A.S.P.
İstanbul
27 Temmuz, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.30
  • EURO
    35.15
  • ALTIN
    2406.9
  • BIST
    10401.67
  • BTC
    67490.92$

TEKNE ALMAK – 5  (EĞİTİM)

28 Ocak 2021, Perşembe 21:38
reklam yerim makale içi

TEKNE ALMAK – 5  (EĞİTİM)

 

Bundan önceki 4 yazımı okudunuz. Özellikle 4 no'lu yazının konusu  EŞİNİZİN FİKRİ safhasını aştığınızı, eşinizin de sizin gibi tekne almaya ve denizde yaşamaya hevesli olduğunu saptadınız ise artık EĞİTİM safhasına geçebiliriz.

 

Pek tabii olarak, her yazımın başında belirttiğim gibi BARINAK meselesinin Amatör Denizciliğimizin en önemli ve temel sorunu olduğunu, bu konuda Türkiye’de, dünyada benzeri olmayan (Çünkü dünya denizcilerinin bir BARINAK sorunu yok) bir derneğin bulunduğunu, merkezi Fethiye olan, Türkiye’nin bütün kıyılarında örgütlenmeye devam eden AdbDer – AMATÖR DENİZCİLER BARINAK DERNEĞİ’nin varlığını tekrar hatırlatmak istiyorum.

 

Teknenizi nereye, yıllık kaç liraya bağlayacağınızı önceden arayıp keşfetmeniz gerekli.

 

 

6. DENİZE ÇIKMAK İÇİN YETERLİ EĞİTİMİNİZ VAR MI?

 

Bir teorik kurs, sonra direksiyon kursları, sonra yazılı imtihan, sonra direksiyon sınavı. Sonra şoför ehliyetinizi verirler elinize. Siz şimdi şöför oldunuz mu? Tabii ki hayır. Bir otomobil alacaksınız, yavaş yavaş kullanacaksınız. Pratiğiniz artacak, önce arabayı silkeleyerek hareket ettireceksiniz. Acaba kalkarken kaç kez stop ettireceksiniz? Ne zaman ki araba kullanmak, yürümek ve konuşmak gibi ihtiyari hale gelir, o zaman şoför olursunuz.

 

Şimdi siz 32,5 TL na göstermelik bir kurs ve imtihan ile ADB (Amatör Denizci Belgesi) aldınız. Oldunuz mu? Ne oldunuz?

 

Denizcilik eğitiminiz yok, navigasyon eğitiminiz yok. Karadayken, eğer çiftçi değilseniz meteoroloji pek ilginiz dahilinde değildir. Ama denizde öyle mi? En önemli konudur hava tahmini. Eğitimini aldınız mı? Hayır tabii. Denize bir tekne ile çıkıp pratik yaptınız mı?

 

Ben eğitim konusunda şanslıyım. Kadıköy’deki Akten Denizcilik’te eğitim aldım. Saygı ve rahmetle andığım , Türkiye’nin ilk kaptan profesörü olan, Kaptan Prof. Dr. Ahmet Necmettin Akten’den ders alma onur ve şansı bana denk geldi. Onun dersanesinde, temel meteroloji kursumu NTV’den tanıyabileceğiniz Sayın Gökhan Abur’dan aldım. Yetmedi, Gökhan Abur’dan iki kurs daha aldım. Yakın hava tahmini, açık deniz hava tahmini. Yahya Ulusoy’dan teorik denizcilik kursu ve denizde pratik kursları aldım. Şanslıydım. Kaliteli insanlardan kaliteli eğitim alabildim.

 

 

 

Kaptan Prof. Dr. Necmettin AKTEN

Saygı, minnet ve rahmetle anıyorum.

Mekanın cennet olsun.

Yahya Ulusoy komutasında, kişi başı 500 ABD dolarına 6 kursiyer ile Fenerbahçe marinadan Pala marka yelkenli ile denize çıktık. 2 gece 3 günlük bir pratik eğitim. 3'üncü gün saat 19.00'da marinaya geri dönecektik. Ben ve arkadaşım Nedim Çaşka, fırtına çıksın diye dua ediyorduk. Derdimiz fırtına eğitimi almaktı. Dualarımız kabul oldu ve fırtına çıktı. Kursiyerlerden 4'ü Gemlik’te tekneden ayrıldı ve İstanbul’a otobüs ile döndüler. Ben ve arkadaşım kaldık. Fenerbahçe marinaya ancak gece 01.30'da yanaşabildik.

 

Bu kurs bana çok faydalı oldu. Yelkeni tanıdım, yelkenlinin fırtınada ne yaptığını ilk kez orada gördüm. Motoryat almaktan vazgeçtim ve yelkenli aldım. Bütün bu kursların maliyeti 2.000 ABD doları civarında oldu.

 

Eğitimim bitti mi? Nerede o günler. Hala eğitimdeyim. Okuduğum kitap ve dergi bir kütüphaneyi doldurdu ve taşırdı. Bir kısmını kütüphanemi boşaltmak için etrafa verdim. Hala eğitim devam ediyor. Cumhur Gökova’nın dediği gibi; “Ne hata biter, ne ders.”

 

Karada, havada, demiryollarında ve DENİZDE KURALLAR KAN ve YİTİRİLEN CANLAR İLE YAZILMIŞTIR. Kan ve can ile yazılan kuralları bilmeyenler ve bildiği halde bu kurallara uymayanlar, eninde sonunda kendi canlarından olurlar.

 

Denizde bu husus çok önemlidir. Muhtemelen ailenizide yanınızda götürmektesiniz ve onların canı da sizin ellerinizde. Teknede kaç kişi olursanız olun, denizde her zaman tek başınıza olduğunuzu bilin. Başınıza bir şey geldiğinde, telsizinizden avazınız çıktığı kadar MAYDAY, MAYDAY, MAYDAY diye bağırsanızda, sizi duyan birisi olmayabilir. Cep telefonunuz çekmeyebilir. Attığınız fişeği gören olmayabilir. Yani denizde tek başınasınızdır.

 

Denizde başınızın belaya girmesini istemiyorsanız, hiç bitmeyen bir eğitime hazır olmalısınız ve teknenizi satın almadan önce temel eğitiminizi, eğer evliyseniz eşiniz ile birlikte bitirmelisiniz. Bu konuda artık çok sayıda kurs var. Amatör Denizci Belgesi (ehliyet) almış olmanız önemli değil. Belgeniz olsun olmasın bu eğitimi görmelisiniz. 

 

Önce denizcilik eğitiminizi size yetecek kadar almalısınız. Harita okumayı, koordinatları, mevki tayinini ve rota çizmeyi (navigasyon) bilmelisiniz. Seyir esnasında elektronik cihazlar kullanarak navigasyon işini halledebilirsiniz. Bu imkanlar çok gelişti. Cep telefonunuzda bile deniz haritalı navigasyon programları var.  Ancak elektroniklerinizin devre dışı kaldığı durumlarda, kağıt haritanız, paralel cetveliniz, pergeliniz, iletkiniz, kurşun kaleminiz, silginiz ve varsa (ki mutlaka edinmelisiniz) kerterizli dürbününüz, manyetik pusulanız, bilginiz ile birleşerek sizi güvenli limana götürecektir. Eğer bu konularda bilgili değilseniz, sadece elektroniklerinize güveniyorsanız, elektroniklerinizin devre dışı kaldığı ortamda işiniz çok zordur. Bu elektronikler devre dışı kalmaz demeyin, kalırlar. Küçük bir akü arızası bile buna yeterlidir. Cep telefonunuzdaki veya elektroniklerinizdeki haritalarda yanlış bilgiler veya çizimler olabileceğini unutmayın. Kağıt harita bilgileri ile mutlaka karşılaştırın ve rotanızın üzerinde bir engel olup olmadığını karşılaştırarak inceleyin.

 

Bir yaralanma gibi sıhhi olaylara ilk müdahaleyi yapacak ilk yardım bilgisi ve malzemesi teknede mutlaka olmalıdır. Bir miktar motordan, bir miktar elektrikten anlamalısınız. Teknenizin bir cisme çarparak yaralanması halinde, içeri giren suyu engelleyecek bilgiye, yarayı tamir edecek kadar donanıma sahip olmalısınız.

 

Meteoroloji bilmelisiniz. Meteorolojik raporlar sizin bulunduğunuz bölgeyi hesaba katmamış olabilir veya uyarıları mesafe nedeniyle telsizinizden alamamış olabilirsiniz. Meteoroloji raporlarının sadece “tahmin” olduğunu unutmayın. Eğer, hava raporlarının aksine bir görüntü varsa, gözlemlerinizden fırtınayı önceden tahmin edebilir ve güvenli bir limana sığınabilirsiniz. Aksi halde kabaran ve hırçınlaşan denizle savaşmak zorunda kalacaksınızdır. Açık denizdeyseniz, fırtına sona erene kadar güvenli bir limana gidemeyecek konumdaysanız, fırtına tedbirlerini alabilmeli, fırtınada seyir yapabilmelisiniz. Rotanızın dışında olsa bile hangi yöne gitmeniz halinde fırtınadan kurtulacağınızı bilmelisiniz. Fırtınada bir koyda nasıl demir atacağınızı, karaya nasıl bağlanacağınızı bilmelisiniz.

 

Barometre, termometre, hidrometre verileri ile deniz suyu sıcaklığı, bulutların şekilleri, dalgaların boyu, yüksekliği, köpük miktarı (kuzucuk, koyun, sığır gibi isimlendirilir) ve serpinti miktarı, rüzgarın yönü ve şiddeti size hava tahmini yapma olanağı verir. 6 saat, 12 saat öncesinden fırtınayı tahmin edebilirsiniz. Ben denize çıkana kadar meteoroloji ile hiç ilgilenmedim. Hala da iyi bilmem. Ama hayret! Zamanla bellek oluşuyor herhalde. Dalgalar, rüzgar ve bulutlara bakarak bile havayı tahmin edebildiğimi görüyorum.

 

Artık cep telefonları ile ulaşabileceğiniz meteoroloji siteleri var ve hakikaten mükemmel çalışıyor. “Meteoroloji bilgisine ihtiyaç yok, bunlar yeterli” diye düşünmeyin. Hala veriler bir tahminden ibaret. Evet, bu sitelerin tahmin isabet yüzdesi bayağı yukarılarda. Ama yine de tahmin. Ve ben, siteler iyi hava tahmini verirken, çok kez fırtınanın içinde buldum kendimi. Bulunduğum mevkide yaptığım hava tahmini ile sitelerdeki hava tahmini uyuşmadığında, derhal fırtına tedbirlerimi aldım. Bu sayede hala nefes alıyorum.

 

Bütün bunlara ilaveten, kaptanlığını yaptığınız teknenizi iyi tanımalısınız. İmkan ve kabiliyetlerini iyi bilmelisiniz. Onunla, özellikle fırtınaya girmeli, onun fırtına karakterini anlamalısınız. Tekneniz ile bütünleşmelisiniz. Tekneniz kadar kendinizi de tanımalısınız. Zor zamanlarda ve özellikle fırtınada teknenizin ve sizin ne yapabileceğinizi, ne yapamayacağınızı bilmelisiniz. Eğer bazı şeyleri yapamıyorsanız, onları yapmak için kendinizi eğitmelisiniz. Teknenizde sık sık tatbikat yapmalı, muhtemelen ailenizden ibaret mürettebatınızı tatbikatlarda eğitmelisiniz. Mesela denize düşen adamı alma tatbikatını, yangın tatbikatını, tekneyi terk etme tatbikatını, kaptanın devre dışı kalması halinde (Mesela bayılma, yaralanma, hatta Allah geç versin vefat, denize düşme vs.) yapılması gerekenleri mürettebatınıza öğretmelisiniz.

 

Ne kadar uzun süredir denize çıkıyor olursanız olun, sürekli okumalı ve eğitiminize önem vermelisiniz. Denize çıktığınız ve nefes almaya devam ettiğiniz süre boyunca eğitiminizin devam edeceğini bilmeli ve kabullenmelisiniz.

 

Kendi teknenizin kaptanı mutlaka siz olmalısınız. Başıma gelenlerden biliyorum. Teknemin kaptanlığını benden tecrübeli olduğunu kabul ettiğim arkadaşlarıma bıraktığımda, ikaz etmeme rağmen, mutlaka bir şeyler oldu.

 

Bot motorunu benden başkası taktı. “Kilitlediniz mi?” diye sordum. “Evet” cevabını aldım. Onlar gezdiler, bir şey olmadı. Ben bindim bota, bir tornistan yaptım, bot ters takla atıverdi. Allah'tan botun motoru kafama çarpmadı.

 

Çeşme kuzeyindeki Karaburun’daki Eğriliman’a gece karanlığında el GPS’i kullanarak 1 mil süratle girdim. Bilen bilir, bu limana girişte çok sayıda döküntü kayalık vardır. Sabah olduğunda dümene arkadaşım geçti. Gündüz vakti, GPS’de rota çizili olmasına, yanında harita olmasına ve ben ikaz etmiş olmama rağmen kayalara oturduk.

 

Çanakkale Bağazı’ndan Marmara’ya girişte, hiç unutmadığım 4 temmuz 1998'de, bir saat öncesinden ikaz ettiğim halde, 30 dakika tartıştığımız halde, Gelibolu’ya dönüp balık ve rakıya gömülmek varken, Marmara Adası istikametine devam ettik. Bana “Sen bu işi bilmiyorsun, fırtına filan çıkmaz” dediler.

 

Barometre, termometre, hidrometre tavan yapmıştı. Hidrometre ve termometreye gerek yoktu. Hepimiz mayo ile oturuyorduk ve gölgede fena terliyorduk. Bu ne demek? Nem yüksek, hava fazla sıcak demek. Bulutlar Tekirdağ tarafından gri renkte ve süratle bize geliyorlar. Ama biz yelken açamayacak kadar rüzgarsız bir alandayız. Hatta denizde çırpıntı bile yok. Deniz kaymak gibi düz. Bütün bunlar “yüksek basınç kaçağı” belirtisi. Ve öyle de oldu.

 

30 dakikalık tartışmadan sonra 15 dakika harita üzerinde çalıştım ve tahmini rüzgara göre kaçabileceğimiz limanın Karabiga olduğunu saptadım ve alternatif rotayı GPS’e kaydettim. Sonuçta, tahmin ettiğim saatte fena bir fırtına yedik, 2 dakika içinde palpa liman deniz 4 metrelik dalgalarla bizi pataklamaya başladı. Denizi arkamıza aldık, 2 adet burnun uzantısı kayalara nasıl olduysa vurmadan Karabigaya girebildik. Üstelik meteroloji mükemmel hava raporu vermişti. Bir balıkçı kosteri, bütün balıkçılar üst güvertede önümüzde seyrediyordu. Biz onları gözlüyorduk, onlar bizi. Liman girişindeki burnu önce onlar döndü, limana yanaşacaklarına nispeten sakin suda bizi beklediler. Başımıza bir şey gelirse diye hazırda beklediler. Bize güven verdiler. Limana girdiğimizde onlara sıkı bir selam verdik. Karada epey hasar vardı, yaralı ve ölende vardı.  Ama denizde ne hasar vardı, ne yaralı, ne ölü. Velhasılı, denizciler bu işi biliyor.

 

Telsiz eğitimi alın ve ehliyetini de alın. “Teknem 12 mt'den küçük, telsiz zorunluluğu yok” diye düşünmeyin. Telsiz size lazım. Zor durumda kaldığınızda çağrı yapmanız için gerekli olduğu kadar, zor durumda kalan diğer denizcileri duymanız ve onlara yardım etmeniz için de gerekli.

 

Bir gün denizde iken telsizden birinin “Batıyoruz, imdat, imdat, bize yardım edin” şeklinde avaz avaz bağırdığını duydum. Derhal telsiz başına geçip “MAYDAY RELAY” anonsu yaptım ve arkasından 16'ncı kanalı görüşmelere kapatarak yardım isteyen tekneyi anons ettim, kimliğini ve koordinatlarını, kaç yolcu olduğunu sordum. Ne kimlik verebiliyor, ne koordinat. Panikten zaten konuşması bile bozulmuş durumda. Zor bela iki kişi olduklarını, ikinci kişinin bayan olduğunu ve yaralı olduğunu söyleyebildi. Koordinatın ne olduğunu bilmediğini anladım. Teknenin ismini bile veremiyor. Hoş tekne ismini verse ne olur ki? Ne hikmetse teknelerin isimleri başa yazılmıyor. Kıçta bile tekne ismi olmayan çok tekne gördüm. Devletimizin denizcilik konusundaki ihmallerinden biride bu isim meselesi. Konumuza dönelim.

 

Telsiz kullanmayı, koordinat vermeyi bilmeyen bu denizci panik durumuna rağmen bana etrafta gördüklerini söyledi. Dağ, tepe, lokanta vs. Şansı varmış yöreyi tanıyabildim. Aslında onun tarifine göre tanıyabilmem tam bir mucize. Ancak ben yardıma gidemeyecek kadar uzağım. Tarif ettiği Göcek Göbün’deki lokanta. Oradaki İsmail’in telefonu var bende. Aradım, tarif ettim, sağolsunlar tekneyi zor bela buldular ve lokanta önüne çektiler.

 

Teknenin battığı filan yok. Ama Fransız kadın kafasından ciddi yaralı. Sahil Güvenlik’in Kaan botu hızla gelmiş, yaralıyı almış ve götürmüş. Sağlığına kavuştu.

 

Telsiz kullanmasını ve koordinat bilmeyen bir denizci!! Çok zorlandık. Tamamen tesadüfen mevkisini anladım. Eğer nizami bir telsiz anonsu yapsaydı, muhtemelen benim devreye girmeme bile gerek kalmayacaktı. En az 30 dakika önce yardım alacaktı. 1 dakika bile çok önemlidir.

 

Ve PANİK. Denizde en tehlikeli şey. Otomobil kullanırken de tehlikeli. Her durumda PANİK tehlikelidir. Bir tehlike halinde paniğe kapılıyorsanız, durumunuz daha çok tehlikeye girer. Panik sorununuzu halletmeniz lazım. Panikten kurtulmanın başlangıcı ise eğitimdir. Eğitimli insan panik yapmaz. Çünkü tehlike halinde, o tehlike ile nasıl başa çıkacağını bilir.

 

Bunlar başımdan geçenlerin sadece bir kısmı. Siz siz olun, bilgi ve pratik düzeyinizi arttırın ve asla teknenizin kaptanlığını başkasına bırakmayın. Deniz hata affetmez.

 

(DEVAM EDECEK)

Hilmi Atilla Özbank

28/01/2021