Umut
19 Aralık 2025, Cuma 09:00Gece bir rüya gördüm. Batman tankerinde serdümenim, dümene çıkıyorum 16.00-20.00 vardiyasına. Köprüde 2. Kaptan yok. Vardiyada Ekrem baba, Ekrem Savat kamarotu Enver’in getirdiği tepsiden bir ufak kadehle rakısını içiyor, peynir atıyor bir parça ağzına. Dümeni teslim alıyorum, Mersin’den Ras Tanura’ya gidiyoruz. Sonra uyandım maalesef… Baktım Tayyar miyavlıyor, hadi hayırlısı deyip kalktım. Saat 04.55… O saatten sonra yatılır mı? Ulan dedim sofu bir insan olsam şimdi oturup bir, iki dua ederim. Sabah namazını eda ederim ama sonra da dedim ki kendi kendime ‘’bunca yıl inandın, iman ettin, orucunu bile bırakmadın, yasinini unutmadın Cuma akşamları da ne oldu! Sonunda yedin kıçına tekmeyi, sürüldün karaya işte. Yahu dedim bu bir uyarı filan olmasın, hani züğürt tesellisi derler ya, baktım belgelerimin hepsi tamam, hani olmaz ya bugün bir teklif gelse kaptan sefere çıkar mısın deseler maaş filan istemem de, siz kaç para istiyorsunuz diyecek haldeyim. O kadar başıma vurdu bu geçmişi tenekeli kara hayatı. Hiç aklıma gelmemişti, bir baktım liman cüzdanımın bitiş tarihi yani Date of Expriy 05.07.2023 Pazar. Yani ben eğer yaşarsam 06.07.2023 Pazartesi sabahı yani 7944 saat yani 476.640 dakika sonra son umudumu da kaybediyor olacağım. Hoş şimdi de bir umudum yok ya, hani diyorum şeytanın işi yok belki bir iş teklifi gelir gemi için onun için tanımadığım bir numara çıkarsa umutla açıyorum telefonu. Genellikle reklam çıkıyor, o zaman da olan arayanın ………. oluyor tabiatıylen de fakat bir laf vardır çıkmayan canda umut vardır diye işte o hesap. Fakat o meşum gün geldiğinde ve eğer berhayat olursam hayat bağlarım tamamen kopacak. Bir gideyim limana danışayım, sorayım dedim. Vakıa alacağım cevabı biliyorum kelimesi kelimesine ama dedim ya umut be umut, yere batası umut. Kargalar bile kahvaltı etmeden sabahın köründe damladım limanın kapısına. Ufak bir kaza zaten ikamet ettiğim yer, çok kişiyle tanışığız. ‘’Ooo ağabey hoş geldin. Sabah sabah hayrola bir problem mi var?’’ dediler. Anlattım durumu.
‘’Ağabey biliyorsun belirli bir süre denize çıkman gerekiyor cüzdanı yenilememiz için. Bir sefer yap, bir kağıt uydur, sefer belgelerine adının gözükmesi gerekir. Bizden iyi bilirsin bu işleri. Elimizden gelen bir şey olsa lafı olmaz. Görevimiz.’’ türünden lafları duyacağımı bile bile genede bir umutla gittiğim liman dairesinden de başım eğik çıktım. ‘’Ağabey, bozma moralini. Daha çok uzun zaman var.’’ diye teselli ettiler çıkarken.
Şimdi bir cüzdan işte, kullanma zamanı bitiyormuş, bitsin, zaten bir işe de yaradığı yoktu. Ne üzülüyorsun diyeceksiniz biliyorum. En yakınlarım bile aynı şey söylüyorlar ama bir insanın yaşaması için kana, oksijene, kalbinin çalışmasına nasıl gerek varsa benim o cüzdan sayesinde hayata tutunduğumu, hayatta her şeyimin o cüzdan olduğunu, yaşamımın o cüzdanın meriyette olduğu zamanlarda süreceğinin bilincinde değilki kimse. Nasıl ki bir gemi heke ayrıldığı zaman sefer evrakları imha edilir, yola elverişlilik belgesi geçerliliğini kaybederse limandan port clerens alamazsa benim de cüzdanımın süresi bitip expriy olduğu zaman Aliağa’ya giden bir gemiden farkım olmayacak ki. Şimdi bir zombi gibi denizden ayrı karada sürünüyorsam o zaman hayattan tamamen demir alıp gök gemisine yol veririm inşallah ve filodaki bunca gemi içinden birinde bir görev vermeyen zatı muhteremlere de sonsuz selamlarımı iletirim.
Anılardan…




Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.