yeni
İstanbul
29 Ekim, 2025, Çarşamba
  • DOLAR
    32.30
  • EURO
    35.15
  • ALTIN
    2406.9
  • BIST
    10401.67
  • BTC
    67490.92$

ATATÜRK VE CUMHURİYET

28 Ekim 2025, Salı 18:53
ATATÜRK VE CUMHURİYET

 

29 Ekim 1923’te ilân edilen cumhuriyetimizin yıldönümüdür. Millî Mücadele sırasında “Cumhuriyet” fikir ve ideal olarak yaşamış, Cumhuriyete yönelme bir amaç olmuştur. 23 Nisan 1920’de TBMM toplanmış, fakat Cumhuriyetin ilâm Millî Mücadele’nin tamamlanmasından sonraya kalmıştır. 29 Ekim 1923’te ilân edilen Cumhuriyet, kademe kademe içerik bakımından da demokratik nitelik kazanan gelişmeler göstermiştir.

Mustafa Kemal’in 22 Eylül 1923’te, “Wiener Neue Freie Presse” muhabirine verdiği demeçte, ilk defa “Cumhuriyet” kelimesini ortaya atmasının ülke içinde ve dışında büyük yankısı olmuştur. 28 Ekim 1923 günü Mustafa Kemal arkadaşlarına “Yarın Cumhuriyet ilân edeceğiz” diyerek, 20 Ocak 1921 Anayasası’m bu yönde değiştiren taslağı hükümet bunalımına çare bulamayan Halk Fırkası’na sunar. Fırka’nın aldığı kararı da 29 Ekim akşamı TBMM’ye sunmuş, tasarı oybirliği ve “Yaşasın Cumhuriyet” sesleri ile kabul edilirken, Mustafa Kemal 158 üyenin oybirliği ile Cumhurbaşkanlığı’na seçilmiştir. Görülüyor ki Cumhuriyetin ilânı, tarihî gelişmenin ve millî egemenlik ilkesinin uygulanışının sonucu olmuş ve kademe kademe bütün vatandaşların yararlandığı ve katıldığı demokratik siyasî rejime dönüşmüştür. Cumhuriyet, Atatürk’ün ve Türk Milleti’nin karakterine çok uygundur. “Hürriyet ve istiklâl benim karakterimdir. Ben milletimin ve büyük ecdadımın en kıymetli mirasından olan istiklâl aşkıyla yaratılmış bir adamım. Bu sebeple millî istiklâl bence bir hayat meselesidir” diyen Atatürk, özgürlük ve bağımsızlık için en uygun idare olan Cumhuriyeti, özgürlük ve bağımsızlığına son derece düşkün olan Türk Milletinin tabiatına da uygun görmektedir.

Dünyadaki diğer tüm toplumlarda olduğu gibi Türkler de tarihleri boyunca geçirdikleri siyasi evrelere, gelenekleri, yaşayış biçimleri, inançları ve coğrafik faktörlere bağlı olarak anma, kutlama, bayram gibi etkinlikleri yapmışlar ve bunların büyük bir kısmını gelecek nesillere aktararak devam ettirmişlerdir. İlk vatanları olan Orta Asya’da temellendirdikleri kültürel hayatlarını, Anadolu’ya göç ve İslamiyet’e geçiş ile yeni kültürel değerlerle zenginleştirmişlerdir. Osmanlı İmparatorluğu’nu döneminde, imparatorluğun gerektirdiği birçok tören ve ritüelleri de uygulamaya başlamışlardır. Batı’daki gelişmelere paralel olarak, Fransız Devrimi sonrası dünyada hızla etkili olmaya başlayan Ulusçuluğun gerektirdiği sembol ve törensel etkinlikler, ilk etapta Osmanlıcılık üzerinde kurgulanmıştır. Ancak II. Meşrutiyet döneminden itibaren, Osmanlıcılığın iflas etmesi ve imparatorluğun iyice dağılması ile Türkçülük ön plana çıkmıştır. Dönemin yöneticileri, Türk milliyetçiliğinin gelişmesine yönelik birtakım uygulamalar içinde bir süreden beri Batıda yaygınlaşan ve milliyetçiliği güçlendiren, “Milli Bayram” günü ilan etmeyi örnek almışlardır. Bu bağlamda Meşrutiyet’in ilan edildiği gün tarihimizde ilk milli bayram olarak kutlanmaya başlamış, bugünün dışında Osmanlı Devleti’nin Kuruluş günü ile idman, işçi ve çocuklar bayramları gibi kutlamalar da yapılmıştır. Cumhuriyet döneminde ise TBMM’nin açıldığı günün henüz Millî Mücadele devam ederken bayram ilan edilmesi ile başlayan bu uygulama, Cumhuriyet’in ilanının konsolosluklar aracılığı ile uluslararası “milli bayram “olarak kutlanmaya başlaması ile devam etmiştir. Millî Mücadele dönemi içinde önemli günler olan, Atatürk’ün Samsun’a çıkış günü, Büyük Taarruzun kazanıldığı gün ve TBMM’nin açıldığı günün aynı zamanda çocuk Bayramı olarak kutlanması da diğer ulusal bayram günleri olarak belirlenmiş ve günümüze kadar devam ettirilmiştir. Çalışmaya konu edinen Cumhuriyet Bayramı kutlamaları 1925’te resmi olarak başlamış, 10. Yıl, 50. Yıl ve 75. 100.Yıl kutlamaları diğerlerinden daha fazla özenli ve ayrıntılı olmuştur. Türklerin hayatlarını etkileyen günleri kutlama geleneği çok eski çağlarından itibaren başlamıştır. Tarihleri boyunca yaşadıkları dönemlerin özellikleri ve değişen şartları çerçevesinde bu etkinlikleri de çeşitlenerek artmıştır. Fransız Devrimi sonrası ulus devletlerin kurulması ile birlikte inşa edilmeye başlayan değerlerden birisi de özellikle devletlerin kuruluş günlerinin milli bayram günü olarak kabul edilmesi olmuştur. Bu bağlamda ilk olarak II. Meşrutiyet’in ilan edildiği gün, o dönemin meclisi tarafından Türkiye’nin milli bayram günü olarak belirlenmişti. Bu bayram Cumhuriyet ilan edildikten sonra 1935’e kadar kutlanmaya devam etmişse de Cumhuriyetin ilan edilmesi sonrası durum değişmiştir. Cumhuriyet İlan edildiği gün ve sonrası günlerde “kendiliğinden”, 1924’te “Kararname” ile 1925’ten itibaren resmi olarak “Milli Bayram” olarak kutlanmaya devam etmektedir.

“Bugün bir milletin yeniden doğuşunun simgesidir. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun!”

Gemi Makinaları İşletme Mühendisi  
Birol Çetinkaya       
Pruvanız neta, denizleriniz sakin, rüzgarınız kolayına olsun. Selametle… 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

google