yeni
İstanbul
05 Mayıs, 2025, Pazartesi
  • DOLAR
    32.30
  • EURO
    35.15
  • ALTIN
    2406.9
  • BIST
    10401.67
  • BTC
    67490.92$

Mustafa Kemal Paşa ile İstanbul’dan Samsun’a

05 Mayıs 2025, Pazartesi 18:54
Mustafa Kemal Paşa ile İstanbul’dan Samsun’a

Mustafa Kemal Paşa
ile İstanbul’dan Samsun’a
Yazan: Osman Öndeş


Limni Adası Mondros Koyu’ndan hareket etmiş olan İtilaf Devletleri harp gemileri
İstanbul’un işgali için Çanakkale Boğazı’ndan geçmekteler. En baştaki sancak gemisi HMS
Superb kruvazörüdür. Kaynak: Imperial War Museum Arşivi.

Mustafa Kemal Paşa 13 Kasım 1918 günü sabahı Adana’dan İstanbul’a gelmişti.
16 Mayıs 1919 günü de İstanbul’dan Samsun’a hareket etti.
19 Mayıs 1919 sabahı Samsun’da karaya ulaştı.
Artık tamamıyla çoktandır yürekler parçalayan bir esarete tutsak olmuş Türk milleti,
Mustafa Kemal Paşa ve silah arkadaşlarının başlattığı İstiklal Savaşı ile bu esaretten
kurtuluyordu.
Tarih: 3 Kasım 1918
Ve sonrası

I.Dünya Harbi süratle Almanya’nın yenilgisi şekline dönüşmekteydi. Harbin kaderini
belirleyecek olan stratejik anahtar ise asker idi. Almanya, Ocak 1918’de ABD Başkanı
Woodrow Wilson’un “Fourteen Points - Ondört Koşul” barış anlaşmasını kabul etmek
zorunda kalarak ABD’ye kararını açıkladı. Ancak Alman Hükümeti savaşın kazanılamayacağını alenen kabul ettikten sonra bir ayaklama ve hatta bir devrim meydana geldi. Almanya’nın ve müttefiklerinin İtilaf Devletleri’nin ortaya koydukları teslim olma koşullarına direnecek halleri kalmamıştı. 28 Eylül 1918’de ateşkes yolundaki kilit gelişme meydana geldi ve Alman askeri stretejisinin mimarı sayılan General Erich Friedrich Wilhelm Ludendorff, o akşam Hindenburg’a erken bir ateşkesin zorunlu olduğunu söyledi. Çare kalmamıştı; Hindenburg kabul etti. Balkanlar, Fransa ve Alman ordusundaki gelişmeler çöküşü daha da hızlandırdı.
Beklenen bir barış olsa da, bu Almanya’nın ve
Osmanlı Devleti’nin teslim olması demekti!

31 Ekim 1918’de Osmanlı Türkiyesi de ateşkes imzaladı. Almanya’da Donanma isyan etmişti.
Kiel’de Harp gemilerinde ayaklanma başlamıştı. Bu ayaklanma Kuzey Almanya’ya kadar
yayıldı. 9 Kasım 1918’de geçici sosyalist bir hükümet adı altında cumhuriyet ilan edildi, bu
sırada Kaiser II. Wilhelm Almanya’dan sürgüne gitmişti. Büyük Amiral Reinhardt Scheer,
Alman Donanması’nın teslim edilmesini “Şerefsiz Barış” olarak ilan etti. Bu şerefsiz barıştır
diyordu!
5 Kasım 1918 tarihli ve Sadrazam Ahmet İzzet Paşa tarafından bütün ordu birliklerine
iletilmek üzere yirmi maddeden oluşan askerin terhis talimatnamesi yayınlandı. Mütarekenin
uygulanmasına yönelik ilk yaptırımlardan birisi seferberlik zamanında oluşturulmuş olan
Genel Karargah’ın lağvedilmesi oldu.
6 Kasım’dan itibaren ilk İtilaf Heyetleri’nin İstanbul’a ulaşmasıyla birlikte, Boğazlar’daki
istihkamları ele geçirilmeye başlandı. İtilaf Devletleri Donanması’nın sorunsuz bir şekilde
İstanbul’a ulaşmasının önü açılmış oldu.
7 Kasım’dan itibaren İtilaf askerlerinin temsilcileri İstanbul’a ayak basmaya başladılar.
Çanakkale’ye gelen İngiliz Heyeti’nden General Fuller ile Müstahkem Mevki Komutanı Albay Selahattin Adil Paşa arasında istihkâmların boşaltılmasına dair bir protokol hazırlandı. Bu protokol çerçevesinde İtilaf Donanması’nın güvenli bir şeklinde Boğazlar’dan geçişi için mayın arama tarama gemileri Çanakkale Boğazı’nda göreve başladılar.
Büyük İtilaf Donanması’nın İstanbul’a beklendiği günlerde Bahriye Nazırı Rauf Bey, Amiral Calthorpe’den siyasi mümessil talep ederken, diğer taraftan İtilaf Devletleri Filosu ile birlikte Yunan Harp Gemileri’nin gelmesini ve İtilaf Güçleri ile birlikte bir işgalde bulunmalarını önlemek amacıyla derhal girişimlerde bulunacaktı.
İtilaf Devletleri’nin İstanbul’u işgale hazırlandıkları artık kesinleşiyordu.
Mondros Mütarekesi'nden hemen sonra Müttefikler Osmanlı topraklarını işgal etmeye başladılar; 13 gün sonra, 12 Kasım 1918’de bir Fransız tugayı İstanbul’a girdi. Ertesi gün ilk İngiliz birlikleri şehre girdi. İstanbul işgal ediliyor ve İtilaf Devletleri tarafından bölüşülüyordu.
Tarih 13 Kasım 1918
İtilaf Devletleri Harp Gemilerindan oluşan
bir Donanma İstanbul’u işgal ediyor

13 Kasım 1918 Çarşamba günü sabah saatlerinden itibaren Karaköy Rıhtımı’ndan, Tophane-i
Amire Rıhtımı dahil olmak üzere tüm rıhtımlar boşaltılacak ve bu rıhtımlara yanaşmış hiçbir
gemi olmayacaktı ve Sabah 07.00’den öğleden sonra saat 12.00’e kadar tüm deniz trafiği
yasaklanmıştı. Bu saatler boyunca sandallar dahil Karaköy - Sarayburnu, Kızkulesi ve İstanbul
Boğazı’na kadar denizde hiçbir deniz aracı sefer yapmayacaktı.
Bahriye Nezareti’nden yapılan duyuru şöyleydi; “Bugün limanımıza Düveli İtilafiye
Donanması avdet edeceğinden donanmanın avdetinde manevrasına halel gelmemek ve
müsademe ve saire gibi kazalara mahal kalmamak üzere, sabahleyin ikindi vaktine kadar
İstanbul Limanı’nda her nevi sefain ve merakib-i bahriyenin (Deniz araçlarının) mürur-u
uburu (Gelip geçmesi) men edildiği ilan olunur.”

Mondros Mütarekesi’nin ardından İngiliz, Fransız, İtalyan, Yunan harp gemilerinin İstanbul
seferleri için hazır olmaları emri verildi. Kömür gemileri harp gemilerine aborda olarak tüm
bunkerlere ikmal yapıldı. Diğer ikmaller tamamlandı. 9 Kasım günü akşamı artık hareket
emrini beklemeye başladılar.


İtilaf Devletleri’ne ait İngiliz HMS Superb muharebe gemisi Karaköy
Rıhtımlarına aborda olmuş halde. Kaynak: IWM- Imparial War Museum.
Fotoğraf: W.J.Brunell.

10 Kasım 1918 Pazar günü Çanakkale Boğazı’ndan Marmara Denizi’ne ilerleyen İtilaf
Devletleri harp gemilerinin Sancak gemisi HMS Superb idi. Diğerleri; HMS Temeraire, HMS
Lord Nelson (Sancak gemisi), HMS Agamemnon; Kruvazörler: HMS Canterbury, HMS
Skirmisher, HMS Liverpool, HMS Sentinel, HMS Forward, HMS Foresight ve on muhrip idi.
Fransız skadronu muharebe gemisi Condorcet’in sancak gemisi olarak yeraldığı muhabere
gemilerinden ve kruvazörlerden oluşuyordu. Üçüncü pruva hattı İtalyan harp gemilerinden
ve en son Georgios Averof muharebe gemisinin sancak gemisi olarak yer aldığı Yunan Harp gemilerinden meydana gelmişti. Bu harp gemileri; Georgios Averof, Kılkıs, Aeotos, Ierax ve Panthir idi.
13 Kasım 1918 tarihinde yerel saat sabah sekizde öncü 4 İngiliz torpidosunun ardından
Donanma Komutanı Amiral Somerset Arthur Gough- Calthorpe’un içinde bulunduğu
“Superb Dretnotu” ve onları takiben 61 parçadan oluşan büyük bir İtilaf Devletleri
Donanması Dolmabahçe Sarayı’nın önünden geçerek İstanbul’a demir atmıştı.
İşgalcilerin harp gemileri İstanbul Boğazında demirlerken, askerî birlikler de Galata
rıhtımlarına yanaşan gemilerden karaya çıkmaktadırlar. Donanmanın İstanbul’a intikali
Çanakkale Boğazı’ndan başlayarak Marmara’daki mayınların temizlenmesi amacıyla, güvenlik
sağlanıncaya kadar on beş gün gecikmiştir. Mayın temizleme görevini tamamlayan mayın
tarama gemileri de İstanbul’a intikal etmiştir. Filonun bir kısmı Haydarpaşa’dan Adalar’a
doğru Adaların önlerinde ve bazı yardımcı gemiler Yeşilköy önlerinde demir atmışlardır.


İtilaf Devletleri harp gemilerinden altı bacalı Waldeck - Rousseau muharebe kruvazörü
İstanbul Boğazı’nda Kaynak: IWM- Imperial War Museum Arşivi. Fotoğraf:W.J.Brunell.

İngiliz birlikleri Beyoğlu’nu ve Haliç’in kuzeyinden itibaren Karadeniz Boğazı’nın Rumeli
tarafını, Fransız birlikleri İstanbul-Çekmece hattı ile bu bölgeden itibaren Marmara Denizi’nin Rumeli tarafını, İtalyan birlikleri ise İstanbul’un Anadolu yakası ile Marmara Adalarını işgal etmişlerdi. İngilizler Harbiye Mektebi’ni, Fransızlar İstanbul’daki Şehremaneti binasını, İtalyanlar ise Nişantaşı’nda Cevdet Paşa Konağı’nı işgal ederek karargah olarak kullanmaya başlamışlardı. Böylece İstanbul fiilen işgal edilmişti.


13 Kasım 1918 sonrası günlerde Karaköy Kemankeş Caddesi’ndeki Çinili Gümrük
Han,(Günümüzde Çinili Rıhtım Han Otel) işgal güçleri adına Fransız Deniz Kuvvetleri Karargahı yapılmıştı. Bir tarafta Fransız bayrağı dalgalanırken, denize bakan tarafta “Base Navale Française” yazısı okunuyordu. Galata rıhtımları İngiliz ve Fransız harp gemileri tarafından Tophane’ye kadar işgal edilmişti.


Cevat Abbas Haydarpaşa’dan Sirkeci’ye geçişlerini şöyle anlatır;
“Atatürk’le ben askerî sevkiyatın bir köhne motörü ile deniz
ortasında yasalanan bu çelik ormanının içinden geçiyorduk”.
Kaynak: Cevat Abbas Gürer’in hatıratından.

Tarih 13 Kasım 1918
Mustafa Kemal Paşa İstanbul’da

Tarihin ve o anların tanığı Yaver Cevat Abbas Haydarpaşa’dan Sirkeci’ye geçişlerini şöyle
anlatır; “Atatürk’le ben askerî sevkiyatın bir köhne motörü ile deniz ortasında yasalanan bu
çelik ormanının içinden geçiyorduk”
. Cevat Abbas’ın “Askerî Sevkiyat” dediği “Harbiye
Nezareti Askerî Sevkiyat ve Nakliyat, Muamelât Şubesi” ve resmi bir muş (Bateaux Mouche) tahsis edilmiştir.
Samsun’a Giden Yol
16 Mayıs 1919 Cuma günkü gazeteler, siyasi ölçü ve tercihleri içinde İzmir’in işgalini, İtilaf
sansürünün tanıdığı standara göre veriyorlardı. Bazıları siyah çerçevelerle, bazıları beklenen
neticeyi bildirircesine, bilhassa Rum ve Ermenice çıkanlar zafer başlıklarıyla sayfalarına
taşımışlardı..Olaylar böyle bir hızla devam ederken, Mustafa Kemal de son hazırlıkları
tamamlamaktadır. Mustafa Kemal Paşa başka ziyaretlerde de bulunmalıydı. Harbiye Nazırı’nı,
Sadrıazam’ı, Dahiliye Nazırı’nı arar. Hiçbiri makamında değildir. Toplantı halinde olduklarını
öğrenir. Sadaret bekleme salonuna alırlar. Mustafa Kemal Paşa’nın geldiğini duyan bazı
nazırların da heyecanla salona geldiklerini görerek biraz şaşırırlar.
Mustafa Kemal Paşa’nın sözleriyle devam edelim; “Bâb-ı âli’dekiler İzmir’in işgalinin şaşkınlığı içindeydiler. Kendilerine bu işgallerin devamının beklenmesini hatırlatmakla yetindim. Dünkü ve bugünkü kabulünde Padişah endişa içindeydi. Benim oralarda alacağım önlemlere engel olacağımdan emin olduğunu söyledi.”
Sonra Refet Paşa’ya dönerek sorar: “Rauf’a vapurun batırılacağı söylentisi üzerinde
görüşlerini sordun mu?”

Refet’e verdiğim cevabı ona da tekrarladım; “Kaptanı çağıralım da rota ve öteki hususları
beraberce kararlaştıralım.”
dedi. İsmail Hakkı Kaptan geldi ve konuları teker teker ele aldık.
Vapur Kızkulesi açıklarında (Sarayburnu - Sirkeci arası) idi. Ordu Müfettişi kadrosu, daha
evvel vapurda toplanacak, daha sonra Mustafa Kemal, Refet ve yaverler Bahriye Nezareti’nin tahsis edeceği motorla gemiye çıkacaklardı.


Bandırma Vapuru Hazırlanıyor
Kaptan İsmail Hakkı kumandasında Samsun seferine çıkmak üzere Bandırma Vapuru’nun
ikmali yapılır ve Sarayburnu’na yakın bir şamandırada beklemeye başlar.
Mustafa Kemal Paşa şöyle anlatır; “Karargâhımızdan olanlar belirlenen saatte rıhtımda
toplanmış olacaklardı. Otomobil kapımın önünde idi. Evdeki vedaları bitirmiştim. Tam o
sırada gelen bir dostum aldığı bir habere göre, benim ya hareketime müsaade
edilmeyeceğini, yahut vapurun Karadeniz’de batırılacağını söyledi. Yıldırımla vurulmuşa
döndüm. Daha sonra vaktiyle uzun müddet yanımda çalışan bir kurmay subay da gelerek,
maiyetinde çalıştığı Damad’dan ayni şeyleri öğrendiğini bildirdi. Bir an yalnız kaldım ve
düşündüm. Bu dakikada düşmanların elinde idim. Bana her istediklerini yapamazlar mıydı?
Beynimden bir şimşek geçti. Tutabilirler, sürebilirler, fakat öldürmek! Bunun için beni
Karadeniz’in coşkun dalgaları arasında yakalamak lazımdır..
...Hemen karar verdim, otomobile atlayarak Galata rıhtımına geldim. Baktım ki, rıhtıma
yanaşmış olacağını sandığım vapur uzaklardadır. Sandallarla vapura gittik.
… Yirmi yedi yıllık ihtiyar kaptan demir aldırmaya başladı.. Ben kaptan köşkünde idim. Subay ve askerler dışarı çıktılar. Hareket ettik.”

Gemi Süvarisi İsmail Hakkı Kaptan halatın şamandıradan fora edilmesini takiben gemiye yol
verdi. Bandırma Vapuru’nda; gemi mürettebatı 23 kişiydi. Mustafa Kemal Paşa ile kurmay
heyeti 25 kişiydi. Çavuş, onbaşı, neferlerden oluşan 23 erat listesi ile birlikte gemide 71 kişi
vardı! Bu kapasitedeki bir vapur için bu son derece büyük bir rakamdır. Kesinlikle çok
meşakkatli bir yolculuk yapılmıştır.
19 Mayıs 1919 günü, büyük ve şerefli bir milletin, asırlardan beri daima ve felakete gitmekte olan talihini değiştirecek, Türk’e kendi büyüklüğüne lâyık yeni bir mukadderat yaratacak olan büyük asker, benzersiz devlet adamı, Türklük sevdalısı Mustafa Kemal Paşa, tarihi ve heybetli görevine başlamak üzere Samsun’da karaya iniyordu. Artık herşeyin kaybedildiğine inanıldığı bir sırada milletinin asalet ve cesaretinden kuvvet alarak, bütün dünyayı hayrete düşürecek muazzam bir tasavvuru dimağında taşıyan o müstesna asker, tüm uygar dünyanın hayran olacağı benzersiz bir asker, devlet adamı Mustafa Kemal Paşa idi.
Ve Nihayet
Geldikleri gibi gidiyorlar..

General Charles Harington İstanbul’u geldikleri gibi gitmek üzere terk etmeye çok az zaman kaldığını görmüştür! İstanbul Askerî Asayiş Kumandanı Selahattin Adil Paşa’yı ziyaret eder. Bu ziyaretinde barışın Türkiye’ye refah ve mutluluk getirmesini temenni eder. Türk ve İngiliz orduları arasında eski dostluğun yeniden kurulacağına inandığını belirtir ve İtilaf Kuvvetleri’nin İstanbul’dan en kısa zamanda ayrılmaları adına yardımcı olmalarını rica eder. Artık bunca zalimce işgal ettikleri aziz vatanımızdan yüzleri asık ayrılmaktadırlar. Son İtilaf birliği, 4 Ekim 1923'te Dolmabahçe Sarayı önünde düzenlenen törenle Türk bayrağını selamlayarak şehri terk ederler..Mustafa Kemal Paşa’nın “Geldikleri gibi giderler” dediği tarihten o yana bu ulusun, canı bahasına kahramanlıklarla dolu dört yılı geçmiştir. Türkiye yeniden sönmez bir meşale gibi parlayacaktır.


***

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

google