İlk adı “Katrena”idi
23 Mayıs 2025, Cuma 16:20İlk adı “Katrena”idi.
“Çankaya” adıyla seferler yaptı.
Yazan: Osman Öndeş
Baron Pyotr Nikolayevich Wrangel Rus İmparatorluk Ordusu'nda Baltık Alman kökenli bir Rus askeri subayıydı. Rus İç Savaşı’nın son aşamasında, Güney Rusya’daki Bolşevik karşıtı Beyaz Ordu'nun komutanı bulunuyordu.Soylu Wrangel ailesinin bir üyesi olan Pyotr Wrangel, bir maden mühendisi olarak eğitim gördü. I. Dünya Harbi sırasında bir süvari komutanı olarak çok başarılı bir şekilde tümgeneral rütbesine kadar hizmet etti. Şubat Devrimi ve Rusya’nın savaştan çekilmesinden sonra Wrangel Kırım’a çekildi. Ekim Devrimi’nin ardından Bolşevikler tarafından tutuklandı, ancak kısa süre sonra serbest bırakıldı ve daha sonra kaçtı ve Beyaz Hareket’in Bolşevik karşıtı Gönüllü Ordusu'na katıldı.
Baron Pyotr Nikolayeviç Wrangel, 15 Ağustos 1878; Novoaleksandrovsk Kovno Guberinyası, Rus İmparatorluğu Güney Rusya’da karşıdevrimci Beyaz Ordu'nun liderlerinden biri idi Rusya'da 1918-1922 yılları arasında gerçekleşen, pek çok Bolşevik'in ve sivilin katledilmesine yol açan Beyaz Terör'ün en önemli komutanlarından biri olarak tanınmıştır. Baltık Almanı olan Wrangel ailesinin Rus soyundan gelen bir üyesiydi. 1901 yılında Maden Mühendisliği Enstitüsü'nden mezun olduktan sonra gönüllü olarak Süvari alayına katıldı ve 1902 yılında subaylığa terfi etti. Rus-Japon Savaşı'na katıldı. 1906 yılında Baltık bölgesinde General A.N.Orlov komutasındaki birliklere katıldı. 1910'da kurmay subay okulundan mezun oldu ve I. Dünya Harbi yıllarında bir süvari birliğinin komutanı olarak görev yaptı. Wrangel, Ekim Devrimi'nden sonra Kırım'a geçti ve 1918'de burada gönüllü olarak İngiltere ve Fransa tarafından Bolşeviklere karşı desteklenen Beyaz Ordu birliklerine katıldı. İlk önce 1919 baharında Kafkas ordularında bir süvari tümenine komuta eden Wrangel, daha sonra 1920 yılında tüm Beyaz Ordu'nun komutasını ele aldı.
Beyaz Rus Ordusu’nun komutanı Baron Pyotr Nikolayeviç Vrangel Lucullus (Çankaya) Yatı ile İstanbul’dan sonra Tekirdağ ve Gelibolu ve oradan da Limni Adası’na intikal etti.
Anton Denikin ile düştüğü bir ihtilaf sonrası sürgün edildi. 4 Nisan 1920'de, daha sonradan Rus Ordusu olarak anılacak olan Kırım Beyaz Ordusu'nun Başkomutan'ı olarak seçildi. Hükûmet koalisyonu ile beraber çaresizlik içinde beklenen toprak reformlarını da içine alan kapsamlı devrimler yaparak Kırım'ı Rusya içinde ekonomik olarak en bayındır bölge haline getirdi. Ukrayna ve Gürcistan gibi bağımsızlığını yeni kazanmış ve ayrıca Bolşeviklere karşı mücadele veren ülkelerle federal ilişkiler geliştirdi. Rusya'daki çarlık rejiminin son generallerinden olan Pyotr Nikolayeviç Wrangel'in komutasındaki bu ordu, Kızıl Ordu tarafından mağlup edilince, İtilaf Devletleri'nin yardımıyla 1920'nin kasım ayında Rusya'dan kaçıp, İstanbul'a gelmişti. Ordunun bir kısmı İstanbul'un kırsal kesimlerine yerleştirilirken, bir kısmı da Gelibolu, Tekirdağ gibi çeşitli bölgelere yerleştirildi. Ordunun giderlerini bir süreliğine Fransa üstlenecekti. İtilaf güçlerinin bu orduya dair ilk baştaki niyet ve amaçları; bir süre ellerinin altında tutmak, derleyip, toparlamak, daha sonra da tekrar Bolşeviklerle savaşmaya göndermekti. fakat bu böyle olmadı.
Çoğunu İngiltere’nin gönderdiği 126 vapur ile 145,693 Beyaz Rus vatanlarından ayrılmaktalar.
145,693 Beyaz Rus’u İstanbul’a götürmek üzere 126 vapur yol alıyor.
Beyaz Rus ordusu profesyonel ve donanımlı bir orduydu. Dolayısıyla bu savaş döneminde taraflar bu orduyu kullanmak istediler: - Yunanlılar, Gelibolu'ya yerleştirilen ordunun kurmaylarıyla görüşmeler yapıp, Türklere karşı beraber savaşma teklifinde bulundular fakat ordu mensupları buna yanaşmadı. - İngilizler, ordunun subaylarını casus olarak kullandılar. Onların, Türk subaylarıyla yakınlık kurmalarını sağlayıp, bilgi toplamaya çalıştılar. - En dikkat çeken temas ise Enver Paşa teşebbüsleri oldu ve o da bu orduyla temasa geçmişti. O dönemde Bolşevikler, Enver Paşa'yı yanlarına çekmişti. Enver Paşa'nın Türk ve Müslüman topraklarındaki nüfuzundan ve şöhretinden faydalanmak istiyorlardı. Boğazlardaki İtilaf Devletleri’nin varlığı aleyhlerineydi. Dolayısıyla burasını temizlemek istiyorlardı. Bir yandan da tam bağımsız bir milli devlet kurma fikrinde olan Mustafa Kemal Paşa, Bolşeviklere karşı temkinli yaklaşmaktaydı. İdeolojilerine ise kapıları tamamen kapatmış durumdaydı. Bu sebeple Enver'in Anadolu'ya girmesi, Bolşeviklerin Anadolu'daki nüfuzunu arttırması yönünde önemli bir hamle olabilirdi. Nitekim Enver Paşa'nın, düşmanları General Vrangel ile temasına ve anlaşmasına karşı çıkmadılar, hatta desteklediler dahi denilebilir.
Time Magazine -1928. Not: TIME Wrangel’in eşi Barones’in de Lucullus batarken boğulduğunu yazdı. Oysa bir tamamıyla yanılgılı bir haberdi.
1921 baharında Joseph Stalin, Enver Paşa ile General Wrangel'in anlaşmasından sonra, o dönemde Moskova'da bulunan Ali Fuat Paşa'ya: Enver-Wrangel Ordusu ile Anadolu Ordusu’nun eş zamanlı İstanbul'a saldırabileceğini, böylelikle de İtilaf güçlerini oradan çıkarılabileceğini teklif etti. Ayrıca Türk Ordusu Yunanlılara saldırırken, Boğazları kontrol etmek maksadıyla üç Sovyet kolordusunun Kocaeli civarlarına yerleşmesi teklifi de sunuldu. Bu teklifleri Ankara Hükümeti reddetti. Bu tarihten sonra İtilaf Devletleri, maliyetler ağır gelmeye başladığından Wrangel ordusuna olan desteğini çekti. Ardından da ordunun dağıtılması gündeme geldi. Bunun üzerine zor durumda kalan askerlerin bazıları gelir elde etmek için Ankara'ya silah ve teçhizat satmaya başladı. Nihayetinde de ordu dağıtıldı, askerlerin bir kısmı başka ülkelere göç etti, bir kısmı da Türkiye'de kalıp sivil yaşama karıştı. The New York Times, 16 Ekim 1921 tarihli nushasında Adria isimli vapurun Lucullus’a bindirmesi haberini “Wrangel her şeyini kaybetti” başlığıyla yayınlamıştır. Oysa gemi kazası doğru olsa da, haberde Wrangel, serveti ve eşi hakkındaki yazılanlar gerçekleri yansıtmıyordu. Bu yanıltıcı haber Time Dergisi’nde de yeralmıştır.Baron Wrangel eşi Barones ile İstanbul’da Lucullus Yatı’nda yaşıyorken Sovyetlerin idaresindeki Batum'dan yola çıkan Adria isimli bir vapurun Kız Kulesi önlerinde çarpması sonucu Lucullus yatı batma tehlikesi geçirdi ve batmaması için karaya oturtuldu. Çarpma sırasında Wrangel eşi ile karada idi.
General Baron Pyotr Wrangel ve eşi Olga Mikhailovna Ivanienko imzalı fotoğrafları.
Kırım'daki Kuzey Tavria bölgesinde ordusunun yarısını kaybeden Wrangel, ordusunda bir tahliye işlemine girişti. Her memura, askere ve sivile kendisiyle birlikte bir bilinmezliğe doğru yola çıkma ya da oldukları yerde kalarak Sovyet rejiminin eline düşme riskini göze alma seçeneklerini sundu. Son silahlı birlikler ve siviller Rusya'yı 14 Kasım 1920'de terk etti. Wrangel, Rus mültecilerinin başı olarak, Türkiye ve Tunus üzerinden Yugoslavya'ya geçti. 1924 yılında Rus Askeri Birliği'ni kurdu. Bu organizasyon sürgündeki Beyaz Ordu kuvvetlerinin birliğini ve SSCB'deki Sovyet karşıtı gerilla savaşını korumak için faaliyet gösterdi.
Baron Pyotr Nikolayeviç Wrangel, Rusya'dan ayrıldıktan sonra Batı Avrupa'da sürgünde yaşadı ve 1929'da İngilizce çevirisi çıkan anılarını yazdı. Wrangel'in ailesinin de aralarında olduğu bazı insanlar, onun, Sovyet ajanı olduğunu iddia ettikleri ve Wrangellerin arazisinde yaşayan, kahyasının kardeşi tarafından zehirlendiğini iddia ettiler. Wrangel'in cenaze töreni, Sırbistan'daki Doğu Ortodoks Kilisesi'nde yapıldı ve oraya gömüldü.
Ölümü ve ölümünden sonra itibarının iade edilmesi 1927'de Wrangel ve ailesi Brüksel'e taşındı ve orada mühendis olarak çalıştı. Wrangel, muhtemelen tifüse yakalandıktan sonra 25 Nisan 1928'de aniden öldü. Ancak ailesi, Brüksel'deki evde kısa bir süre yaşayan ve iddiaya göre bir Sovyet ajanı olan uşağının kardeşi tarafından zehirlendiğine inanıyordu.
Brüksel'e gömüldü. Bir yıldan fazla bir süre sonra kalıntıları Belgrad'a nakledildi. 6 Ekim 1929'da, resmi bir törenle, bedeni onun istekleri doğrultusunda, Rus kilisesi olan Belgrad'daki Kutsal Üçlü Kilisesi'ne yeniden gömüldü. Rusya'dan göç ettikten sonra karargah olarak kullandığı Sırp Sremski Karlovci kasabasında 2007 yılında onun anısına bir anıt dikilmiştir.
Katrena- Lucullus - Çankaya yatının Tyne Built Ships arşivindeki
gemi inşa ve tarihçe kayıtları
Wrangel sürgünde büyük bir otoriteye sahipti ve yetenekli bir teşkilatçı ve lider olduğunu gösterdi. Akrabaları daha sonra Wrangel'in anılarını ABD'deki Stanford Üniversitesi'ndeki Hoover Savaş, Devrim ve Barış Enstitüsü Arşivlerinde saklanmak üzere göndermiştir.
Rus hükümetinin girişimiyle 14 Eylül 2007'de Vasilii Nikolayevich Azemsha tarafından yapılan bir Wrangel büstü ve anıtı Sırbistan'ın Sremski Karlovci kentinde açılmıştır.
Wrangel'in anılarına göre Limni ve Gelibolu’ya 126 vapurla yaklaşık 145.000 Beyaz Rus intikal etmiştir. Hatıratının Kasım 1920 tarihli kısmında Kırım'ın tahliyesinden sonra Rus General P. N. Wrangel Ordusu'nun kaderini anlatmıştır. Ordunun Kazak birimleri Limni adasına ulaşmış ve General A. P. Kutepov'un Birinci Kolordu birlikleri Gelibolu kasabası yakınlarında enterne edilmişlerdir.. Burada Fransız Ordusundan insani destek alsalar da yaşam koşulları son derece zordu. Nitekim bir süre sonra Kazakların morali hızla bozulmuştur. Ancak Gelibolu'da General Kutepov yönetimindeki sert disiplin rejimi, I. Kolordu'nun büyük bir bölümünde yeniden canlandırma etkisi yarattı ve 'Gelibolu mucizesi' efsanesinin gelişmesine yol açtı. Bundan böyle bu efsane, ordunun birliklerini bir arada tutmada hayati bir rol oynayacaktır.
Baron Wrangel’in yaşadığı yat Lucullus
Çankaya adıyla İzmir’de
İngiltere’de inşa edildikten bir süre sonra yaşamı Çarlık Rusya’da başlayıp, “Çankaya” adı ile Türkiye’de sona eren bu yatın öyküsü bir nedef kesici bir efsane gibidir.
İlk adı “Katrena” idi. 1885’de Glasgow/Leith’deki Ramage & Ferguson firması Victoria Tersanesi’nde 60 Kızak No.’su ile inşa edildi. Çift pervaneli muhteşem bir stimli yat (Schooner) idi. 11 Nisan 1885’de denize indirildi. 268 grt., 137 nrt. ve 394 tm, Tam boy: 167.6 ft., Genişlik: 22.6 ft., Derinlik 12.2 ft. idi. Ramage & Ferguson yapımı 2 genişlemeli ana buhar makinesi 70 nhp ,700 ihp güç üretiyordu.
İlk armatörü Glasgow’da kurulu John Anderson idi. 7 Nisan 1886’da Glasgow Limanı’na tescil olundu. 1890’da Imperial Rusya Deniz Kuvvetleri adına satın alındı ve “Kolchida” adı verildi. Kolchida adıyla 23 yıl boyunca uskuna, buharlı gemi ve yat sınıflarında hizmet verdikten sonra 1910’da adı “Lucullus- Lukull”olarak değiştirildi ve avizo olarak yeniden göreve başladı. 1911'de İstasyoner gemi olarak İstanbul'da Tophane Rıhtımına bağlandı. 1916'da Alman İmparatorluk Deniz Kuvvetleri’nde aynı isimle yat sınıfında görev yaptı. 1919'da Belarus Deniz Kuvvetleri’nde aynı isimle nakliye gemisi olarak görev yaptı. 15 Ekim 1921 tarihinde “Adria” isimli vapur ile Kız Kulesi yakınlarında çarpıştı ve batmaması için karaya oturtuldu. 1923 yılında yüzdürüldü ve Uşakizade Muammer Bey tarafından satın alınarak yolcu gemisi olarak tadil edildi ve Çankaya adı verildi. Çankaya adı ile İzmir Körfez vapurlarından biri olarak yolcu taşımacılığı yaptı. 1925'te İzmir Liman ve Körfez İşleri İnhisarı T.A.Ş. tarafından satın alındı. Bir ara dümeninin bozuk olması nedeniyle kimse binmek istemedi. 1930'lu yıllarda AKAY İşletmesi satın aldı. Gemiyi aynı yıl İzmirli Uşakizade Muammer Bey satın aldı ve “Çankaya” adını verdi.
Lucullus- Çankaya adı ile İzmir Körfezi’nde Karşıyaka’da.
1934'te İzmir Liman İşletmeleri Umum Müdürlüğü tarafından satın alındı. 1937'de İstanbul'daki Mehmet Kaptanoğlu ve Kardeşleri şirketine satıldı. Makinesi dizel motor monte edildi ve yük gemisi olarak tadil olundu. 1942 yılının 27 Şubat günü İstanbul Boğazı'nın açıklarında Sovyet denizaltısı SC-Z13 tarafından batırıldı.
Birinci sayfasında Çankaya’nın batırıldığı haberi olan Vakit Gazetesi
Mehmet Kaptanoğlu ve Çankaya
Çankaya 1937'de Mehmet Kaptanoğlu ve Kardeşleri tarafından satın alınmış ve makinesi dizel motor olarak yenilendiği gibi yük gemisi olarak tadil olunmuştur. Böylece 52 yaşında Yat Lucullus’un yaşamı yük gemisi olarak sona erecektir.
Çankaya’nın son öyküsü, savaş yıllarının başına tesadüf eder. Zira Çankaya, Zonguldak’tan 225 ton pik demir ve İstanbul’dan 30 ton kendir alarak Bulgaristan’ın Burgaz limanına sefer yapmış, yükünü tahliye ettikten sonra, 170 ton demirden su borusu ile 30 ton tuğla yükleyerek İstanbul’a doğru denize açılmıştır. Çankaya motorunun denize açıldığı tarih 23 Şubat 1942’dir. Hatırlanacak olursa, II. Dünya Harbi o sırada bütün şiddetiyle devam etmektedir. Sovyetler Birliği topraklarına giren Alman ordusu Rus ordusuna komuta eden Mareşal Korochef komutasındaki birliklerin sert direnişi karşısında geri çekilmeye başlamıştır. 1942 yılının 27 Şubat günü İstanbul Boğazı'nın açıklarında Sovyet denizaltısı SC-Z13 tarafından batırılan Çankaya bir süre gazetelerin birinci sayfalarında haber olacak ve sonra tarihe karışacaktır.
***

Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.