 05 98
Gemi İnşaatı ve Deniz Yük. Mühendisi
FSM Deniz Teknolojileri – Proje Sorumlusu
Röportaj: B. Hulusi Gürbüz
Fotoğraflar: Selim Yılmaz

Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.