yeni
İstanbul
24 Haziran, 2025, Salı
  • DOLAR
    32.30
  • EURO
    35.15
  • ALTIN
    2406.9
  • BIST
    10401.67
  • BTC
    67490.92$

İdare

24 Haziran 2025, Salı 11:12

18 Mart 1957 tarihinde kömürcü olarak sarı bacada işe başladığımda benim bildiğim idareye ait üç, beş bina vardı. Ben, şimdi yerinde yeller esen Eminönü’nde Reşadiye Caddesi’nde bulunan idare binasında işe başladım. Badehu askere gidene kadar da bu binada icray-ı faaliyette bulunan yolcu gemilerinde çalıştım. 36 aylık askerliğim hitamında da DB.Cargo’ya müracaat ile meslek hayatımı o kutsal işletmede ifa ettim. O işletmenin binası tam Kabataş’ta denize nazır Fındıklı parkının karşısına isabet eden mevkide mukim kunt bir bina idi. Bu bina benim ve benim meslektaşlarımın, sindaşlarımın evi, ocağı ve baba ocağı kadar kutsal olan bir mekanı idi. Evvel emirde bizler sarı bacanın çalışanları idik. O zamanlar piyasada sarı bacada çalışmak bir ayrıcalıktı, ne bileyim deniz piyasasında bir nevi imtiyazdı. Şahsen ben, her ne öğrendiysem bu kutsal ocakta ve o kutsal binada hizmet gören kaptanlarımdan, zabitlerimden, arkadaşlarımdan öğrendim. Biraz da kendi çabam ile kömürcü olarak başladığım bu kutlu ve onurlu forsun altından Uz.Yl.Kaptanı olarak emekli oldum.

Bir takım kişiler üç kuruş menfaat karşılığında Dünya denizlerinde gezen onlarca çiçeğin bacalarındaki Dünya’nın en güzel forsunu sadece karasularımızda ki çiçeklerin bacalarında taşınır hale getirdiler utanıp sıkılmadan. Binalarımız zamanla el değiştirdi, kimisi yıkıldı, kimisi bir başka göreve hizmet eder oldu. Rahmetli Kaptan Oktay Sönmez’in yedi denizde açan binlerce çiçek diye tesmiye ettiği onlarca gemimizin bacalarında Dünya denizlerinde cevalan eden o mübarek ve kutsal fors bir takım herif-i naşeriflerin kararı ile elden çıkarıldı, o çiçekler koparıldı birer birer. Kimi Aliağa mezbahasında, kimi uzak diyarlarda, ıssız koylarda gemi mezarlıklarında terk-i hayat ettiler. Onlarca hatıraları da beraberlerinde sürükleyerek karıştılar sonsuzluğa. Bizlerde yaşlandık, emeklilik denilen zillet bizide buldu. Ayrıldık, daha doğrusu ayırdılar bizi evimiz bellediğimiz gemilerden, işletmeden. İşletmenin adı İdare’ydi. İdare yerinde mukimdi ama bizler artık idarede görevli değildik, olsun idare bizlerin yerine gelen genç meslektaşlarla görevine devam ediyordu ama gün geldi onu da hak ile yeksan etti iki cihanda bednam olası herif-i naşerifler. İdarenin kapısına kilit vuruldu.

Hatıralar ummanı ıssız kaldı. Her bir koridoruna, odasına, duvarlarına sinmiş İsmail kaptanın, Kemal kaptanın, Deli Cengiz kaptanın, Nazım Melek, Zeynel Abidin Doran, Nevzat Kaçar, Şerif Karapınar, Evliya Cemal, Yusuf Yelkenkaya, Serhoş Ümit, selamünaleyküm Latif beybanın sesleri muhatap bulamaz oldu o boş odalarda. Birçoğumuz irtihal etti, diğerlerimizde sırada ordino beklemedeyiz. İhtiyattayız, kadro açılınca hemen gök gemisine ordino alacağız ama eskide olsa, ıssız, kimsesizde olsa binamız duruyordu ya sapasağlam yerinde o da bir teselli idi bizim için ama duydum ki o nuda yıkmışlar. Yerine ne yaptılar, ne yapıyorlar, nasıl bir ucube dikecekler bunca hatıranın üstüne bilmiyorum, bilmekte istemiyorum. Ama ben denizciyim. Ve her denizci gibi inanıyorum ki biz yarın gök gemilerinde gök okyanusunda eski arkadaşlarımızla, kaptanlarımızla, zabitlerimizle buluşacağız ve siz bu kutlu yuvayı dağıtan, bu kutsal ocağı söndüren, bu mübarek forsu Dünya denizlerinden silen muhteremler cehennemde nasıl huzur bulacaksınız acaba?

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

google